29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Barışın ve savaşın dili!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Dünyada gelişen, ilerleyen, barış içinde yaşayan bütün devletler de bizim gibi...
Farklı dinlerden...
Farklı etnik kökenlerden...
Hatta farklı ırklardan...
Farklı siyasi düşüncelerden...
Farklı sınıflardan...
Farklı ahlak anlayışlarından insanlardan oluşur...
O devletleri yönetenlerin başarısı, halklarına bu farklılıkları unutturmaktır.
O yüzden “farklılıkları” kurcalayarak ayrışıp kavga edeceklerine ve sonuçta bölüneceklerine...
“Aynılıklar”da buluşurlar!
Birlikte yapmaktan zevk aldıkları, mutlu oldukları şeyleri öne çıkarırlar.
***
Aynı topraklarda birlikte yaşamaktan...
Aynı havayı solumaktan...
Aynı yemekleri yemekten...
Aynı suyu içmekten...
Aynı müziklerde efkarlanıp, aynı dansları etmekten...
Aynı masalları dinlemekten...
Aynı geçmişle övünüp aynı geleceğe inanmaktan...
Aynı acılarda birlikte ağlayıp aynı sevinçlerde bayram yapmaktan zevk alırlar...
***
Elbette “farklılıklarını” bilirler ama bunu “zenginlik” olarak görürler; “ayrışmak” için neden olarak değil.
Bu yüzden kaşıyıp yaraya dönüştürmezler.
Eğer ırkları, dilleri, dinleri, cinsiyetleri, ahlak anlayışları nedeniyle bir haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlarsa; bunu şiddet kullanarak değil, barışçıl yollardan dile getirirler.
Böyle olunca da kendileri gibi düşünmeyenlerden bile destek görüp sorunun el birliğiyle çözülmesini sağlarlar.
Bunun adı, “barışın dili”dir!
***
Bizim gibi ülkelerde ise etnik köken ya da din üzerinden siyaset yapanlar; “kavganın dili”yle konuşurlar...
Bu yüzden “ötekileştirmeye”, “ayrıştırmaya”, “çatışmaya” ve “bölünmeye” pek meraklı olurlar.
Çünkü onların amacı “barış ve huzur için hep birlikte” yaşamak değil, “kendileri gibi düşünmeyenleri ve yaşamayanları teslim almak”tır.
***
Bu sütunların okurları tüm bunları zaten bilir...
İşte bu yüzden...
Üç günümüz üst üste huzur içinde geçince, dayanamayıp ortaya hemen bir “fitne” atan Morkoloz Bey, bu yazı sana!
Ha; okuyup da değişir misin?
Hiç sanmam...
Çünkü sen “aklın”ın değil “gaflet”in gölgesisin!

GÜNÜN SORUSU
Sorum Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Hanım’a:
İftar için gittiğiniz evlerde hazırlanmış yemek masalarını yer sofrasına dönüştürüyorsunuz da eşinizle birlikte verdiğiniz iftarlara gelen davetliler neden hep lüks masalarda oturuyor?

GÜNÜN İSYANI
Son 14 yılda işçi düşmanı icraatlara imza atan AKP iktidarının yeni hedefi, kıdem tazminatını yarı yarıya düşürmekmiş... Böylece yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çekeceklermiş... İsyanım bu hain planları yapan işçi düşmanlarına:
Özveriyi işçinin sırtına yükleyeceğinize, aldığınız fahiş vergileri düşürseniz, yabancı sermayenin takla ata ata geleceğini bilmediğimizi mi sanıyorsunuz?

MUAZZEZ!
Türkiye’nin yaşayan en devrimci, en çağdaş, en mücadeleci ve en “genç” kadını Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, 20 Haziran’da 102 yaşına girdi.
İki yıl önce birlikte yaptığımız bir programdaki sözleri hâlâ kulağımda: “Eskiden, ‘Kimse bize bir
şey yapamaz. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni kimse yıkamaz’ diye düşünürdüm. Artık korkuyorum Mustafa...”
***
Sevgili Muazzez İlmiye Çığ... Benim gibi seni seven yüz binlerce okurumla birlikte ellerinden ve yanaklarından sevgiyle öpüyoruz.
Sakın korkma...
Emin ol, bu ülkede o karanlığa asla teslim olmayacak milyonlar var!
Yeni yaşın kutlu ve mutlu olsun.

MHP’de yeni dönem!
MHP’de muhalifler gerekli çoğunluğu sağladı ve geçtiğimiz hafta sonunda Tüzük Kurultayı’nı başarıyla tamamladı.
Tüzükteki “Genel Başkan seçimi olağanüstü kurultayda yapılmaz” maddesi kaldırıldı.
Böylece 10 Temmuz’da yapılacak Olağanüstü Kurultay’da; genel başkan seçiminin önü açıldı.
***
Son Tüzük Kurultayı’na MHP delegelerinin üçte ikisine yakın bir çoğunluk katıldı. Bu da demektir ki yıllardır MHP’nin gerçek anlamda muhalefet yapmasını engelleyen Devlet Bahçeli, nihayet yolcu... Parti, büyük bir olasılıkla yoluna Meral Akşener liderliğinde devam edecek...
MHP’deki bu değişim, AKP’nin en büyük korkusu...
Çünkü üyelerinin “dindarlığından” kimsenin kuşku duymayacağı bu “laiklik yanlısı” parti, AKP’nin yolsuzluk ve savurganlıklarından “Yandım Allah” diyen milyonların güvenini kazanabilir ve AKP’nin 2023 hedeflerini bir anda alt üst edebilir!
***
Kısacası Türk siyaseti, yıllardır “doğal akışı” tıkayan Bahçeli engelinden kurtulmak üzere... MHP’yi seven, sevmeyen... Oy veren, vermeyen herkese kutlu olsun!

156+339!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra, Hamdi Mortay’da: “Abdullah Bey... Size şair Mikdat Bal’ın dizeleriyle seslenmek istiyorum:
ntblHem suçlu hem güçlü, hem şikayetçi Anlamadım nasıl pişkinliktir bu! Hem yoldan çıkmış, hem hidayetçi Anlamadım nasıl pişkinliktir bu! *** Bazı insanların meziyeti mi? Bu bir dalga geçme vaziyeti mi? Müslüman’a gavur eziyeti mi? Anlamadım nasıl pişkinliktir bu! *** Mikdat der tahammül, duymadı zahir Duymuşsa, uyardı; etmezdi kahır Kendini temize çekmesi mahir Anlamadım nasıl pişkinliktir bu!”

YAĞCI!
Seda Sayan, Erdoğan’ın Huber’deki iftar davetine kendisinden 21 yaş küçük yeni sevgilisi Erkan Çelik’i de götürmüş. Bu arkadaş da Cumhurbaşkanı’na mitinglerde çaldırması için yaptığı “Emrindeyiz Büyük Başkan” şarkısını hediye etmiş...
Erkan Çelik kardeş:
Anladığım kadarıyla asıl mesleğin yağcılık da... Zeytinyağı mı, tereyağı mı, makine yağı mı? Hangisini üretiyorsun; işte onu anlayamadım!