30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Diego’nun transferi Fenerbahçe’ye ihanet midir?

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’de futbol kulüplerinin ekonomik batağın eşiğine geldiğinin ayırtına ilk varan Fenerbahçe Başkanı mı Aziz Yıldırım mı oldu acaba? Öyle ya, durup dururken bu “Hedef 1 Milyon Üye Projesi” nereden çıktı? Fenerbahçe’nin gelecek için amacını Trakya gezisinde açıklayan Aziz Yıldırım “Yeni gelir kaynakları bulmamız lazım. Her yıl açıklar veriyoruz ve bir şekilde kapatıyoruz ama böyle giderse bu borç büyüyerek kaldırılamayacak hale gelebilir” dedi.

Borçlar bir şekilde kapatılıyor ama kalan borçlar da faizleriyle birlikte katlanıyor. Batının merkezi olarak bilinen Avrupa’da spor ya da futbol kulüplerinin borcunu ödeyen bir devlet var mı? Türk futbolu şu anda devlet tarafından yönetiliyor ve devletin eli futbolun tam ortasındadır. Hatta Aziz Yıldırım’ın “borçları bir şekilde ödüyoruz” demesi de devletin elinin uzandığı yeri göstermekte. Devletin Spor Toto’su lige destek veriyor, devletin kontrolündeki Dijitürk kulüplerin birinci derecede parasal destekçisi (sponsor), Türkiye Kupası ise devletin bir başka kurumu Ziraat Bankası tarafından finanse ediliyor.

Devlet futboldan desteğini çekerse, asıl destek vermesi gereken amatör sporlara dönerse kulüplerin hali nice olur? Soru budur ve Aziz Yıldırım bu sorunun yanıtını bildiği için ülkeyi dolaşıp üye kaydı yapmaya çalışıyor. Fenerbahçe üye sayısını artıra dursun Türkiye’de devlet profesyonel kulüplerin içinden kolay kolay çıkmaz. Çünkü aklı başında hiçbir sporcunun, spor insanının ve vatandaşın onaylamayacağı birçok davranış, günümüz spor kültürünün ayırt edici özelliği oldu. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Utku (zafer) kazanıldığında insanı kendinden geçiren büyük gönenç (mutluluk), kazanan tarafın kör milliyetçi duygularla kendini beğenmesi, toplumda belli bir yere gelinmesine karşın eğitimsizlik nedeniyle insanların sevinçlerini şiddet yoluyla dışa vurması, oyunun skoru, skor yapanı ve oyun üzerine oynanan para karşılığında şans oyunları...

Futbol önemli fiziksel becerilere dayalı ve zevk veren bir eğlence aracı olarak görünmekle birlikte, salt ilgi gören bir uğraş değil aynı zamanda kendi gelişimine yardımcı olan ve kapital üreten bir etkinliktir. Bu kapitali Türkiye gibi açgözlü yöneticilerin her tarafta at oynattığı bir ülkede kimse futboldan elini çekmez. Toplum bilimciler, futbolun sosyal mesafeyi kontrol edenlerle, kontrol edilenler arasında ki önemli bir mücadele olduğunu söylerler. Bu bağlamda Türkiye gibi her türlü ayak oyununun normal karşılandığı ülkelerde devlet futbolun içinden çıkmaz, hiç bir zaman da çıkmadı.

Aziz Yıldırım’ın kaygısı üretmeden tüketen bir kulüp yapısına dayanmaktadır. Onun içindir ki transfer yapmaya karşı çıkıyor. Kendisine yeni transferler yapmak konusunda sorulan soruların sahibini de tersliyor. Türkiye’de sorgulayıcı muhabirlik dönemi kapandığı, buna cesaret edecek gazetecilerin sayısı azaldığı için biri çıkıp da “30 yaşında 40 milyon Lira’ya mal olan ve kulübede oturan Diego’yu kim transfer etti” diye soramıyor.

Artık yolun sonuna gelmiş bir futbolcuya 40 milyon Lira veriliyor. Yolun sonuna geldiği önceki yıllarda ortaya koyduğu başarım gücünden belli. 2011-2012 sezonunda Atletico Madrid’de kiralık olarak 30 maç oynamış. 2014’de Atletico’ya transfer olup 13 maç oynamış. Fenerbahçe’deki durumu ise belli, yedek kulübesinde yılların yıpranmışlığı ve yorgunluğunu atıyor. “Trakya gezisinde “Transfer yapmak kulübe ihanettir” diyen Aziz Yıldırım’ın henüz sezon başında takımın kadrosuna katılan Diego için söyleyecekleri olmalı. Doğaldır ki, birileri cesaret edip bu konuyu gündeme getirirse...