29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atlantik ile Avrasya arasında bocalayan Avrupa

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’nin Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla 90’lı yılların sonundan itibaren Doğu Avrupa ülkelerini birer birer NATO’ya dahil etmesi, Ukrayna’da neonazileri iktidara getirmesi ve NATO’nun doğuya doğru genişleme stratejisiyle Rusya’yı kuşatma politikası, Avrupa ve Rusya arasına bir saatli bomba yerleştirdi. Suriye’de Rusya ve diğer Avrasya güçlerinin desteğinde Beşar Esad yönetiminin direncini kıramayan ABD, Avrupa’yı da peşine takarak Avrasya’nın Avr’ını (Avrupa) Asya’dan kopardı ve Asya’ya karşı bir Batı cephesi oluşturdu.

ABD’NİN AVRUPA’YI DENETİM ALTINA ALMA ARAÇLARI

ABD, NATO üyesi ülkeleri denetim altına almak için üye ülkelerde gizli örgütlenmelerde bulunduğu gibi açıktan örgütlenmelerle bu ülkeleri yönetecek elit kadroları “Young Leaders” (Genç Liderler) programıyla da eğitiyordu. Bu elitler kadrosu elbette Atlantikçi bir çizgi izlediler. ABD Avrupa’nın tüm ülkelerinde kurduğu vakıflar ile ülkenin en eğitimli gençlerini seçiyor ve kendi cephesine katıyordu. Fransa’da “French American Foundation”, Almanya’da “Germain American Foundation” gibi vakıflar bu görevi yapıyorlar. 70’li yıllarda başlayan bu süreç, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle daha da hızlandı. İzlenen yol tüm Avrupa ülkelerinde aynıydı.

Fransa örneğini inceleyelim.

Fransız Amerikan Vakfı’nın (FAV) kuruluşu, 1976’da Fransa Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d’Estaing ile dönemin ABD Başkanı Gerald Ford’un oluruyla kararlaştırıldı. Vakfın kuruluş görevi ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR) üyesi James G. Lowenstein, CFR dergisi Foreign Affairs genel yayın yönetmeni James G. Lowenstein ve siyaset bilimi profesörü James Chace’e verilmişti.

Fransız Amerikan Vakfı'nın bir merkezi New York'ta, diğeri Paris'te açıldı. Resmi metinlerde belirtildiği gibi: “Fransız-Amerikan Vakfı'nın amacı, transatlantik ortaklığın temel bir unsuru olarak kabul edilen Fransız-Amerikan ilişkisini güçlendirmektir”.

 Atlantik ile Avrasya arasında bocalayan Avrupa - Resim : 1

Vakfın, Dışişleri Bakanlığı için hazırladığı raporda şöyle deniyor: “1981’deki lansmanından bu yana, Genç Liderler programı her yıl yüksek sorumluluk gerektiren pozisyonlarda bulunma olasılığı yüksek Fransız adaylarını seçmeyi hedeflemektedir. Bu prestijli kurumlar, ‘eski öğrencileri’ arasında, bankacılık, sanayi, ticaret, araştırma, ulaşım, medya ve telekomünikasyon, yayıncılık, enerji, kamu hizmeti vb. stratejik sektörlere dağılmış mevcut siyasi, idari ve ekonomik liderlerin çoğunluğunu içerir. Büyük şirketlerin CEO’ları, Sayıştay’ın üst düzey yetkilileri, Danıştay, Maliye Genel Müfettişliği, Meclisler, Polis, Ordu, Merkez Bankası, çeşitli bakanlık kabinelerindeki danışmanlar, politikacılar, Bakanlar veya Cumhurbaşkanları, gazeteciler veya üst düzey muhabirler olsun, bu etkili aktörler onlarca yıldır ‘baskın düşünceyi’ temsil etmektedir”. Örümcek ağı gibi.

FRANSA’NIN ATLANTİK’E BAĞLANMA SÜRECİ

De Gaulle’ün ABD’ye karşı bağımsızlık politikası daha sonra iş başına gelen sosyal demokrat ve liberal sağ cumhurbaşkanları tarafından terk edildi, Atlantik ile Avrasya arasında bocaladı ve terk edildi.

