20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünyamız savaş tehdidi altında!

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Savaş, Kant’ın dediği gibi, ya ortada savaşılacak bir şey kalmayınca ya da yeryüzünün her köşesinde genel kabul gören yeni töresel bir anlayış sağlanınca ancak sona erecektir.
Yedi bin yıllık bilenen tarihe baktığımızda her yüz yılın yüzde 87’si savaş yılları yüzde 13’ü barış yılları olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar bölgesel savaşlar artarak devam etmektedir. Çünkü savaş, savaşa hazırlık modern devletlerin vazgeçilmez faaliyeti ve ekonomisinin temel dayanağıdır
Türkiye ise bu savaşlar ve savaş hazırlıklarının odağında ve en tehlikeli konumda bulunmaktadır.
Bu nedenle savaşlardan ülkemizi korumak, ülkemizin parçalanmasına vesile olacak tehlikeli adımlar atmaktan kaçınmalıyız. Ancak son yıllarda ülkemizi yöneten iktidar ve lideri bu tehlikelerin ya farkında değil ya da kontrolü ellerinden kaçırmış durumdadır.

SAVAŞLAR YIKICIDIR!
ABD’nin Irak müdahalesi sonucu çıkan savaşta çoğunluğu sivil halktan olmak üzere bir milyondan fazla kişi ölmüş, üç milyondan fazla kişi de yaralanmış ve sakat kalmıştır.
1991-2010 arasında Ortadoğu’da çıkan çatışmaların maliyeti 1.2 trilyon dolardır.
Birinci Dünya Savaşı’nın maliyeti 500 milyar dolar, İkinci Dünya Savaşı’nın maliyeti ise 1.5 trilyon doları bulmuştur.
Irak, Afganistan ve Pakistan savaşlarının toplam maliyeti yaklaşık 4 trilyon dolar olarak hesaplanmaktadır.
Arap Baharının tarattığı yıkım ise hafızalarda canlı duruyor.
Savaşabilmek için üç şey vardır: Para, para ve daha çok para. Bu sözü İtalyan General Trivulzio söylemiştir. Gerçekten de para, savaşmak ve savaştan galip gelmek için gerekli en önemli faktördür. Ama şunu da vurgulamalıyız ki para kadar halkın bilinci ve iradesi savaşta zafer kazanmak için gereklidir.
Savaşlar eninde sonunda vergilerle, devlet borçlanma tahvilleri ve para basma ile finanse edilir ve halkın sırtına biner.
Bu nedenlerle küçük, büyük tüm savaşlar büyük yıkıma sebep olurlar.

TÜRKİYE CİDDİ PARA HARCIYOR!
Türkiye NATO’nun ikinci büyük ordu olma özelliğini devam ettirmesi, çevresindeki savaşların tehlikesinden kendisini koruması ve ABD’nin Müslüman İsrail Devleti kurmasını önlemesi için silahlanmaya (savunmaya) büyük para harcamak zorunda.
Diğer yandan bu savaşların dolaylı maliyetlerinden en önemlisi olan mülteciler sorunu da ülkemizin ekonomisi için oldukça büyük külfete neden olmaktadır.
Bütün bu durum ve muhtemel tehlikeler, bizim ülkemizi zayıflatmak ve sonra da parçalamak emelinde olan başta ABD ve İngiltere olmak üzere emperyalist ülkelere fırsat ve koz vermememizin gerekli olduğunu gösteriyor.

TÜRKİYE NE YAPMALI?
Türkiye olan ve olacak savaşlardan korunmak için bizce yapması gerekenleri şunlardır:
-Başkanlık -partili cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden vazgeçmek. Parlamenter sisteme dönmek ve Millet Meclisi’ni eskisinden daha fazla güçlü kılmak.
-Cumhurbaşkanının Atatürkçü ve vatan bütünlüğünü koruma iradesinden vazgeçmemesi.
-Ülkemizin birliği ve bütünlüğü ile ilgili uluslararası anlaşmaların tartışmaya açılmasına sebep olarak ülkemizi zor duruma düşürecek Kanal İstanbul Projesi ve benzeri hayallerden vazgeçmek.
-ABD’nin çevreleme politikasına karşı Rusya-Suriye-Irak-İran-Hindistan-Çin ve tüm Akdeniz ülkeleri ile iyi ve güçlü ilişkiler kurmak. Akdeniz Ülkeleri Ticaret Birliği’nin kurulması için Akdeniz ülkelerini ikna etmek.
-Milli savunma sanayi hamlesini ciddi ve gerçekçi biçimde başlatmak.
-Saygınlık yaratacak dış politika anlayışına dönmek. Ciddi devlet adamları yetiştirmek.
-Tüketim ekonomisinden üreten ve katma değer yaratan ekonomiye geçmek. Savurgan ekonomik anlayışından vazgeçmek.
-Kayıt dışı ve rant ekonomisine meydan vermeyecek bir hukuk ve vergi sistemi kurmak.
-Kültür ve eğitimde köklü bir dönüşüm yapmak. Dinin eğitimde ve ülkenin dizayn edilmesinde belirleyici olmasından yarar gelmeyeceğini görmek ve akıl ve bilim ışığı ile toplumu aydınlatmak.

2020 DİLEĞİ
Bütün bu düşüncelerimiz ülkemiz, milletimiz ve insanlık âlemi için duyduğumuz kaygıların yazıya
dönüşmesidir. 2020 yılının savaşlardan uzak ve istikrarlı barış yıllarının başlangıç yılı olmasını diliyoruz.