20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dışa bağımlılığa karşı ithal ikamesi politikası

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Türk ekonomisinin dışa bağımlılığı ekonomide gördüğümüz birçok sorunun kaynağıdır. Yüksek oranlı borçlanma, dolarizasyon ve kronik cari açık sorunu hep birlikte ekonominin bu zaafına dayanıyor. Bu köşede Türk ekonomisinin sorunlarının çözümünün “Üretim Devrimi” ile olacağını sık sık belirtiyorum. “Üretim Devrimi”nin gerekliliği basit bir slogandan ibaret değildir. “Üretim Devrimi” Türk ekonomisinin dışa bağımlılığının sona erdirilmesi için kesin ve köklü çözümler ortaya koyar. Bu çözüm önerilerinden en önemlisi ise ithal ikamesine dayalı üretimdir.

GELİŞEN ÜLKELERİN KALDIRACI OLARAK İTHAL İKAMESİ

Önce ithal ikamesinin ne olduğundan başlayalım. İthal ikamesi politikası kısaca ithal edilen malların yurt içinde üretilmesi demektir. Bu politika ile yurt içinde üretim desteklenir, ithalat ya sınırlanır ya da yasaklanır. 19. yüzyılda bugünün gelişmiş ülkeleri, 2. Dünya Savaşı sonrası ise gelişen ülkeler bu politikaları izlediler. İthal ikamesi politikaları milli üretimi desteklemek için dış ticaret, sanayi, bilim ve teknoloji politikaları aracılığıyla uygulanır. İthal ikamesi politikaları iyi bir planlama gerektirir ve doğası gereği ‘seçici, geçici, gözden geçirilebilir ve değerlendirilebilir’ olmalıdır. Bu kıstasları doğru bir şekilde kullanmayı başaran ülkeler ithal ikamesinde başarılı oldular ve sağlıklı bir ekonomik-toplumsal kalkınma gerçekleştirdiler.

İTHAL İKAMESİNİN BAŞARISI İÇİN

İthal ikamesi politikasının başarılı olması için üç temel kural var; seçici, geçici ve değerlendirilebilir olması. Seçici olması kuralı devletin ithal ikamesi uygulayacağı sektörleri doğru bir şekilde belirlemesidir. Ülke kaynakları sınırlı olduğu ve belirli sektörlerde verimli olarak kullanılabileceği için politikanın uygulanacağı sektörün doğru seçilmesi önemlidir. Ülkenin güçlü olduğu sektörler, gelecek vaat eden veya yükselen sektörler destek verilecek sektörler olarak seçilebilir. Burada her ülke kendi şartlarına uygun olarak seçimlerini yapar.

İthal ikamesi politikalarının başarısı için diğer önemli bir şart ‘geçici’ olmasıdır. Bundan kastedilen şey belirli sektörlere verilen uzun süreli teşviklerin bir süre sonra verimsiz ve ekonomiye zarar veren bir yapıya dönüşmesi durumudur. 1980 öncesi belirli sektörlerde verilen uzun süreli teşviklerin geri teknolojilere hapsolması bu kuralın uygulanmamasından kaynaklanmıştır.

İthal ikamesi politikalarında diğer bir önemli kural ise yapılan desteklerin değerlendirilmesidir. Bu politikalarda en büyük sorun hangi sektörün ne kadar ihtiyacı olacağını, desteğin miktarını ve süresini belirlemenin zorluğudur. Bu süreç bir anlamda -en azından başlangıçta- el yordamıyla ilerlemeyi gerektiriyor. Fakat akabinde geliştirilecek olan planlamada verilen desteklerde planlananlar ile gerçekleşenlerin karşılaştırmalarının doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Planlamada belirli performans kıstasları konulmalı ve hedefler takip edilmelidir. Hedeflerin ulaşılamadığı sektörlerde destekler sonlandırılmalı ve başarılı olan sektörlere ağırlık verilmelidir.

TARİHTE İTHAL İKAMESİ POLİTİKASI

İthal ikamesi politikaları planlama, disiplin ve dinamik bir yönetim anlayışı gerektiren politikalardır. 2. Dünya Savaşı sonrasında gelişen ülkelerde (Türkiye, Asya, Latin Amerika ve Çin’de) farklı tecrübeler yaşandı. 1930’larda Türkiye’de ve hemen hemen tüm Latin Amerika’da sağlanan büyüme, 1945-1960 arasında yıllık ortalama yüzde 6 büyüyen Meksika, başarılı uygulamaların örnekleridir

Çin bugünkü başarısını ithal ikamesi programını 1970 ve 1980’lerden itibaren planlamış ve yukarıda saydığımız kıstaslara uymuş olmasına borçludur. Bu politikalar Çin’in yeni gelişen endüstriler koruyarak onları geliştirip belirli bir kaliteye eriştikten sonra küresel pazarlarda güçlü olarak yerini almasını sağlamıştır.

Bu program bizzat IMF ve Dünya Bankası’nın berbat reçeteleri ile akamete uğratılmıştır. Atlantikçi ekonomistler ve neoliberaller ithal ikamesi konusunda sürekli olarak kara propaganda yaparlar fakat başarısız olanın ithal ikamesi değil IMF ve Dünya Bankası programlarının olduğu gerçeğini gizlerler.

TÜRKİYE’DE İTHAL İKAMESİ POLİTİKASI

Türkiye’de ithal ikamesi programı 1930’larda başarıyla uygulandı. Program planlama dönemi olan 1960-1980 arasında bazı geri adımlar ve sorunlar yaşanmasına rağmen devam etti. 1970’lerde programın tökezlemesinin sebebi planlamanın dinamik bir şekilde yapılmaması ve buna bağlı olarak suni kıtlıklar yaşanmasıydı. Yani yukarıda sayılan üç temel kuralın doğru bir şekilde uygulanmaması ithal ikamesi programını ve ekonomiyi zayıflattı. 1980’lerden sonra başlayan neoliberal ‘dışa açılma’ politikaları ile birlikte ithal ikamesinden elde edilen kazançlar yok oldu ve bugünkü dışa bağımlı ihracata dayalı büyüme modeli ortaya çıktı.

GEÇMİŞTEN ÇIKARILACAK DERSLER VE YENİ İTHAL İKAMESİ PROGRAMI

İthal ikamesi programı “Üretim Devrimi”nin en önemli dayanaklarından birisidir. Hem Türkiye’de hem de dünyada yaşanan tecrübelerden elde ettiğimiz sonuçlar bize şunu gösteriyor; üç temel kural uygulandığında ülke ekonomileri güçlü ve istikrarlı bir kalkınma gerçekleştiriyor. Üç kural yani seçici, geçici ve değerlendirilebilir bir program kumanda edici olarak nitelendirilen bir planlama ile başarılı oluyor. Bu tarz planlama 1930’larda ve kısmen 1960-1980 arasında Türkiye’de veya bugün Çin’de uygulanan planlama yöntemleridir. Dinamik bir planlama yönetimi ile ithal ikamesi programı Türkiye’nin dışa bağımlılık sorununu kökten çözecektir.

Kaynakça: https://avesis.metu.edu.tr/pamukcu/yayinlar