29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Akrebin Soktukları – 2: Onlar bölücü terör barışçılarıdır!

Hüseyin Haydar

Hüseyin Haydar

Gazete Yazarı

A+ A-

Çıkmış yücesine türkü söylüyor,

Korkmayın, sakınmayın, verin kendinizi.

Kimdir böyle ciğerinden söyleyen?

Etek sarı sen etekten sarısan, vay!

Işık arkları tarıyor dağın çiçekli yüzünü.

Akşam olur karanlığa kalırsan,

Asya büyüktür, cömerttir, verir özünü.

Karışıp gidiyor karanlığa komisyonlar,

Yıkılıyor bataklığa demokrasi terörü.

Karanlığa devriliyor stratejik refik, müttefik.

Mehmetçik türkü söylüyor durmadan,

Gömülüyor karanlığa NATO, Beyaz Saray,

Seçim kurulları, darphane, oy sandıkları.

Mehmetçik türkü söylüyor:

Dağlar dağlar viran dağlar, of aman!

> “Mehmetçik Türkü Söylüyor” şiirinden birkaç dize. “Akrebin soktuğu” bazı kurbağa aydınların Türkiye’nin Vatan Savunmasına karşı çıkmaları üzerine, gözümüzün nuru Mehmetçik için yazıldı. Şiir, Türk ordusunun Amerikan emperyalizmine karşı duruşunun baltalanmak istenmesi üzerine, bir “toplumsal buyruk” olarak kaleme alındı. Toplumda kurtuluş ateşinin harlandığı zamanlarda, yükselen ısıyla birlikte davranış sapması gösterenler, tanınmaz hale gelerek en ön saflarda direnen fedaiye, öncüye saldırırlar. Fakat çabaları boşunadır. Tarih boyunca her saldırı Türk milletinin bağışıklık sistemini daha da güçlendirmiştir.

> Yazımızın önceki bölümünde, HDPKK akrebi tarafından nasıl sokulup felç edildiğini belirtmiştik. Kimilerine abartılı gelebilecek bu ifadenin doğruluğu son birkaç günde fazlasıyla kanıtlandı. Cumhuriyet Devrimine yabancılaşmış muhalefet liderinin davranış bozuklukları, ne yazık ki ruh hekimlerini bile şaşırtacak boyutlara ulaştı. Şeytan’ın eline tutuşturduğu kâğıttan okuduğu sözlerle emperyalizme karşı vatan savaşı veren Türk Ordusunu hedef alarak, komutanları karalaması bu ağır felç halinin bariz göstergesidir.

>> TÜRK MİLLETİNİN ELİNİ KOLUNU BAĞLAMA HAMLESİ

> Ardından, HDPKK’nın felç ettiği sağlı sollu “Biden fedaileri,” işi Anayasa’dan Türklüğü çıkarma, çılgınlığına kadar vardırdı. Amerikan akrebinin zehirlediği bu “kurbağalar” Türk devriminin bütün ilkelerini ayaklar altına aldılar. Küreselci emperyalist politikalarla, devrim kanunlarının reddi ve tarikatlara partileşme özgürlüğü talepleriyle Türk devletinin temel direklerine saldırmışlardır. Gerçekte savaşı körükleyen de, PKK’yı yaşatan da bu, Türk devletinin emperyalizm karşısında elini kolunu bağlama siyasetidir. İşte, Vatan Savaşını gerekli kılan da bu aymaz, işbirlikçi örgütlenmenin karşılığıdır.

> Amerikan projelerinde Türkiye’ye saldıran bölücü PKK için tek söz söylemekten çekinen örgütlerin adlarında ne yazık ki “Türk. Türkiye” kavramları, tanımları vardır. Şu işe bakın ki ekonomiden adalete, yazar ve sanat kurumlarından sağlığa, spora kadar uzanan bir “akrebin soktukları” cephesiyle karşı karşıyayız. Bunların yöneticileri PKK şehirlerin altına bomba döşerken hiç seslerini çıkarmadılar. Hendekler kazılırken, yolların altına mayın döşenirken, evler tuzaklanırken sustular. Ne zaman ki Türk Ordusu harekete geçti, birlikte havaya fırladılar: “Barış! Barış!” Akıllarınca, taşları bağlayıp emperyalizmin köpeklerini üstümüze salacaklar! Sözümüzü “Düşmanla İşbirliği Yapanlar” adlı şiirimizin son kıtasıyla sürdürelim:

“Onlar işbirlikçilerdir, onlar

Düşman buyruğunda yürüyenler,

Vicdanları vicdansız, sütleri sütsüzlerdir.

Göğüsleri haçlı, parmakları haraçlılar,

Bütün hainler gibi, onlar da

Halkın narı Cehennemini tadacaklardır!”

