29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fransa’da yaşanan olayları anlamak- (1): Göçmen gettoları

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

17 yaşında Cezayir kökenli Nail’in polis tarafından vurularak öldürülmesiyle başlayan ve banliyö gençlerinin isyanına dönüşen olaylar bir haftadır devam ediyor.

Adeta savaş sahnelerini aratmayan görüntüler dünya kamuoyunun gündeminde. Türkiye kamuoyunun da en önemli konusu durumuna geldi.

Fransa’da ne oluyor? Nail Müslüman olduğu için mi öldürüldü? Kim bu ortalığı yakıp yıkan gençler? Fransa iç savaşa mı gidiyor? Macron yıkılır mı? Olaylar Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılır mı? Olayların nedeni ırkçılık mı yoksa ekonomik ve sosyal nedenlerden mi? Soruların listesi uzayıp gidiyor.

KİM BU GENÇLER?

Fransa’da yabancı kökenli bir gencin polis tarafından öldürülmesi ne ilk ne de son olacak. Sorunun nedenleri derin ve karmaşık. Bütün bu olayların altında Fransız devletinin ve polisinin yabancı kökenli Fransızlara karşı izlediği politikasından kaynaklanmaktadır. Bir kere öldürülen genç ve isyan eden bu gençler artık göçmen değil, mülteci hiç değil. 3., 4. Kuşak olan bu gençler, Fransa’da doğmuş büyümüş ve Fransız vatandaşı gençler. Anne ve babaları Fransız vatandaşı hatta büyükanne ve büyükbabaları da Fransız vatandaşı. Yani 1950’li, 60’lı yıllarda özellikle Cezayir, Tunus ve Fas gibi Kuzey Afrika’dan, Fransa’nın eski sömürgeleri Afrika ülkelerinden Fransa’ya çalışmak için gelen Arap ve siyahilerin torunları.

Bugünü anlamak için son 50 yıla bakmak gerek. Büyük şehirlerin çevresinde gettolara dönüşen banliyölerin oluşumu ve geçirdiği evrelere bakmak gerek.

GETTOLAŞAN BANLİYÖLER

İkinci Dünya Savaşı sonrası yakılıp yıkılan Avrupa ülkelerinin yeniden inşa edilmesi için iş gücüne ihtiyaç vardı. Bunların başında Almanya gelir ama biz Fransa’ya bakalım.

Fransa’ya 60’lı yıllarda başlayan ve 1973 petrol krizine kadar süren bir göçmen akını yaşandı. Fransa’nın eski sömürgelerinden yüzbinlerce Kuzey Afrikalı çalışmak için Fransa’ya geldi.

O yıllarda, gecekondular ortadan kaldırılarak, modern denebilecek HLM (Kirası Ucuz Konutlar) diye bilinen devasa “sosyal” konutlar inşa edilmişti. Bu konutlara ilk başlarda orta halli Fransızlar yerleştirilmişti. Akın akın Fransa’ya çalışmaya gelen bekar göçmenler önce “Foyer de travailleurs” denen bekar pansiyonlarına sonra ailelerini getirince de HLM’lere yerleştirildiler.

Yabancıların yerleştirilmesine paralel olarak Fransızlar bu konutları terk etmeye başlamışlar. Öyle ki, 60’ların ortalarında yüzde 80-90 Fransızların oturduğu bu konutlarda, 70’lerin ortalarında yüzde 70-80 göçmenlerin oturduğu binalara dönüşmüştü.

1973 ekonomik kriziyle birlikte işsizlik artmaya başlar ve Fransa 1974’de resmi göçmen alımını durdurur.

Paris, Lyon, Marsilya, Lille, Toulouse, Strasburg gibi kentlerin çevresinde büyüyen banliyölere inşa edilen 10-20 katlı bu “sosyal” konutlar artık göçmenlerin oturduğu gettolara dönüşmüştür. Ekonomik krizle birlikte devlet bu banliyölerde oturan yabancı işçileri kendi kaderleriyle baş başa bırakır. Kırılan dökülen yerler tamir edilmez, bakım yapılmaz, suyu akmaz, kaloriferi bozulur yenilenmez. Modern gecekondulara dönüşürler. Bu binalardan oluşan koca koca sitelerde kültürel ve sosyal hizmetler yoktur.

Okullarda da yabancı çocuklar çoğunluktadır. Materyal ve personel eksiğinin olduğu okullarda başarı oranı genel başarı oranının çok altındadır. Ve bu banliyölerde her yıl yüzlerce genç diplomasız ve mesleksiz olarak iş hayatına atılmakta ve iş bulamamaktadır.

Anne babanın işsiz, 16 yaşında okulu bırakan çocuğun eğitim düzeyi düşük ve etnik kökeninden dolayı iş bulma olanağının zayıf olduğu bir ortam. Böyle bir ortamda yönünü kaybeden bu gençleri uyuşturucu batağına çeken çeteler.

IRKÇI SALDIRILAR

Etnik kökenlerinden dolayı her türlü ayrımcılığa uğramaları, krizin körüklediği yükselen ırkçı saldırılar ve polis baskısı.

1973 yılında Fransa çapında toplam 52 Cezayir kökenli göçmen ırkçı saldırılarda yaşamını yitirir. Aynı yıl, Club Charles Martel adlı ırkçı silahlı terör örgütünün Cezayir Konsolosluğuna yaptığı saldırıda 4 kişi öldürülür. 1975’de Cezayirlilerin derneklerine saldırılar yapılır. 1978’de saldırılar devam eder. Toulouse’da bir Cezayirli gence ırkçılar tarafından saatlerce işkence yapılır. 1980’lerin başında ırkçı saldırılar devam eder. 1984 yılında Cezayirli bir tamirciye karakolda bir komiser tarafından elektrikli copla birkaç saat işkence yapılır. Listeyi uzatabiliriz. Bu kadarı bile 70’li yıllarda Cezayirlilere karşı yapılan ırkçı saldırılar konusunda bir fikir vermektedir.

1984 yılında “SOS Racisme-İmdat Irkçılık” adında ırkçılığa karşı mücadele bayrağı açan bir dernek kurulur. 1983, 1984 ve 1985 yıllarında ırkçılığa karşı dört yürüyüş düzenlenir.

Devam edecek…