29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

De Gaulle’ün mirası ve Fransız-Rus dostluğu

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransız-Rus Diyalog Derneği’nden Irina Dubois, General De Gaulle’ün torunu strateji ve kurumsal finans danışmanı Pierre De Gaulle ile Fransa-Rusya ilişkilerinin geleceği, Ukrayna krizinde ABD ve NATO’nun rolü, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve bu yaptırımların Fransa’da yol açtığı ekonomik kriz üzerine bir röportaj yapmış.

Vatan Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Dr. Doğu Perinçek yazılarında ve konuşmalarında Atatürk’ün, 1937 yılında arkadaşlarına Sovyet dostluğundan ayrılmamalarını vasiyet ettiğini sık sık vurgulamaktadır. Atatürk’ün, o tarihsel koşullarda, bağımsız kalmanın, Batı sistemine bağlanmamanın, devrimi sürdürmenin güvencesini Sovyet dostluğunda gördüğüne dikkat çekmektedir.

Batı dünyasına özellikle ABD emperyalizmine karşı tarihin, coğrafyanın ve kültürün ülkemizin önüne koyduğu mecburiyetler vardır: Türkiye-Rusya dostluğu, Türkiye-İran dostluğu gibi. Bu dostluklar askeri, siyasi ve kültürel alanda stratejik dostluklardır.

Fransa’nın ulusal önderi de Gaulle, 1958 Anayasası ile başlayan 5. Cumhuriyetin stratejisini Fransa’nın bağımsızlığı ve bu bağımsızlığı tehdit eden ABD emperyalizmine karşı mücadele temelinde kurmuştu. “Fransa’yı ABD işgalinden kurtaracaktı”. 1966’da NATO’nun askeri kanadından ayrılarak, ABD emperyalizminin karşısında konumlanan ülkelerle ilişkilerini geliştirdi. 1964 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıdı. Aynı yıl Latin Amerika’ya gitti. 1966 yılında Asya gezisine çıktı ve Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’de yaptığı açıklamada ABD’nin Vietnam politikasını eleştirdi. “ABD’nin Asya’daki etkinliğini kırmalıyız.” diyordu. Ardından Moskova’nın yolunu tuttu ve her fırsatta ABD’ye karşı Sovyet dostluğuna dikkat çekti.

Ne yazık ki bugün Fransa, de Gaulle’ün bu bağımsızlıkçı mirasından uzaklaştı ve Avrupa’da Atlantik kampının koç başı rolünü üstlendi.

Pierre de Gaulle bugünkü saflaşmayı, Ukrayna krizini ve Fransa Rusya ilişkilerini değerlendirirken dedesinin mirasına sahip çıkıyor.

UKRAYNA KRİZİNİN SORUMLUSU ABD VE NATO’DUR

Pierre De Gaulle, Ukrayna krizinden Rusya’yı sorumlu tutanlara karşı “Bu entelektüel sahtekârlığa karşı isyan ve protesto ediyorum, çünkü savaşın tetikleyicileri Amerikalılar ve NATO’dur.” diye cevap veriyor. “Ukrayna’da yaşanan çatışmaların dünyada ve Avrupa’da yansımalarının olduğunu” belirten torun De Gaulle, bu çatışmaların “ABD ve NATO tarafından kışkırtıldığını, Avrupa Komisyonu tarafından desteklendiğini ve herkesin günlük yaşamını etkileyen büyük bir krize yol açtığını” ifade ediyor.

Küçük zanaatkârlar ve tüccarların, bu durumdan etkilendiğini belirten de Gaulle, “Bunların yaklaşık %50’si hem Fransa’da hem de Belçika’da ve Avrupa’da iflas etmiş durumda. Çünkü elektrik faturaları ayda 1500 avrodan 5000 avroya çıktı, bu da faaliyetlerinin sürdürülmesini tamamen imkansız kılıyor ve Avrupa’da yüz binlerce insanı işsizlik ve krize sokacaktır.” diyor.

