20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Değişim, ancak nerede?

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-

Ali Koç, Fenerbahçe başkanlığına seçilmiş teşekkür konuşması yapıyordu. Ekibini ve yönetim kurulunu sahneye davet ederken içlerinden birine “Lütfen yukarı gelir misiniz?” diye seslendi. O sırada sevgili Hüseyin Şuekinci aradı ve “Abi bir Fenerbahçe başkanı lütfen der miydi” diye sordu. Birden günlük hayatımızda olması gereken sıradan nezaket kurallarını unuttuğumuzu düşündüm. Nezaketin olması gereken başlıca alanlar olan siyasette de, sporda da hırçınlaştık. Kazanmak için her yöntemin mübah olduğu bir yola girdik. Rekabet artık sahada değil, yöneticilerin amiyane tabirle birbirlerine “laf geçirdiği” bir platform oldu. Sosyal medyadaki durum ise tam bir facia.

ÖNÜNDE MALİ SORUNLAR VAR

Fenerbahçe’nin önünde mali ve yapısal sorunlar var. Futbolda atılması planlanan adımlarla önce dördüncü yıldız hedefleniyor. Ancak üslup konusunda yapılacak her değişiklik, sadece sarı-lacivertli kulüp için değil, Türk sporu için de bir kurtuluş olacak. Zira Türk sporundaki “nefret” virüsünden kurtulmak öncelikli görev olmalı. Bu başarıldığı takdirde spor, daha doğrusu futbol ayrıştırıcı olmaktan çıkıp, birleştirici olabilir.

İstanbul’daki derbilerde misafir takım taraftarlarına belli bir oranda bilet ayrılıyor. Fakat bu taraftarın kendisi başına veya eşi, çocuğuyla stada gitmesi mümkün değil. Bir yerde toplanmak ve toplu gitmek gerekiyor. Böyle olunca bir eğlence olması gereken hafta sonu etkinliği en hafif tabirle ızdıraba dönüşüyor. Zaten kendi takımının formasıyla, rakip takım taraftarlarının arasından geçmek yürek ister demeyeceğim, zira en hafifinden hırpalanmayı göze almak demek. Rakip taraftar kim? Belki komşun, belki iş arkadaşın, belki akraban, hatta kardeşin. Onlarla yan yana maç seyredememenin kime faydası var? Ya da maç seyrederken en galiz küfürleri etmek deşarj olmaktan başka neye yarıyor?

PASSOLİG SAÇMALIĞI SONA ERMELİ

Ali Koç, “değişim” sloganıyla seçildi. Bu değişimin Fenerbahçe ile kısıtlı kalmamasını başta tribünler olmak üzere kulüp yöneticileri arasındaki ilişkileri de kapsamasını umuyoruz. Bir başka dileğimiz passolig denen saçmalığın sona ermesi. Futbolseverler biletini aldıkları her maçı, her takımı izlemeyi hak ediyor. Taraftar olmak önce sporu ve futbolu sevmekten geçiyor.