Halkımızın içindeki denizciyi uyandıracağız

Vatan Partisi, Deniz Bakanlığı kuracak. Seçim Bildirgesi’nin 27. sayfasında şöyle yazıyor : 

MAVİ VATAN İÇİN DENİZCİLİK BAKANLIĞI 

“Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Mavi Vatanımız olan denizlerimizi hem ülke savunması hem de ekonomik zenginlik için bütün olanaklarımızla değerlendireceğiz. Türkiyemizi deniz ülkesi yapacağız. Dış ticaretin yüzde doksanını kapsayan deniz ulaşımını bölge ve dünya ölçeğinde geliştireceğiz. Vatan Partisi, denizcilik alt yapısının geliştirilmesi için planlarını yapmıştır. Deniz yetki alanlarımızda hak ve çıkarlarımızı korumak üzere her önlemi almakta kararlıyız. 

“Denizcilikle ilgili 40’tan fazla kanun, 18 tüzük ve 100’den fazla yönetmelik mevcuttur. Değişik bakanlıkların bünyesinde sürdürülen deniz faaliyetini, yeni kuracağımız Denizcilik Bakanlığında birleştirerek, eşgüdüm sorunlarını çözecek ve olanak ve yeteneklerimizi etkin kılacağız. Böylece ülke ekonomisini büyütecek, denizleri halkımız için bir zenginlik kaynağına dönüştürecek, denizlerimize yapacağımız yeni yatırımlarla iş alanları açacağız. Açık denizlerdeki doğal kaynaklarımızı değerlendirmek için gereken güvenlik siyasetlerini ve olanaklarını yürürlüğe koyacağız.” 

MAVİ UYGARLIK ROTASI  

Deniz Bakanlığı önerisi Amirallerimizden geldi. 

Bu öneri, uygarlaşma önerisidir. Tüm Amiral Cem Gürdeniz’in yeni kitabı Mavi Uygarlık rotasındaki son eseri. 

Sayın Amiralimiz, halkımızın içindeki denizciyi uyandırmak için devletin görevine dikkat çekiyor. 

Mektubu hepimize, okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz. 

DEVLETİN GÖREVİ 

Türkiye coğrafyası gereği bir deniz devletidir. Ancak denizci bir devlet değildir. 21. yüzyılda bu kaderi değiştirmemiz, deniz uygarlığı yani mavi uygarlık cephesinde yer almamız gerekir. 

Bunun için coğrafya 1000 yıldır hazırdır. Halkımızın denizcileşmesi ise devletin denizcileşmesi ile mümkün olacaktır. 

Devlet, önderlik ettiğinde halkımızın içindeki denizci uyanacaktır. 

‘Mavi Uygarlık: Türkiye Denizcileşmelidir’, isimli bu kitabımda bu uyanışın ‘nasıl ‘ı ile devletin rolünü anlatmaya çalıştım. Bunu yaparken , günümüzün kalkınmış denizci refah devletlerinin nasıl denizcileştiklerini anlattım. Ortaya çıkan somut gerçek , dünyada hiçbir ulusun denizci doğmadığı, denizci yapıldığıdır. 

21. yüzyılda Türkiye’nin denizcileşmesi gelecek nesillerin daha bağımsız, daha uygar, daha demokratik, daha akılcı, daha bilimsel, daha üretken, daha çalışkan, daha cesur, daha çevreci ve tüm bunların sonunda daha zengin ve daha mutlu yaşamasını sağlayacaktır. 

Denizlere ve okyanuslara açılan bu kapının aralanması ve ardından açılmasına fikir ve eylemlerinizle katkıda bulunmanız dileğiyle en derin sevgi ve saygılarımı sunarım.