20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünya yeni bir döneme giriyor

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD tarafından dünyaya dayatılan “neoliberal uluslararası düzen” artık işlerliğini yitirmiştir. “Yeni Dünya Düzeni”, bu düzenin Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla dizginlerinden boşanan haline verilen isimdir. Yeni Dünya Düzeni’nin merkezinde yatan kavram “neoliberal küreselleşme”ydi. Küreselleşmenin hedefi, Ezilen Dünyanın milli devletlerini tasfiye ederek, ABD hakimiyetinde tek bir küresel pazarın oluşturulmasıydı. Bu sürece emperyalist sistemin merkezinde üretimin artık ikinci sınıf bir ekonomik etkinliğe indirgenmesi eşlik etti. ABD’ye biçilen rol, “emsalsiz askeri gücü”ne dayanarak finansal araçlarla bütün dünyadan haraç toplamaktı.

KÜRESEL KRİZ VE “AVRASYA SEÇENEĞİ”NİN DOĞUŞU

Askeri başarısızlıkların ABD’nin hakim konumunu sarsması ve asalaklıktaki aşırılaşmanın bileşik etkisi, küresel krizi tetikledi. Küresel krizin hâlâ üstesinden gelinememiş olan sarsıntıları, siyasal inisiyatifin ABD’nin elinden Avrasya’nın eline geçmesini hızlandırdı. Neoliberal anlayışın tersine devletin ekonomideki yönlendirici ve planlayıcı işlevini öne çıkaran başta Çin olmak üzere kimi Avrasya ülkeleri, “küreselleşme”den dünyadaki üretimin merkezini Batı’dan Doğu’ya kaydırma yönünde yararlandılar. Böylelikle Ezilen Dünya, kendi içinden emperyalist sisteme alternatif oluşturan bir Gelişen Dünya çıkardı. “Avrasya Seçeneği”, bu alternatifin adıdır.

YENİ DÜNYA DÜZENİNİN İFLÂSI

Yeni Dünya Düzeninin iflâsını en açık biçimde kayda geçiren belgelerden biri, Trump’ın Aralık 2018’de ilan ettiği “ABD’nin Milli Güvenlik Stratejisi”dir. Günümüz dünyası, artık raf ömrünü doldurmuş olan bu düzenin yerini alacak yeni bir uluslararası düzenin arayışı içine girmiştir. Yine Aralık 2018’de Pekin’de düzenlenen ve Türkiye’den AKP’yi temsilen Sayın Mehdi Eker ile Vatan Partisi adına Sayın Doğu Perinçek’in katıldıkları “ÇKP ile Dünya Partileri Yüksek Düzey Diyalog Toplantısı”, hegemonyayı dışlayan yeni eşitlikçi ve adil bir dünya düzeni oluşturma çabasının bir ürünüdür.

NEOLİBERALİZMİN İFLÂSI

Uluslararası düzlemdeki bu sürece, tek tek ülkelerin “üretimi yeniden ekonominin merkezine yerleştiren” ve “ekonomide devletin rolünü irdeleyen” arayışları eşlik etmektedir. TÜSİAD’ın geçen hafta yapılan 48. Olağan Genel Kurulu’na damgasını vuran da bu arayıştır. Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sayın Tuncay Özilhan Genel Kurulda yaptığı konuşmada çok önemli belirlemelerde bulunmuştur. Liberal demokratik düzenin eşitlik ve adalet getirmediği, sadece Batı’nın emperyalist politikalarına hizmet ettiği iddialarının birçok ülkede güç kazandığını; dünyanın ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu’ya kaydığını; Çin’in devlet güdümündeki ekonomilerin bir gün mutlaka çökeceği inancını yerle bir ettiğini; üretmeden tüketmenin, üretime dayalı olmayan büyümenin sonunun her yerde hep hüsran olduğunu; sorunların çözümünde yüzde 51’in onayı değil, yüzde 100’ün katılımının hedeflenmesi gerektiğini belirtmiştir.

BİLİMİN YOL GÖSTERİCİLİĞİ VE İNSANLIĞIN DENEYİM BİRİKİMİ

Gerek uluslararası düzlemde, gerekse tek tek ülkelerde neoliberal ve neoklasik ezberleri temelden bozarak hızla yükselen bu arayışlar, dünyanın yeni bir döneme girmekte olduğunun açık göstergeleridir. İnsanlığın geleceğini belirleyecek olan bu sorunlar, ancak olgulara dayanarak ve bilimin yol göstericiliğinde çözüme kavuşturulabilir. Ayrıca hem Türkiye’nin, hem de dünyanın bütün insanlığa malolmuş devrim birikiminin bu soruların yanıtlarına ilişkin zengin bir deneyimi içerdiğine kuşku yoktur.
Temel aktörlerini milli devletlerin oluşturduğu bir dünyada, her ülkenin kendine özgü en uygun gelişme yolunu keşfetmesi, uluslararası ilişkilerin de her ülkeye bu açıdan en uygun katkıyı yapma anlayışıyla yeniden düzenlenmesi, karmaşık ama mutlaka çözüme kavuşturulması gereken sorunlardır. Atatürk Devriminin “Altı Oku” ve ilk kez Cu En Lay tarafından formüle edilmiş olan “barış içinde bir arada yaşamanın beş ilkesi”, bu sorunsalın çözümünde çok önemli deneyimleri yansıtmaktadır. Önümüzdeki haftalarda içine girmekte olduğumuz yeni dönemin insanlığın önüne koyduğu sorunları daha ayrıntılı biçimde ele almayı sürdüreceğiz.