AKP’nin anayasa teklifi düzelir mi?

AKP’li 316 milletvekilinin imzasıyla Meclis’e sunulan anayasa değişikliği teklifine tepkiler artıyor. Parti içinden de ciddi itirazlar var. Başbakan Binali Yıldırım ise tepkileri yatıştırmaya çalışıyor.

Parti 18 maddelik kılavuz hazırladı. Ama yeni bir şey yok.

Milletvekillerine ve il başkanlarına “Bazı maddeleri yeniden ele alabiliriz, bazı düzeltmeler yapabiliriz” dendi. Ama, “seçilme yaşı, yedek milletvekilliği, cumhurbaşkanı olabilme koşullarında Türkiye’de doğma şartı” gibi maddelerde yapılacak değişiklikler öze ilişkin değil.

Yapılacağı söylenen düzeltmeler, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” makyajlı “Denetimsiz Başkanlık Sistemi”nde bir değişiklik öngörülmüyor. Meclis’in yetkilerinin elinden alınması engellenilmiyor.

“Düzeltme” açıklamaları AKP milletvekillerindeki itirazları yatıştırmaya yönelik. Milletvekilleri bazı konularda kararlı durunca, “teklifte delik açtırmama” gayreti öne çıkıyor.

AKP’lilere, “Yapılacağı söylenen düzeltme sizi tatmin eder mi?” diye sordum. Gülüp geçtiler. Umutları yok. Hukukçu ve “devlet görmüş” AKP milletvekilleri konuyu tartışmaya bile gerek duymuyorlar. “Bindik bir alamete, …” havasındalar.

MHP milletvekilleri suskun. Teklifin görüşüldüğü Anayasa Komisyonu’nda da sesleri fazla çıkmıyor. Kulislerde konuyu tartışmak istemiyorlar.

Yönetim milletvekillerini denetlemekle meşgul. Kim kimle oturuyor, kim kimle konuşuyor onu takip ediyorlar. Görevi sadece bu olan isimlerden söz ediliyor. Gazeteci milletvekiline yanaşınca, milletvekili önce kendini izleyen olup olmadığına bakıyor.

Çoğu konuşmuyor. “Boynumuz bükük” demekle yetiniyor.

Bir AKP milletvekili ile teklifi konuştum. Uzun uzun tecrübelerini anlattı. Endişeliydi. “Arkadaşlarınızla tartışmıyor musunuz?” dedim. Çok net bir şey söylemedi. Milletvekillerinin birbirlerine güvenmediği çok açık.

Kapalı kapılar arkasında konuşulanların Saray’a ve Çankaya’ya sızması tedirginlik yaratmış. “Peki teklif makul bir hale getirilemez mi?” diye ağzını yokladım. Uzun uzun yüzüme baktı ve şu karşılığı verdi:

“Adam hocaya, ‘Hocam, hani deniz kenarında kızını kesecekken, gökten bir keçi inmişti. O Veli kimdi?’ diye sormuş.

Hoca, ilk başta yanıt verip vermemekte tereddüt etmiş. Sonra da, ‘O yer deniz kenarı değil dağ başıydı. Kızını değil oğlunu kesecekti. Gökten keçi değil, koç indi. O Veli değil Nebi idi. Dediklerinin neresini düzelteyim’ demiş.

Bizim anayasa değişikliği teklifi de böyle. Neresini düzelteceksin.”

Durum anlaşıldı.

Hukukçular da şu aralar AKP’nin Meclis’e sunduğu teklifi tartışıyor. Onlar da aynı noktada. Teklifin hemen geri çekilmesini istiyorlar. Şu fıkrayı anlatıyorlar:

“Bir kadın doktora gider. Kucağında bir çocuk vardır. Sakat doğmuştur. Gözleri görmez, kulağı duymaz. Bacağı da kolu da normal değildir. Zekası da sorunludur. Çocuğunu doktorun masasına koyar. Ne gerekiyorsa yapmasını ister.

Doktor çocuğu iyice bir muayene eder, sonra bayana soyunup muayene masasına yatmasını söyler. Kadın ‘Hasta ben değilim çocuğum’ deyince doktor, ‘Çocuğu düzeltmemiz mümkün değil, yenisini yapalım’ der.”

Doktorlar yanlış değerlendirmesinler. Fıkra böyle. Şu günlerde yaşadıklarımız da bu!

Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülmekte olan anayasa değişikliği teklifinde bütün maddeler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre düzenlenmiş. Cumhurbaşkanı seçilecek kişi için getirilen eğitim koşulları belirlenirken bile Erdoğan düşünülmüş.

AKP’liler de MHP’liler de durumun farkında.

12 Eylül sonrası hazırlanan ve 1982 yılında kabul edilen anayasayı hatırlatıyorlar. “1982 anayasası Evren ayarlıydı, şimdiki de Erdoğan ayarlı” değerlendirmesi yapıyorlar.

Bu karşılaştırma bile her şeyi açıklıyor!