> Türkiye tam kırk yıldır, böylesine acı bir ihanet gerçeğini yaşıyor. O kadar ki, on yıl boyunca "açılım" siyasetiyle TSK kışlasına çekildi, fakat terörist kışlaya girdi ve direkten Türk bayrağını indirdi. Operasyonlar yıllarca durdu, fakat terörist yol kesip kimlik kontrolü yaptı, vergi toplamaya, hatta aleni mahkemeler kurmaya başladı. Kaymakamlar, valiler sustu, fakat terörist durmadan konuştu, büyük kentleri bomba deposuna çevirdi, cadde üstünde insanları sırtından kahpece vurdu, teğmeni pazar yerinde nişanlısının yanında öldürdü, gençleri dağa kaçırdı, uykusunda polisleri katletti... Hani ya "eylemsizlik" vardı, barış vardı! Operasyonlar durmuştu, fakat terör örgütü ölüm makinesini çalıştırmakta ısrar etti. Gelin görün ki, bu saldırılara, Akrebin Soktuğu “Savaş Barışçıları Korosu”ndan ses çıkmadı. İtiraz eden olmadığı gibi, Türkiye’nin bölünmesine gaz verildi, tempo tutuldu.

Akrebin Soktukları – 2: Onlar bölücü terör barışçılarıdır! - Resim : 1

>> MEMET FUAT: “TERÖRİSTLE MASAYA OTURULMAZ!”

> PKK, ünlü şair, sinemacı Onat Kutlar ve arkeolog Yasemin Cebenoyan’ı 1994 yılında bombalı bir saldırıyla öldürüldü. Eleştirmen, yayıncı Memet Fuat bu canavarlığın ardından Adam sanat dergisinde Mart 1995’te yayımladığı “Yolun Neresindeyiz?” adlı yazısında bakın neler söylüyor: “Bu tür bölücü amaçlarla başkaldıranlar, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsunlar, karşılarında o ülkenin ordusunu bulurlar. Kan dökülür. Hiçbir ülke topraklarının bölünmesine izin vermez, böyle bir amaçla ayaklanan kimselerle masaya oturup pazarlığa girişmez.”

> Akrebin Soktuklarının barıştan anladığı “cinayet işleme özgürlüğü”dür. Talep edilen bütün haklar fazlasıyla verildi, fakat bölücü örgüt umursamadı, yolların altına mayın döşemeye devam etti. Siyasi kolu HDP mecliste 80 milletvekili ile 3. parti yapıldı, ama terörist hendek kazdı, yeraltına yüz binlerce ton patlayıcı döşedi. Ardından, kazanamayacağı kesin olan bir savaşı başlattı, niçin? Demek ki işin içinde iş var. İstedikleri barış değil, istedikleri siyaset yapmak değil, çıldırmışçasına savaş istiyorlar. Ne adına? Viva America!

>> TAYYİP ERDOĞAN DÜŞMANLIĞININ SAVURDUKLARI

> ABD’nin planlayıp uygulamaya koyduğu FETÖ’cü, NATO’cu 15 Temmuz hain kanlı darbe girişiminin bastırılması da bu kesimlerde herhangi bir heyecan yaratmış değildir. Onlara göre Türkiye’nin baş çelişkisi Emperyalizm ile Türk milleti arasında değil, Tayyip Erdoğan ile Türkiye arasında. Tespit bu şekilde gerçek nesnesinden kopup öznelleşirken, ardından gelen aydın yıkımlarını, tuzaklarını varın siz hesap edin.

 > Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine kurulan bir mücadelenin kendilerini doğrudan ya da dolaylı ABD emperyalizminin yanına düşürdüğünü görmekte zorlanıyor ve ister istemez attıkları her adımda, niyetleri farklı olsa da ABD planlarıyla bütünleşiyorlar. Ordumuzun kanlı terör örgütleri PKK ve FETÖ’ye vurduğu darbeyi, bağımsızlık için verilen büyük mücadeleyi görmek istemiyorlar. Buna karşı Vatan Savaşımızı sekteye uğratacak girişimlerle Türk Milletinin antiemperyalist büyük uyanışını gölgeliyorlar. Şairin vatansever emeği, şiirin insanlık görevi bu karanlığı aydınlatmak içindir. Sözümüzü “Mehmetçik Türkü Söylüyor” şiirinin bir kıtasıyla bağlayalım:

Mehmetçik türkü söylüyor,

Ölüm ile ölümsüzlüğün türküsünü söylüyor.

Dağları duman aldı, bülbülü figan aldı...

Dayamış omzunu Amanoslar’a, 

Seyrediyor oradan devrim coğrafyasını.

Mehmetçik türkü söylüyor:

Gafil gezme şaşkın, leyli leyli, leyli leyli!