26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medyanın antrenöre yaklaşımı...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Elimde Hürriyet sporun 26 Haziran 2015 tarihli spor sayfalarından biri var. Bir gün gerekli olur diye kesip saklamışım. Bir tam sayfa o günkü Fenerbahçe teknik direktörü Vitor Pereira’ya ayrılmış. Manşetin üstünde “Aykut Kocaman, Ersun Yanal ve İsmail Kartal’ın durağanlığından sonra Pereira rüzgarı başladı” deniliyor ve manşetin altında şu yargı ile devam ediyor Ahmet Ercanlar imzalı haber: “Neşeli ve eğlenceli olduğu kadar sert ve disiplinli. Fenerbahçe dün yeni teknik direktörü Vitor Pereira ilk çalışmasını yaptı. Portekizli hoca daha ilk antrenmanında hareketleri ile Samandıra Tesisleri’nde nasıl bir görüntü çizeceğinin bütün sinyallerini verdi.”

Vitor Pereria’nın özyapısı ve uygulamalalrı sekiz ara başlıkta toplanmış haberde. Detaycıymış, iddialıymış, agresifmiş, mesafeliymiş, disiplinliymiş, çok sertmiş, farklıymış, eğlenceliymiş... Bu tanımlamalara baktığınızda, Fenerbahçe’nin başında dünyanın gelmiş geçmiş en iyi teknik adamının olduğunu sanırsınız. Sanki Hollanda’nın efsane teknik direktörü ve Hollanda futboluna yöne veren Rinus Micheal var karşınızda. Sözü uzatmaya gerek yok! Vitor Pereira’nın ne hallere düşürüldüğünü ve kulüpten nasıl gönderildiğini hepimiz dün gibi biliyoruz. Bırakın Pereira gibi adı sanı duyulmamış bir teknik adamı, futbolcu olarak neredeyse Pele denli ün yapan Didi’nin Fenerbahçe’de şampiyonluklar kazandıktan sonra, düştüğü tuvaletten toplanıp nasıl gönderildiğini de gördü bu gözler. Sakın yanlış anlaşılmasın.Bu salt Fenerbahçe’ye özgü bir durum değil. Her kulübümüzde benzer durumlar yaşanıyor.

Teknik adamları sezon başında göklere çıkartıp, dönem sonunda yerin dibine sokarak göndermek salt bize özgü bir tutum değil. Dünyanın gelişmemiş birçok ülkesinde aynı gerçeklerle karşılaşmak olası. Bu durumun en temel nedeni bugünkü gazetecilerin futbolu, futbolun doğasındaki gerçekleri ve değişkenleri bilmemeleri, antrenmanlarla karşılaşmalar arasındaki farkların ayırdına varamamaları... Bu yetmiyormuş gibi artık gazeteciliği bilen genç insan sayısı da çok az. Hadi futbolu bilmiyorlar ama futbolda önyargılı davranmanın kısa zamanda nasıl yerle bir olduğunu yaşayarak gördükleri halde yanlışlarda ayak diriyorlar. Çünkü yaz aylarında sayfaları doldurmak zordur. Futbol yoktur, uydurma transfer haberleri havada uçuşur. Bu durumda sezon başı antrenmanlarında olduğundan daha büyük (abartılı) haberler yapmak kaçınılmaz oluyor.

Son zamanlarda hatta geldiği günden bu yana Dick Advocaat için de aynı yargılar sayfalara düşüp yorumlarda dillendiriliyor. Gazetecinin işi daha ne olduğunu anlamadan teknik adamlara övgü yağdırmak değil. Gazeteci doğası ve işi gereği öncelikle karşıcıldır (muhalif) ama salt eleştiri yapmak (nihilist) da değildir. Herkese hakkını teslim etmeli ama hak edenlere...