30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çanak eylem

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

“Çanak soru” diye bir kavram vardır. Öyle bir soru sorarsınız ki karşınızdaki aklından geçeni hemen ortaya koyar. Çanak soru cevabı önceden belli olan, beklenen cevaba zemin hazırlayan sorudur.
Eylemler için de aynısı geçerlidir. Her eylemin bir söylemi vardır. Ortaya herkesin kendi kafasına göre doldurabileceği bir “çanak söylem” koyar ve bu söylemle bir eylem yapabilirsiniz. Söylemi çanak olan eylemin sınırları yoktur, hedefi belirsizdir; herkes aynı söylemin içine kendi niyetlerini, özlemlerini, hatta siyasi programını doldurabilir.
Mesela “adalet” dersiniz ve yanına üç nokta koyarsınız. Biri “Adalet mülkün temelidir” diye tamamlar. Diğeri, “adalet sosyalizmle gelecektir” der. Birileri, “laiklik olmadan adalet olmaz” derken, başka birileri “adalet şeriatla gelir” diyebilir. Eylemdeki boşluğu herkes istediği gibi doldurabilir ve çanağın içine her türlü düşünceyi ve sloganı koyabilir. Hatta açılan kapıdan içeri girebilmek için kendi programını bile değiştirebilir.
Benzetmek gibi olmasın ama, “çanak eylem” kavramı bana Ocak 1905’te Petersburg işçilerinin “çekilen acıların son bulması” için Gapon adında bir hapishane papazının peşine takılarak yaptıkları eylemi hatırlatıyor. Toplumda öyle bir umutsuzluk ve çıkışsızlık vardır ki bütün siyasi gruplar, kızıl bayraklı komünistler, kutsal haçlar ve kilise bayrakları taşıyan dini cemaatler kendi görüşlerini ve özlemlerini bu çanak eylemde bulabilmişlerdir. Koskoca Lenin bile Gapon’u “masum bir Kazak çocuğu” olarak görüp, eylemi sola açık bir köylü hareketinin başlangıcı olarak değerlendirmiştir. O eylem felaketle sonuçlandı, fakat devrimci bir sürecin, yeni bir ayrışmanın başlangıcı oldu. Bunun çok abartılmış bir benzetme olduğunu kabul ediyorum. Eylemin “çanak” olması dışında elbette benzerlik yok. Bütün dünyanın Gandhi’ye benzetip hayran olduğu Sayın Kılıçdaroğlu’nu Papaz Gapon’a benzetmek yakışık almaz.
Fakat bütün özlemlerin, niyetlerin ve programların çanağın içinde ifade edilme imkânı bakımından büyük bir benzerlik olduğunu inkâr edemeyiz. Nitekim CHP’nin yürüyüşü, PKK’nin savaş ağası Mustafa Karasu’nun “demokratik özerlik” talebine ve Murray Bookchin’den araklanmış “özyönetim komünleri federasyonu” fikrine bu kez uyduruk bir “demokratik ulusallık” kavramını ekleyerek, eylem çanağının ya da çanak eylemin içine dalmasını sağladı. Son yazısında, CHP’nin ulusalcılarına akıl veriyor: “CHP içinde de ulusalcı olan, ama demokratik zihniyete yatkın ve kendini demokrat olarak gören geniş bir kesim vardır... Ancak demokratik ulusalcılığa sahip olursa o zaman Cumhuriyet'i kuran CHP Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olabilir… Ulusalcılık, Demokratik ulusalcılığa evrilirse Türkiye’de çok şey değişebilir. Kürtler diğer halklarla birlikte demokrasi mücadelesi içine girerler ... Tüm halkların kendi kimliği ve kültürüyle yerel demokrasi temelinde demokratik özerkliğe kavuşacakları demokratik Türkiye’yi yaratabilirler” (Politez int. sitesi, 28.06.17)
Bir de koşarak gelip, sanki birlikte yürüyorlarmış gibi Sayın Kılıçdaroğlu’yla fotoğraf çektiren sosyalist arkadaşlarımız var. Onlar da bir şeyler söylüyorlar ama hedefleri ve önerileri PKK’ninki kadar net değil. Daha ziyade duruma bakıyorlar. Vaziyete göre hareket edecekler. Sendika.org sitesinde yer alan "Adalet Yürüyüşünün Açtığı Yol ve Sosyalistler" başlıklı yazıda bir ipucu buluyoruz: "Sosyalistlerin hızla refleks vererek Adalet Yürüyüşü’ne görülür bir katılım sergilemesi dahi kendi başına bir etkide bulunmuş, Kürt hareketi gibi muhalefetin CHP’ye uzak kesimlerinin yürüyüşe katılımını kolaylaştırmıştır. Ancak ... çelişki ve engellere müdahale edebilmek için yürüyüş kolunda görüntü vermenin ötesine geçmek gerekecektir” (28.06.17).
Demek ki hayat şekilsiz çanak eylemi şekillendirmekte ve ona bir hedef belirlemektedir. CHP’nin adalet arayışı, Amerikan Conisi’nin askere aldığı PKK ile sosyalist sol arasında açılan mesafeyi kapatmakta; FETÖ davası mağdurlarına, Emre Uslu’lara ve NATO’daki tasfiye edilmiş Türk subaylarına umut vermekte, böylece dağınık unsurları bir cephenin, pardon çanağın içinde toplamaktadır. CHP’nin laikliği savunan Kemalist tabanı ise bu durumu uzaktan seyretmektedir. Doğada, toplumda ve siyasette boşluk yoktur. Siz ortaya içi boş bir çanak koyarsanız, birileri mutlaka gelip onu doldurur.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019