27 Temmuz 2024 Cumartesi
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir tuhaf darbe teşebbüsü!

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Eski Yazar

A+ A-

Devlet Bahçeli, Ankara Emniyet müdürlüğünde patlayan skandalı kast ederek “bu bir darbe girişimidir” dedi. İlk kez bir siyasetçi tarafından adı konulmuş oldu ve aklımızda deli sorular dönmeye başladı…
Böylesine büyük kapsamlı bir girişimden “kazara” haberdar olmamız ne tuhaf!

Söz konusu kumpas hareketi nerdeyse bir yıl önce gündeme gelen bir dava ile başlamış. O günden bugüne devletin ilgili birimleri ne iş yapıyordu? Firari FETÖ’cüler, Alman ajanları Youtube üzerinden manipülatif bilgiler yayarken kimseler de dönüp sormadı mı “bu adamlara bu dosyaları kim servis ediyor” diye?

Ortada birbirini tutmaz bin tane veri varken, olay yavaş yavaş büyüyüp bir skandala dönüşürken siyasetten, bürokrasiden, basından bir Allah kulu da çıkıp neden bu şaibelere dikkat çekmedi? Türkiye Cumhuriyeti hükümetini savunmak bu kadar zor bir iş miydi? Olay büyüdükten, daha fazla bakan ve bürokrat da komplonun içine sokulduktan sonra bile sessizliğini koruyanların olması biraz tuhaf değil mi?
Bahçeli, açıklamasında diyor ki “bu girişim, birkaç emniyet müdürünün açığa alınması ile geçiştirilemez”…

Peki o zaman emniyet müdürlerinden daha fazlası kim? Bu darbe girişiminin başka nerelerde uzantıları var? Ve en önemlisi komuta merkezi neresi?

Nedim Şener, FETÖ benzeri örgütlenen bazı dini gruplara dikkat çekiyor. Bu tip yapılar bu işlerde görev almış olabilirler. Bahçeli ise haşhaşiler diyerek doğrudan FETÖ’yü ve Amerikan aparatlarını işaret ediyor. Anlaşıldığı kadarı ile bu komplo, birden çok grubun kullanıldığı bir tür hibrit operasyon olarak tasarlanmış.
Soruşturma, biraz şans eseri olsa da başladı. Ama insanların aklındaki soru işaretleri azalmak bir yana daha arttı. Bu işin aslı astarı nedir, ucu nereye dayanacak, Bahçeli dışındaki siyasetçiler ne zaman konuşacak, herkes bunları bekliyor…

AZİZ YILDIRIM’IN DÖNÜŞÜ

Takım tutmam, futboldan anlamam. Ama futbolun siyasetinden, yönetiminden, dengelerinden anlarım. Çünkü futbolun sadece futbol olmadığını iyi bilirim.

Ali Koç başkan seçildiğinde beraber çalıştığımız koyu Fenerbahçeli genç bir arkadaşa şöyle demiştim: “Öyle sanıyorum ki yakın bir gelecekte Aziz Yıldırım’ın kapısında “kurtar bizi baba” diye ağlayacaksınız, Dua edin de o gün bu adam size merhamet etsin.”

NEDEN BÖYLE KONUŞTUM?

Çünkü profesyonel futbolda teknik kısımlar üç aşağı beş yukarı herkesin altından kalkabileceği konular. Ali Bey de bunlarla baş edemeyecek biri değil, herkesten iyisini yapar. Ama futbol sadece futbol değil ki…
Fenerbahçe’ye yapılan FETÖ operasyonunu gözlerimle gördüm. Başka takımlara da operasyonlar yapıldı ama direnebilen bir tek Fenerbahçe oldu. Çünkü başında Aziz Yıldırım gibi biri vardı. Siyasete nasıl muzaffer bir Tayyip Erdoğan adı yazıldı ise futbola da aynı şekilde Aziz Yıldırım adı yazıldı, Aziz Yıldırım’ı farklı kılan “detay” işte bu…

FETÖ Devlet Bahçeli Nedim Şener Emniyet Müdürlüğü Aziz Yıldırım