26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kaos tellallığının suikast hazırlığı!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Yalnız kaset tuzakları mı?.. Gündemi bir tek internet suikastları mı sarsıyor?.. Sadece sanal âlemdeki “kelle” koparmalar mı?.. Ya da yalnızca Baykal’ı hedef alarak başlayan itibar cellatlığı mı?..

Türkiye tarihi son dönemlerde, bu denli kontrolden çıkmış bir seçim atmosferi yaşamadı...

Bu cumhuriyet, en ağır terör süreçlerinde bile, seçime bu kadar gergin bir ortamda girmedi...

Türkiye ne yazık ki kasetle yatıp kasetle kalkıyor... Ülkedeki önemli bir kitle, sabah yüzünü yıkamadan internette sörf yapıyor, kaset izi arıyor... “Acaba kim” hedefte diye?..

Başta da yazdık ya; yalnızca bunlar mı diye?.. Gerginliği artıran, seçmende kutuplaşmaya yol açan, kimilerini pusuda tutan, ne yazık ki bu tuzak beklentileri değil...

Çünkü yalnızca, “Seçime giderken büyük olaylar olabilir” diyen Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler değil, sandık savaşının önemli aktörleri de gerginliği bizzat artırmak için çaba harcıyor...

Seçimlerin zorlu geçeceği anlaşılan Ankara’da, Mansur Yavaş ile Melih Gökçek arasındaki gerginlik, gazeteci dövmeye, partililer arasında çatışmaya bile dönüşmüştü...

Şimdi hem CHP hem de AKP’nin Ankara adayları gerginliği artırmak için akla hayale sığmayacak senaryoları gündeme getiriyorlar...

Bunun öncüsü de sansasyondan, komplo teorilerinden ve uçuk iddialardan bayağı hoşlanan, üstelik bunları sık sık ekranlarda dile getirmekten de kaçınmayan Melih Gökçek... Bakınız, Gökçek en son bir yandaş kanalda neler demiş:

“Allah korusun, muhalefet partilerinin lider konumundaki şahıslarına suikast yapılmasından korkuyoruz. Kılıçdaroğlu’na, Bahçeli’ye, Mansur Yavaş’a veya İstanbul’da Mustafa Sarıgül’e olmasından korkuyorum. Bu kadar açık ve net söylüyorum: Bir siyasi suikast yapılacak... Türkiye’yi kaos ortamına sürüklemek isteyecekler.”

ANKARA’YA DİKKAT!..

Peki ya Mansur Yavaş?.. Ne yazık ki o da seçime odaklanmak yerine komplo teorisi tartışmalarının tuzağına düşüyor ve kaos-karmaşa dedikodusu içinde zaman öldürüyor...

Sakin olması gereken Yavaş’ın dün medyaya yansıyan şu iddiaları da çok vahimdi: “Devletin güvenlik birimlerinden ulaşan bilgilere göre, bana ve ekibime yönelik ciddi bir saldırı planlandığı, seçimler öncesi kaos çıkarılmak için MHP tarafından yapılmış gibi CHP seçim bürolarına, CHP yapmış gibi MHP seçim bürolarına saldırılar yapılacağı, bu amaçla Ankara dışından 100’den fazla silahlı provokatörün Ankara’ya getirildiği, sandıkların açılması ve sayılması sırasında kargaşa oluşturma bilgisi ulaşmıştır.”

Cumhuriyetin başkentinde seçimlere ne yazık ki bu suikast iddiaları ve kaos beklentileri arasında giriliyor... Umarız suikast iddiaları gerçekleşmez...

Ancak kaos-karmaşa tellallığı kime yarayacak sorusu çok önemli de iki büyük partinin adayı böyle konuşurken, devletin ilgili birimleri neden çıkıp “yok böyle bir şey” diyemiyorlar acaba?.. Neden?..

HANGİ KELLE KOPACAK?..

Yukarıdaki soruyu sormakta haklıyız ama siyasiler Ankara’da dedikoduyla uğraşacağına, asıl tehdide odaklansalar daha iyi olmaz mı acaba?..

Örneğin; El Kaideci teröristler, Ulukışla’da bir askerle bir polisi şehit ettikten bir gün sonra, bu köşede, “Bu olay unutulur”diye yazmıştık değil mi?..