Daha sonra cumhurbaşkanı olan Georges Pompidou (1969-1974), Valéry Giscard d’Estaing (1974-1981) ve François Mitterrand (1981-1995) bu bocalamanın temsilcileridir.

De Gaulle’ün son şövalyesi Jacques Chirac’ın (1995-2007) dış politikasının temelini “ulusal çıkarlara öncelik ve çok kutuplu bir dünya” ve AB’yi bu çok kutuplu dünyadaki kutuplardan biri haline getirmeye çalışmak olarak belirledi. Böylece Chirac ABD’nin yeni dünya düzeninin anglo-sakson yorumuyla araya bir mesafe koydu; Rusya ve Almanya ile birlikte ABD’nin Irak işgaline karşı çıktı. Ama daha sonra Sarkozy’nin dışişleri bakanlığını yapacak olan Alain Juppé Chirac’ın da başbakanlığını yaptı. Juppé, 1981 yılında ABD’nin Genç Liderler eğitiminden geçmişti.

ABD’DE EĞİTİLEN CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN VE BAKANLAR

Geçen haftaki yazımda, 40 yıldır Fransa’da ABD çıkarları için ajanlık faaliyeti yürüten “Fransız Amerikan Vakfı”nın Fransız politikasını belirleyen kurum olduğunu ve bu vakıf aracılığı ile yürütülen “Genç Liderler” programıyla Fransa’ya yön verecek liderleri eğittiğini; Fransa cumhurbaşkanları Nicolas Sarkozy, François Hollande ve Emmanuel Macron ABD’nin bu eğitiminden geçen liderler olduğunu yazmıştım. Mitterrand, Chirac ve bu üç cumhurbaşkanının hükümetlerinde Genç Liderler eğitiminden geçen başbakan ve bakanlar bulunuyordu. 

François Mitterrand döneminde: François Bayrou, Milli Eğitim Bakanı; Jacques Toubon, Kültür Bakanı.

Chirac dönemi: Alain Juppé, Başbakan; Jacques Toubon, Adalet Bakanı; Éric Raoult, Uyum Bakanı; Jean-François Copé, Hükûmet Sözcüsü ve İçişleri Bakan Yardımcı.

Sarkozy döneminde: Valérie Pécresse, Milli Eğitim Bakanı; Bernard Kouchner, Dişişleri Bakanı; Michel Barnier, Sarkozy’nin siyasi danışmanı ve Tarım Bakanı; Laurent Wauquiez, Yüksek Öğrenim ve Araştırma Bakanı.

Hollande döneminde hükümette yer alan bakanlar: Pierre Moscovici, Ekonomi ve Maliye Bakanı; Arnaud Montebourg, Üretim ve Kalkınma Bakanı; Najat Vallaud-Belkacem, Kadın Hakları Bakanı ve Hükümet Sözcüsü; Marisol Touraine, Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı; Aquilino Morelle, Élysée'de siyasi danışman; Bruno Le Roux, İçişleri Bakanı.

Macron dönemi: Edouard Philippe, Başbakan; Olivier Véran, Sağlık Bakanı; Amélie de Montchalin, Avrupa İşleri Bakanı; Gabriel Attal, Hükümet Sözcüsü ve Kamu Hesaplarından Sorumlu Bakan; Marlène Schiappa, Kadın-Erkek Eşitliği ve Ayrımcılıkla Mücadeleden Sorumlu Bakan.

Fransa veya diğer Avrupa ülkeleri adeta ABD’nin yetiştirdiği liderler tarafından yönetiliyor. Bu hükümetlerin atadığı onlarca bürokrat, büyükelçi ve kamu şirketlerinin başındaki insanlar ABD’nin bu Genç Liderler eğitiminden geçmiş. İşte Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin Atlantik ile Avrasya arasında bocalamasının sorumlusu bu kadrolar.

ABD’nin küreselleşme ve neoliberal politikalarının iflas etmesi, sürekli askeri yenilgiler alması, gelinen aşamada yaşanan enerji krizi Avrupa ülkelerini de bir yol ayrımına getirmiştir. Yaşanan sosyal huzursuzluk ve yükselen ulusalcı hareketler Avrupa’da yeni bir döneminde başlangıcı olacaktır.