26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şenol Güneş’e yakıştı mı?

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Futbol gündemi öylesine hızlı değişiyor ki peşinden koşup yetişmek olanaksız gibi! Örneğin, önceki hafta oynadıkları maçlarda tükürme eylemleri peşi peşine kameralara takılan Şenol Güneş ve Ersun Yanal’ın bu tutumlarını yazmaya bir türlü sıra gelmiyor. Geçen hafta ortasında yazmak istiyordum ama bu kez de olaylı Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi futbolun gündemine oturdu. Gelişen olayları günlerce yazsanız bitiremezsiniz. Salt Şenol Güneş’i ele alsanız yazı dizisi olur neredeyse. Baksanıza, Şenol Hoca’nın maçtaki tutum ve davranışları konusunda her gün yeni bir bulgu ortaya çıkıyor. Rakip futbolcunun gırtlağını sıkması bir yana şimdi de yardımcısı Tamer Tuna’yı tekme tokat dövdüğü ortaya çıktı.

Şenol Güneş oyuncu olarak futbolun pratiğinden gelmesine karşın öğretmen kökenli olması benim için her zaman öncelikli olmuştur. Hocaya bakış açım da bu yönüyle şekillenmiştir. Futbolcuları için özgürlük kapısını belli bir düzeyde de olsa aralayan eğitimci hocalar davranışlarını iyi niyete, kendini tutmaya ve terbiye edilmiş zekaya dayandıran insanlardır. Bu şu demektir, eğitimciler bütün dürtülerini başıboş bırakırlarsa sıradanlaşırlar, omuzlarında taşıdıkları yük ağırlaşır. Zekayı terbiye etmek ise davranışlarını akıl ile sarmalamak demektir. Çünkü zeka hep iyiye, doğruya yönelen bir yeti değildir. Başıboş bırakıldığında çok zeki insanlar büyük kötülükler yapabilirler.

Eğitimci Şenol Güneş bilmelidir ki, ne denli zeka parıltısı gösterirse göstersin anlamsız davranışlar hatta hiçbir kural, şefkatin ve düşünceli davranışın yerini tutamaz. Yalnız büyük davalarda değil, aynı zamanda günlük, futbol söz konusu olduğunda ufak tefek anlık konularda da başkalarını düşünmek uygarlığın temelli öğelerinden biridir ve bu öğe ortadan kalkarsa futbol yaşamı da toplumsal hayatta çekilmez olur. Gerçi Şenol Güneş’in birlikte olduğu futbolcular eğitilme dönemini çoktan geride bıraktılar ama gene de eğitimci bir hoca davranışları ile oyuncularına gelişme fırsatı hazırlamalıdır, en azından oyuncularının ya da futbolun içinde bulunan dinamiklerin kendi kendilerine edinemeyecekleri ansal ve törel bir donatım da sağlamalıdır.

Ansal nitelikler denilince insanın kendi mesleğinde teknik ustalık sahibi olması ve fikirlerini verilere dayanarak oluşturma alışkanlığını edinmesi akla gelmelidir. Törel nitelikler denilince de, yansızlık, iyilikseverlik ve azıcık da olsa kendini tutabilme düşünülmelidir. Uygarlık, yasalara saygıyı, insanlar arasında adaleti, insan ırkının herhangi bir kesiminin zarar görmesine yönelmeyen amaçları ve bunların yanısıra, araçların amaçlara akıllıca uyarlanmasını gerektirir.

Futbol alanının içinde oluşan olaylara çözüm bulamayan Şenol Güneş sıradan tutum ve davranışlar içine girerek büyük bir emek vererek oluşturduğu kariyerini koruyamaz. Oğuzhan’ın alanda başlattığı kıvılcımı söndürmek yerine büyük bir yangına dönüştüren Şenol Hoca, Beşiktaş’ın gelecekte oynayacağı karşılaşmaları da, yangın ortamında oynamaya aday haline getirmiştir. Bu konuda yanılmayı herkesten çok isterim...