13 Kasım 2024 Çarşamba
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Asrın vurdumduymazlığı

Aykut Diş

Aykut Diş

Site Yazarı

A+ A-

11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin birinci yıl anmasının üzerinden 5 gün geçti. Propaganda şovları ve hamaset ziyaretleri bitti. Kameralar kapandı, “normale” dönüldü. Özellikle siyaset ve medya dünyasında direksiyon hızlı kırıldı. Haftalardır konuşulan CHP’deki koltuk kavgaları kadar bile yer tutamadı ekranlarda ve ajandalarda memleketin en ciddi doğal tehdidi. Birkaç günlük göstermelik hassasiyetin ardından gündem kaldığı yerden devam ettirildi.

Oysa 53 bin canımızı kaybettik ve bilim adamlarının aktarımına göre Marmara depreminin zamanı yaklaşıyor. 30 milyon insanımız risk altında. İstanbul’un işin içinde olması nedeniyle olası felaketin ekonomik ve sosyal boyutları da öngörülemiyor. Yani konu bir milli güvenlik sorunu.

İNCİTMEMEK MÜMKÜNDÜ

Depremzede vatandaşlar ise başına gelmeyenin anlayamacağı derin hüznüyle tekrar baş başa kaldı...
“Ateş düştüğü yeri yakar” sözü sıradan bir çıkarım değil, yüz yılların tecrübesi. Ne kadar anlamaya çalışsak da anlayamayız onları. Çünkü bir dakika bile dinlemeye dayanamadığımız hikayelerin öznesi değiliz...

Anlamak mümkün değildi belki ama incitmemek mümkündü. Ancak bu da başarılamadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” dedi. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, kendisini protesto edenleri “paralı kışkırtıcı” ilan etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de depremin ilk üç gününde yapılabileceklerin bilinçli olarak yapılmadığını söyledi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından defalarca yalanlanan Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbe korkusuyla kışlada tutulduğu iddialarını tekrarladı.

MAHCUBİYET KÂFİYDİ

Yas gününde o anahtar teslim töreni senin, bu temel atma töreni benim gezildi. Halbuki yöneticilere düşen yanlış algılanabilecek mesajlar vermek, canları yanan yurttaşları yaftalamak, siyasi rant peşinde koşmak değildi. Acıyı nazikçe paylaşmak, mahcubiyet göstermek kâfiydi. Bütün etkinlikler “Asrın Birlikteliği”ne uygun biçimde birlikte icra edilebilirdi.

Ne yazık ki; sadece yapı maliyeti 110 milyar dolar olan, toplam maliyeti verilen destek ve sunulan hizmetlerle bunun çok daha üzerinde olan, manevi bedeli paha biçilemez seviyelere gelen büyük afetten doğru sonuçlar çıkarılamadı. 6 Şubat’ın birinci yılındaki söylemler, deprem bölgesindeki kimi çözülemeyen meseleler, kapıdaki tehlikeye karşı hazırlıksızlık ve gerçekdışılık bunun göstergesi.

ÖNLEM ALINABİLİRDİ

Ekrem İmamoğlu’nun 5 yılda aynı planı dördüncü kez sunmasının, Murat Kurum’un 2024 bütçesi 15 milyar dolar olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi için 60 milyar dolarlık dönüşüm projesi vaat etmesinin başka bir izahı yok.
Üstelik üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen Hatay’da hala temiz suya erişim sıkıntısı yaşanıyor. Barınma, elektrik, ısınma, hijyen, internet problemleri sürüyor.* Mahallelerde halk düdükle güvenlik sağlıyor.* * Bölgede insanımız geçinemiyor. Belirsizliklerle boğuşuyor.* * *

Devlet-millet; hükümet-muhalefet siyaset üstü bir seferberlikle bu vurdumduymazlıktan kurtulmak gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının hazırladığı “Asrın Felaketinin 1. Yılı İnşa ve İhya Çalışmaları” başlıklı tuğla kalınlığındaki raporu okurken “Büyük mücadele verilmiş, sayısız iş yapılmış ama bazı adımları deprem öncesinde atarak acıyı ve hasarı azaltamaz mıydık” sorusu akla geliyor.

85 MİLYON SORUMLUYUZ

Sonra “Böylesi bir inşa ve ihyaya girişen millet tabi ki yapar” diyerek cevaplıyorsunuz soruyu. Devletler açısından da asıl maharet de bu olsa gerek...

Sahiden 1999 depreminden bugüne tüm önlemler alınabilirdi ki hala geç değil. Yeter ki dar grup rantçılığı, gözü dönmüş kâr hırsı, politik riyakârlık, aldatmaca ve safsatanın her türlüsüyle araya mesafe koyulabilsin.

Bir daha “keşke” dememek için 6 Şubat 2023 itibarıyla 85 milyon sorumluyuz.

* https://www.aydinlik.com.tr/haber/yikimin-agir-oldugu-dort-ilde-vatandaslarla-konustuk-soz-depremzedenin-451221
** https://www.aydinlik.com.tr/haber/antakyadan-insan-manzaralari-tek-amacimiz-memleketimizi-kalkindirmak-451259
* https://www.aydinlik.com.tr/haber/aydinlik-deprem-bolgesinde-barinma-guvenlik-altyapi-is-uretim-cozulemedi-enkazdan-ciktik-ama-sesimiz-hala-duyulmadi-451232

Deprem 6 Şubat