30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Darwin’in Gemi Günlüğü’nden Bir Kesit: Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu

Bahri Doğukan Şahin

Bahri Doğukan Şahin

Site Yazarı

A+ A-

Darwin’in Gemi Günlüğü’nden Bir Kesit: Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu - Resim : 1

“Türlerin birbirini izlediği yasası, bazı önemli istisnalarla birlikte, aklı felsefeye yatkın her doğabilimcinin ilgisini çekmelidir.” - Charles Darwin

1858’de ön çalışmalarını tamamlamayıp 1859’da yayımladığı “Türlerin Kökeni” adlı kitabıyla bilim dünyasında âdeta bir devrime imza atan Charles Darwin, 1809’da İngiltere’de doğdu. Edinburgh Üniversite’sinde tıp öğrenimi, Cambridge Üniversitesi’nde ise teoloji öğrenimi gören Darwin, ilgi alanını canlılara çevirdi ve türlerin kökenine dair araştırmalarda bulundu. “Doğal seçilim yoluyla evrim” kuramıyla evrim düşüncesini sağlam temeller üzerine oturttu ve biyoloji bilimini kökten değiştirdi.

Darwin, genç yaşlarından itibaren bilim dünyasının içinde yer aldı ve evrim kuramı öncesindeki çalışmalarıyla da başarısını tescilledi. Henüz 30 yaşındayken Jeoloji Cemiyeti ve Kraliyet Bilimler Akademisi’ne kabul edildi. Bunda en büyük pay sahibi ise HBS Beagle adlı gemiyle 5 yıl süren bir dünya gezisine çıkmasıydı. Bu uzun yolculukta Darwin sayısız deneme, makale, gezi yazısı, günlük ve daha birçok içerik kaleme aldı. Gözlem ve keşiflerini yolculuk sonrasında bir bir yayımlayan Darwin, ileriye dönük başarı sinyallerini zaten vermeye başlamıştı.

Gezi yazısı ve günlük karışımı olan, “anlatı” olarak ifade edilebilecek bir kitap “Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu”. Elbette çok daha büyük bir kitabın içinden alınmış olan küçük bir bölüm olduğunu da eklemek gerek. Can Yayınları’nın Kısa Klasikler adını verdiği dizisi kapsamında yayımlanan kitabın çevirisi ise Emrah Serdan’a ait.

“…insan bedeni ister istemez yolunu açıyor, her ayağı kaydığında ve düştüğünde doğru yolu buluyordu.” (sayfa 49)

Kitabın ana konusu sıradan bir gezinti değil tabii ki. Yukarıda da adını andığım, İngiliz Kraliyet Donanması’na ait “Beagle” isimli bu gemiyle çıkılan yolculuğun nihai amacı bilime hizmet etmektir. Bir grup bilim insanının kraliyet desteğiyle çıktıkları bu yolculuk, neredeyse bütün dünyayı kapsıyor ve sonrasında çok detaylı araştırmalar ortaya çıkıyor. Parlak bir bilim insanı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Darwin de bu gemide yer alıyor.

Canlıların dünyadaki konumları, doğayla ilişkileri, nesli tükenen canlıların yok olma sebepleri, geçmişten günümüze canlıların geçirdiği değişimler, gidilen yerlerdeki yerli halk ve yaşantıları ve daha fazlası genç doğabilimci Charles Darwin’in satırlarından taşarak bizlere ulaşıyor. Son derece önemli bilgilerle dolup taşan bu incecik eser, doğa bilimleriyle ilgilenen herkes için altın değerinde.

Geçmişten günümüze nesli tükenmiş olan ve yaşayan birçok canlının Latince isimlerine ek olarak, özelliklerine, nerelerde yaşadıklarına, neden yok olduklarına mantıklı açıklamalar sunmaya çalışan Darwin, keskin gözlemlerini son derece nitelikli cümlelerle aktarıyor ve edebi yeteneğini de gözler önüne seriyor.

San Blas Körfezi’ne on mil kadar uzaklıkta olduğumuz akşamlardan birinde, binlerce kelebek, sürüler halinde gökyüzüne uzanıyordu. Denizciler, “Lapa lapa kelebek yağıyor!” diye haykırıyordu ve manzara gerçekten de öyleydi. (sayfa 9)

Rio de Jenerio’dan Avustralya’ya, Tahiti’den Falkland Adaları’na dünyanın dört bir yanını dolaşan Darwin’in “Beagle Yolculuğu” adlı kitabından derlenen bu kısa metnin odak noktasında ise Patagonya, Tierra del Fuego ve Macellan Boğazı yer alıyor. Darwin bu yerlerin biyolojisini, jeolojisini ve antropolojisini elinden geldiğince anlatmaya çalışıyor. Doğa, hayvanlar ve yerli halka dair gözlemleri de hem bilimsel bir dille hem de anlatı diliyle aktarılıyor.

Darwin, ayrıca satırlar arasında birçok bilim insanını anmayı da ihmal etmiyor. Christian Gottfried Ehrenberg, Pierre Andre Latreille, Friedrich Strack, John Lort Stokes, Alexander von Humboldt, Baron Georges Cuvier ve Daniel Carlsson Solander gibi ünlü doğabilimcilerin çalışmaları, kuramları ve fikirleri yer yer karşımıza çıkıyor ve canlıların sınırsız doğası resmediliyor.

Darwin’in doğanın gücü karşısında insanın acziyetini vurguladığı satırlar, “yerli ve vahşi” halklarla ilk temaslarını anlattığı sahneler ve tüm bilimsel kısımlar kitabı farklı farklı alanlarda değerli kılan etmenler arasında gösterilebilir. Tüm bunları iyi bir edebi dille yapıyor olması da ayrıca takdiri hak ediyor. Dünyanın en meşhur bilim insanlarından Charles Darwin‘le tanışmak isteyenler için kısa bir başlangıç kitabı olabilir Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu, ardından asıl başyapıtı Türlerin Kökeni’ni okumak şartıyla elbette.

Keyifli okumalar dilerim.

“İnsanın daha az hak ya da iktidar iddia edebildiği bir manzara daha bulabilmek zor olur. Doğanın cansız tüm güçleri -kayasından karına ve buzuna; rüzgârından suyuna birbiriyle savaş ederken, insana karşı birlik oluyordu. Burada hüküm süren onlardı.” (sayfa 57)
Bilim Can Yayınları