Ne yazık ki çok kısa sürede unutuldu... Geliniz, önce kimlerin göz ardı edildiğini sorgulayalım, sonra da asıl soruyu yineleyelim:

Ulukışla’da ağır mühimmatlar ve susturucu ile yakalanan 3 El Kaide militanı aslında Suriye’de “Irak-Şam İslam Devleti” (IŞİD) saflarında savaşıyordu...

Ne yazık ki, Şam ve Halep’te; aralarında çocukların da bulunduğu kurbanları sokak ortasında infaz eden radikal dinci militanlardır bunlar!..

Aynı zamanda meydanlarda gözlerini kırpmadan kafa kesen tehlikeli dincilerdir...

Daha kötüsü de var: IŞİD’cilerden birinin, öldürdüğü Suriye askerinin kalbini çıkartarak yediğini gösteren video yayımlanınca, dünya kamuoyu dehşet içinde kalmıştı...

Şimdi soruya gelelim: Ankara’da siyasetçiler “Büyük olaylar olacak” derken, başkan adayları ise “kim kime suikast yapacak” saçmalıklarıyla meşgulken, “Ulukışla’da yakalanan IŞİD militanlarının hedefi neresiydi, yakalanmayan başka hücreler var mı” sorularına kim yanıt verecek acaba?..

Yani IŞİD’ciler, Ankara- İstanbul hatında kimin kellesini koparmaya gidiyorlardı?.. Hedef siyasetçiler miydi, diplomatlar mı?..

Umarız bu soruların yanıtını, pusuda duran başka bir IŞİD grubu, beklenen ve konuşulan suikastları yaptığında öğrenmeyiz!..

ÖLÜM KALIM SAVAŞI...

El Kaide tehdidi, kaset, şantaj, “Haşhaşi”, rüşvet, komplo, suikast iddiası, kaos beklentisi, kargaşa dedikodusu, kavga, dövüş vs...

Böylesi bir ortamda yaşanacak sandık savaşının, ölüm kalım mücadelesi olduğu da ne yazık ki bir gerçek...

Söyler misiniz; aşağıdaki saptamalar, iddialar, öngörüler ve beklentiler pazar günü yapılacak seçimin sonuçları açısından var oluş-yok oluş ikileminin kan davası değil mi:

AKP: Suriye bataklağına gömülen AKP, iç ve dış sorunlar, ekonomik kriz beklentileri, sosyal patlama olasılıklarının yanı sıra 12 yıldaki yıpranma ve son olarak en büyük destekçisi cemaatle girdiği savaş nedeniyle bu seçimin en çok korkanı...

30 Mart akşamı, AKP beklediği oy oranının altına düşerse, Ankara gibi önemli mevzileri kaybederse, güçlü olduğu bölgelerde erozyona uğrarsa düşmanlarının taarruzu daha da yoğunlaşacak. Ve belki de AKP, 2015 genel seçimlerine parçalanmış ve yenilmiş bir psikolojiyle girecek...

CHP: Yalnızca kimi CHP yöneticileriyle Sarıgül’ün; AKP’nin büyük savaş başlattığı cemaatle işbirliği ve kimi müritlerin aday yapılması değil... Tabanda infiale yol açan “Atatürkçüler, ulusalcılar tasfiye edildi” tartışması da CHP açısından büyük handikap... CHP seçimde bekleneni veremezse, parti içi kaosla karşılaşacak...

MHP: AKP’den kaçanlar buraya yönelebilir... Yine cemaat ilişkileri nedeniyle de MHP kimi bölgelerde etkin olabilir... Ancak büyük kentlerde varlık gösteremeyen MHP, ya kendi yağında kavrulmayı tercih edecek ya da bu parti, seçim sonrası yeni “merkez sağ” tartışmalarından nasibini alacak!..

Cemaat: AKP’yi zayıflatmak için her kozu kullanan cemaat için de bu seçim varlık-yokluk meselesi haline geldi... AKP beklenen oy kaybını yaşamazsa ya da gücünü korursa ve de seçimin ardından “cemaate büyük operasyon” yapılacağını bizzat AKP’liler söylediğine göre, Fethullahçıları da kaos bekliyor!..