27 Temmuz 2024 Cumartesi
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Dolar saltanatı batacak diyordunuz ama batmıyor’

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Çevremde, özellikle liberal ekonomi politikalardan etkilenmiş dost ve yakınlarımın bana yarı gerçek yarı muziplik olsun diye sorduğu soru genelde budur? “Dolar saltanatının sonu geldi, çökecek diyorsunuz. Ama doların bırakın batmayı daha da güçlendiğini görüyoruz.”

Tabi bu soruya sadece bilimsel olarak “her doğan varlık, önce büyür ve bir süre sonra büyümesini durdurarak ölür” diye yanıtlamak onlar için tatmin edici olmuyor.

Bugün dolar saltanatının çökmeye ne kadar yaklaştığını, dolar saltanatının merkezlerinden bir dergide yazılan 09 Mayıs 2024 tarihli bir yazı aracılığı ile anlatmak istiyorum. Dikkat edin tarih çok yeni, üzerinden ancak 1 hafta geçmiş. Yazının yazıldığı dergi “The Economist”. İngiliz “The City of London” yani Atlantik sisteminin 2 finansal merkezinden birinin merkezi ekonomi yayın organlarından biri.
Yazının başlığı şöyle; “The liberal international order is slowly coming apart-Its collapse could be sudden and irreversable.” Başlığın Türkçe tercümesi ise; “Liberal uluslararası düzen yavaş yavaş parçalanıyor-Çöküşü ani ve geri döndürülemez olabilir.”

Başlık bu sisteme güvenen ve savunanlar için ne kadar korkutucu. Kendinizi onların yerine koyun, 1944 yılında Amerikan savaş makinesinin Bretton Woods anlaşması ile kurduğu, arkasından düzeni sağlamlaştırmak için Japon halkına 2 adet atom bombası attığı sistem çöküyor. Hem de öyle bir çöküş ki yazar “ani ve geri döndürülemez” diye tanımlıyor.

Evet dolar saltanatı batmak üzere dediğimizde inanmayanlar; sistemin merkezi, kendi sistemleri hakkında bu kadar açık ve katı yazıyor.

Dikkat edin güvendiğiniz dağlar bir anda sizi başkalarının kollarına bırakabilir. Örnek mi? Afganistan bağımsızlığını kazanırken Kabil’den kaçmaya çalışan, Amerikalıları kaçırıp, Amerikancıları havaalanında bırakan. Kalan Amerikancıların kurtulmak için uçağın tekerleğine sarılıp uçak havalanınca yüzlerce metre yukarıdan atlamak zorunda kalanların görüntüleri.

Yazıdan bazı bölümler aktaracağım ama meraklılara için yazının tercümesini ekonomi sayfasında. Yazı dolar saltanatının kurtuluş için hiçbir yolu olmadığını söylüyor. Dolar saltanatının çıkışının kalmadığını anlatıyor.

“İlk bakışta dünya ekonomisi güven verici derecede dirençli görünüyor. Amerika, Çin ile ticaret savaşı tırmanırken bile yükselişe geçti. Almanya, ekonomik bir felaket yaşamadan Rus gaz kaynaklarının kaybına dayanabildi. Ortadoğu'daki savaş hiçbir petrol şoku getirmedi. Füze ateşleyen Husi isyancıları küresel mal akışına neredeyse hiç dokunmadı. Küresel GSYH'nin payı olarak ticaretin pandemiden sonra toparlanma kaydettiği ve bu yıl sağlıklı bir şekilde büyüyeceği tahmin ediliyor.

Ancak daha derine baktığınızda kırılganlığı görürsünüz. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana küresel ekonomiyi yöneten düzen yıllardır aşınıyor. Bugün çöküşün eşiğindeyiz.”

Giriş paragrafının sonunda “Bugün çöküşün eşiğindeyiz” diyor. Sanki her şey sakin gibi gözükse de derinlere baktığınızda gerçek tablo ile yüzleşiyorsunuz.
Yazıda yardım istiyor. Bakın diyor bu sistemin yıkılmasına çalışanlar, siz de bu sistemin nimetlerinden faydalandınız. Şimdi el uzatmanız gerekirken yıkmaya çalışıyorsunuz. Nasıl mı diyor?

“Ancak liberal kapitalizmin en yüksek noktası olan 1990'lı ve 2000'li yılların başarılarının tarihte eşi benzeri yoktur. Küresel ekonomiye entegre olan Çin'de yüz milyonlarca insan yoksulluktan kurtuldu. Dünya çapında bebek ölüm oranı 1990'dakinin yarısından az. Devlet temelli çatışmalar nedeniyle öldürülen küresel nüfusun yüzdesi, 2005'te savaş sonrası en düşük seviye olan %0,0002'ye ulaştı; 1972'de neredeyse 40 kat daha yüksekti. Son araştırmalar, günümüz liderlerinin yerini almayı umduğu "Washington Konsensüsü" döneminin, yoksul ülkelerin büyümeyi yakalamaya başladığı ve zengin dünyayla aradaki farkı kapattığı bir dönem olduğunu gösteriyor.”

“Ey Çin ve diğer yoksul milletler bu sistem sayesinde açlıktan kurtuldunuz. Şimdi bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz.” diyor.

Yazıda ayrıca eğer Atlantik sistemi çökerse kaos ve savaş başlar diye bir tehdit savurmaktan da kaçınmıyor.

Biz ona cevap verelim, istediğiniz savaşsa mazlum Filistin halkı bile sizi canınızdan bezdirdi. Rusya Ukrayna’da çanınıza ot tıkadı. Bir de karşınıza tüm Türk, İran, Arap, Çin, Hint, Pakistan ve bütün mazlum milletleri mi alacaksınız? Asya tarafı hazırlıksız değil. Ekonomik yeni düzen de yavaş yavaş şekilleniyor. BRICS kendi merkez bankasını kurma haberini daha yeni verdi. Asya yükselirken sadece kendisini kurtarmayacak. Sizlerin de kurtarıcısı olacak.

The Economist ABD Liberalizm Kapitalizm Çin