20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu AB sevdası neden hortladı!

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye’nin AB sevdası.

Çok eskilere dayanıyor.

Türkiye’ye uzatılan bir havuçtu.

Aynı zamanda bir tuzak.

Türkiye 1950’lerde NATO’ya girdi.

ABD’nin kuyruğuna takıldı.

Ne de olsa Kurtuluş Savaşı vermiş bir halk.

Elden çıkmasından,

Asya’ya kaymasından korktular.

BAĞLADILAR

Tuzağın arkasında ABD ve NATO vardı.

Daha önce de birkaç kez yazdım.

Almanya eski Başbakanı Helmut Schmidt.

Bu konuda çok açık konuştu:

“Türkiye’ye haksızlık yapıyoruz.

AB’ye almayacağımızı bile bile,

Amerika’nın baskısıyla aday üye yaptık” dedi.

AB kapısına neden bağlandığımızın…

Nasıl bir tuzağa düşürüldüğümüzün kanıtı.

“Amerika’nın baskısı” her şeyi özetliyor.

GÖRÜŞMELER

1990’lı yıllarda yapılan görüşmeler…

Büyük çoğunluğunun yakın şahidiyim.

Gümrük Birliği Anlaşması günleri…

Bugün şikayet ettiğimiz konular…

O gün de biliniyordu.

Bürokratlardan itiraz edenler olmuştu.

“Bazı maddelerin düzeltilmesi şart.

Türkiye çok zarar eder” demişlerdi.

Dönemin Başbakanı Çiller’den nasıl fırça yediklerini hatırlıyorum.

BAYRAM İLAN EDİLECEKTİ

Uyarılar dinlenmedi.

Gümrük Birliği Anlaşması imzalandı.

Bütün dertler bitecekti…

Ekonomi düzelecekti…

Herkes zenginleşecekti…

Neredeyse bayram ilan edilecekti.

Biraz geç oldu ama…

Halk yediği kazığı yaşayarak öğrendi.

Daha sonra yapılan görüşmeler…

Hiç fayda etmedi…

Hiç unutmuyorum…

2003 sonrasıydı.

Dönemin Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’le Lizbon’da bir toplantıdaydık. Akşam AB Dış Ticaret Komiseri Pascal Lamy ile yemekteydik. Tüzmen ona Gümrük Birliği’nin Türkiye aleyhine işlediğini, durumun acilen düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Lamy “Haklısınız” dedi.

Sonra da “Ama yapacak bir şey yok” ifadesini kullandı.

HALK TEPKİLİ

İlk başlarda halk AB’ye sıcaktı.

Ama gerçeği görünce uzaklaştı.

Kamuoyu desteği hızla düştü.

Batıcı partiler de işin farkındaydı.

“AB’ye girme” vaatlerini bıraktılar.

Çünkü ters tepiyordu.

Hele 15 Temmuz sonrası…

Terör örgütlerini korumaları…

PKK ve FETÖ’ye kucak açmaları…

ABD ve AB’ye tepkiyi iyice yükseltti.

NEREDEN ÇIKTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

NATO zirvesi öncesi konuştu.

AB konusunu gündeme getirdi.

NATO üyelerine seslendi.

“Siz AB'de önümüzü açın, biz de İsveç'in önünü açalım” dedi.

Bazıları yeniden umutlandı.

“Türkiye yönünü yeniden dönüyor” hevesine kapıldı.

AB CEPHESİNDEN

Şimdi daha vahim bir durum var.

AB’yi ikna etmek için,

“Türkiyesiz AB küresel bir aktör olamaz” deniyor.

Bizim amacımız ne?

Türkiye’nin çıkarları mı?

AB’nin “küresel aktör” olması mı?

Olaya Türkiye cephesinden değil,

AB cephesinden bakılıyor.

ARTIK BİTTİ

AB ile bütün ilişkilerimizi kesmeyelim.

Eşit ilişkiler kuralım.

Şu anda gümrük tarifelerimizi Brüksel belirliyor.

Gümrük Birliği’nden çıkalım.

Gerekirse STA imzalayalım.

3. ülkelere karşı özgürleşelim.

Bu arada, yeni bir dünya kuruluyor.

Yeni örgütler oluşuyor.

Şu anda en çok konuşulan siyasi olarak ŞİÖ.

Ekonomide BRICS…

Bütün ülkeler BRICS’e girmek için kuyrukta…

Biz de hızlı hareket edelim.