03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Halkı ‘eşek’ yerine koyanlara…

Ece Ataer

Ece Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

Bir seçimi daha devirdik. Yerel seçimlerde siyasetçilerin birçoğu her zaman olduğu gibi halkı yine “eşek” yerine koydu. Seçimden sonra da verdiği karardan dolayı aynı gözle bakacaklar. Eşek kadar horlanan başka bir hayvan da yok galiba! Atasözlerini şöyle bir aklınıza getiriverelim. “Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir!”, “Eşek hoşaftan ne anlar?” “İnsan eşek olursa semer vuran çok olur.” “Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış.”, “Sopayı yiyen eşek atı geçer.” “Şahlanan eşek sırtüstü düşer.” “Adam adamdır olmasa da pulu/ eşek eşektir atlastan da olsa çulu!” “Eşeği saldım çayıra, Mevlam gayıra…” Sürer gider bu atasözü silsilesi…

Halkı ‘eşek’ yerine koyanlara… - Resim : 1

Oysa eşek yük taşır, tarla sürer, emektardır; vefakârdır, cefakârdır.

Yıl 1908… Türk Edebiyatı’nın hiciv ustası Şair Eşref, Manisa’nın Turgutlu ilçesinde kaymakamlık yapmaktadır. İzmir valisi Kâmil Paşa, ilçeyi denetime gelir. Vali, ilçenin meydanında, Şair Eşref’i bir eşeğin sırtında tur attğını görünce Eşref’e seslenir:

Aman dikkat et Eşref, eşek seni düşürmesin! Şair Eşref hemen cevaplar:
Meraklanmayın Paşa’m, eşek kâmildir!
O yıllarda ne seçim vardır ne de demokrasi!

Seçimden Sonra Halka “Eşek” Gözüyle Bakanlara…

Ücra bir taşra kasabasında eşeğin biri kör kuyuya düşer. Hayvancık çaresizlik içinde acı çekerek kıvranmaktadır. Eşeğin feryadını duyan kasabalılar ne yapalım ne edelim, bu eşeği nasıl kurtaralım diye, kuyunun başına toplanıp kara kara düşünmeye başlarlar.

Biri, bir ip atalım der, diğeri kuyuyu kazmak ister. Her bir kafadan bir ses çıkar ama bir türlü anlaşamazlar. Tahminlerde bulunmaya başlarlar.

Eşek yaralı olabilir!
Ayaklarında kırık vardır!
Kuyudan çıkarsak bile yaşayacağı şüpheli!
En sonunda ortak bir karara varırlar: “En iyisi, buraya gömelim!”

Kimi kürekle, kimi eliyle başlarlar eşeğin üzerine toprak atmaya… Onlar yukarıdan hızla toprak atarken eşek, üstüne gelen toprağı silkeleyerek ayaklarının altına alır. Her atılan toprakta gömüleceğine biraz daha yukarıya, toprağın üzerine çıkar. Kasaba halkı şaşkındır. Bu sefer, eşeği gömmek için üzerine daha çok toprak atmaya başlarlar. Eşek gömüleceğine, daha da hızlı toprağın üzerine yükselir. Onlara inat, kuyudan çıkar; yandaki tarlaya doğru yürür, arkasına bile bakmadan koşarak özgürlüğün yolunu tutar.

Her seçimde bunu tecrübe etmedik mi?

Devam Edelim ‘Eşek Muhabbeti’ne…

Eşeklerin davranışlarını araştıran zoologlar bu hayvanların sanılanın aksine oldukça zeki hayvanlar olduklarını saptamışlar. Temiz yere basarlar, gittikleri yolları unutmazlar, dibini görmedikleri suya girmezler, huylarına gidilmediğinde inatlaşırlar, zorluk çıkarırlar. En önemlisi de zorla ya da korkutularak kendi yararlarına olmadığına inandıkları bir işi kolay kolay yapmazlar!

Şair Eşref, yıllar önce bu zihniyete şöyle cevap verir:

“Millete devletten biri eşek demiş, Reddedilmez böyle bir söz amma ki pek can sıkar,

Olsa da millet eşek, eşek diyen bilmez mi ki,

Sadrazamlar da valiler de milletten çıkar!”

Sözü Ezop ile Bitirelim…

Bir gün inek, at, eşek bir araya gelerek bir karar alırlar. Üçü de dünyanın farklı yerlerine gidecekler, üç yıl boyunca insanları gözlemleyecekler, sonra da bir yerde buluşup gördüklerini birbirlerine anlatacaklardır. Dağılırlar dünyanın dört bir yanına… Üç yılın ardından buluşma yerine gelirler.

İnek de at da bir deri bir kemik perişan haldedir. İnek derin bir “Ah!” çeker. “Bu insanlar merhametsiz, beni sürekli birilerine sattılar. Hem sütümü sağdılar hem de tarla sürdürttüler. Aç, uykusuz bıraktılar. Tam keseceklerdi ki, canımı zor kurtardım.”

At, inekten daha beterdir. “Önce ağzıma bir demir parçası geçirdiler. Sonra üzerime bindiler. Kırbaçlayarak koşmamı istediler. Belim yükü taşıyamaz hale gelince arkama bir araba bağladılar. Yüzlerce kilo yük taşıttılar. Üç yıl uykusuz bıraktılar, canımı zor kurtardım.”

Eşek, at ile ineğin aksine neşelidir; keyfi de yerinde. Kilo da almıştır. Başlar anlatmaya:

“Sizden ayrıldıktan sonra uzaklara bir yerlere vardım. Baktım ki bir adam yüksek bir yere çıkmış, bağırdıkça bağırıyor. O bağırdıkça onu dinleyenler alkışlıyor. Bunun üzerine ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırmaya başladım. Sesimi duyan yanıma koştu. Duyan duymayana haber verdi. Etrafım insanla doldu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım.”

İnek ile at, merakla sorar: “Sonra ne oldu?” Eşek daha da keyiflenir: “Ne olacak, beni başkan seçtiler. Yedirdiler, içirdiler, el üstünde tuttular.”

At dayanamaz: “Peki, bu insanlar senin eşek olduğunu hiç anlamadı mı?” Eşek gülerek cevap verir: “Yarısı anladı anlamasına da diğer yarısına anlatamadı!”

Çıkan sonuçlar hepimize hayırlı olsun.

Eşek yerel seçim İzmir Manisa Türk Edebiyatı