RUSYA’YA YAPTIRIM UYGULAYANLARIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Pierre De Gaulle yaptırımları şöyle değerlendiriyor: “Yaptırımların genişliği ve derinliği, tüm bunların çok önceden organize edildiğini ve aslında Amerikalıların yararlandığı ekonomik bir savaş olduğunu göstermektedir. Amerikalılar gazlarını Avrupalılara kendi ülkeleri için sattıklarından 4-7 kat daha pahalı satıyorlar ve ne yazık ki günlük yaşamda herkes Avrupa’da acı çekiyor. Çünkü tüm bunlar kesinlikle benzeri görülmemiş bir ekonomik ve finansal krize neden oluyor. Ruslar kendilerini savunuyorlar, çünkü onlara karşı telaffuz edilen 11.000 yaptırım var. Buna karşı Rusların kendilerini savunmaları oldukça meşru ve normaldir.”

“Bu yüzden,” diyor de Gaulle, “bu yaptırım rejimindeki ikiyüzlülüğü kınıyorum, çünkü Rus petrolünü satın almaya devam ediyoruz, açıkçası onsuz yapamayız. Rus gazını almaya devam ediyoruz, endüstriyel metaller almaya devam ediyoruz. Dünya pazarlarındaki endüstriyel metallerin %60’ının Rusya’nın hakim olduğunu söyleyebilirim”.

FRANSA VE RUSYA’NIN KADER ORTAKLIĞI

General de Gaulle’ün torunu “Fransa’nın Rusya ile bir anlayış ve işbirliği ilişkisini sürdürmesinin ve muhafaza etmesinin, Avrupa’da ve dünyada istikrar ve refahın garantisi olduğunu, dedesinin bu dengeyi ve ilişkiyi her zaman korumaya çalıştığını” ifade ediyor.

De Gaulle “Bizi birleştiren başka birçok şey var. Dedemin vurguladığı şey buydu: Fransa ve Rusya’nın her ikisi de Avrupa’nın kızlarıydı, ortak kökenleri vardı, bir kader ve çıkar topluluğu tarafından birbirine bağlıydı. Kültürün çok ötesine geçer. Bununla birlikte, kültür ve ekonomik değişimler ulusları bir araya getiren, bizi birleştiren, çatışmaların ve çıkar farklılıklarının ötesinde kalan şeydir… Bizi birleştiren şey aynı zamanda ortak tarihimizdir.” diyor.

De Gaulle’ün mirası ve Fransız-Rus dostluğu - Resim : 1
General De Gaulle'ün torunu, Pierre De Gaulle

RUSYA AVRASYA’NIN ÖNDER ÜLKELERİNDEN BİRİDİR

Bu çatışmada Rusya’nın izole edildiği yalanının ileri sürüldüğünü belirten de Gaulle, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu her şeyden önce yanlıştır, yaşanan sorunlar ve gerçeklerin farkında olan insanlar ve ülkeler vardır… Dedemim hakkında söylediklerinize geri dönüyorum. Rusya olmadan yapamayız, bu kıtanın kendisi olmadan yapamayız. Tam olarak bir kıta değildir, coğrafyası, kültürü ve tarihi nedeniyle kesinlikle önemli bir ekonomik, politik, endüstriyel, jeopolitik ve kültürel potansiyeli temsil eden dünyanın en büyük ülkesidir. Benim düşünceme göre, bu krizde Rusya, siyasi, ekonomik ve finansal çıkarların Doğu’ya doğru yeniden yönlendirilmesinden haklı olarak yararlanıyor ve Avrasya olarak adlandırılan şeyin, yani hem Avrupa’yı hem de Asya’yı birleştiren ve yeni karar alma merkezlerinin ortaya çıkışını görecek bir kıtanın önderlerinden biri olacaktır. Ne yazık ki Avrupa, Avrasya’nın kendi kendine yeten bir kıta olduğunu bilerek, kesinlikle harika olan bu fırsatın trenini kaçıracak”.