30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte içimizdeki kafa kesiciler!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Önceki gece sosyal medya üzerinden kahredici görüntüler servis edilmeye başlandı... Yalnızca yıkılmış sokaklar ve duman yükselen meydanların savaşı anlatan görüntüleri değildi bunlar...

Korna sesleri, koşuşturma, sevinç nidaları arasından gözyaşlarıyla karışık kurtuluş çığlıkları da vardı o görüntülerde...

Manzara şunu anlatıyordu; Suriye’nin en güzel şehirlerinden Halep, meydanlarda kafa kesen IŞİD barbarlığından kurtarılmış ve “zafer” konvoyları oluşturan Suriyeliler sokaklarda birbirlerine şeker ikram ederek kan deryasından kurtulmanın sevincini yaşıyorlardı...

Bir kez daha vurgulayalım; hangi kesim yaparsa yapsın Suriye’de sivillerin katledilmesini lanetliyoruz...

Ancak unutmayınız ki, Suriye’de dengelerin hızla değişeceğini de kanıtlayan o sevinç görüntüleri en çok da savaş kurbanı insanlık açısından çok önemli... Çünkü Halep’te yaşananlar kan ve kurşunun öfkesiyle hep perdelendi ve dezenformasyon insanlığı 4 yıl boyunca orada vurmaya devam etti...

Bölgede gerçekten neler olduğu ancak Esad güçlerinin önceki gece kenti ele geçirmesiyle anlaşılabildi... Ne ilginç ki yandaş trollerin haftalardır, “Halep’te katlediliyorlar” dediği “siviller” adeta bayram havasındaydılar ve şehrin kurtarılması nedeniyle coşkulu gösteriler yapıyorlardı...

İnternetten bulup izleyiniz; İşte önceki geceden itibaren yayımlanan o görüntülerde hem bayram havası vardı hem de çekilen acıların burukluğunu da yansıtan acı isyanlar...

Çünkü, “önümüzde tavuk keser gibi adam kestiler, utanç verici haram şeyler yaptılar, çocuklarımızı bizden kopardılar, dolar uşakları bunlar” diye bağıran kadınların haykırışı da vardı o görüntülerde...

TWİTTER TETİKÇİLERİ...

Evet; işgalin önemli bir cephede kırılmasından sonra Halep’te neler yaşandığını Suriye halkının son 24 saatte sosyal medyaya yansıyan tepkilerinden de izleyebilirsiniz...

Ancak işgal ve işgalcilerin katliamlarından çok daha vahim olaylar aynı saatlerde ne yazık ki Türkiye cephesinde yaşanmaya başlandı... Hem de yıllardır olduğu gibi yalanlar ve dezenformasyonlarla süslenmiş mezhepçi hezeyanlar iğrenç bir öfkeyle dışa vuruldu...

Velhasıl sosyal medyada örgütlenen bir güruh, Halep’i işgal eden IŞİD kafasından çok daha fazla üzüldü Suriye ordusunun başarısına...

Ne şaşırtıcı değil mi, kimi AKP yandaşı kafalar, Halep’in işgalci güçlerden kurtarılmasına öyle üzüldüler ki, sosyal medyadan nefret kusmaya devam ettiler... Hem de insanlığı utandıran satırlarla!..

Gazetecileri “aşağılık” tavırlarla dövmekle tehdit eden arpacık kafalı küfürbaz yandaş muhabircikler mi dersiniz, yoksa “Suriye’deki direniş başarısız olursa, savaş Şah İsmail’in mezhepçi vahşileriyle yaşanacak” diye Türkiye’deki Alevilerin katledilmesi çağrısı yapan Muş Alparslan Üniversitesi’nin El Kaideci çalışanları mı?..

Peki; Türkiye’nin metropolleri bile terör unsurlarının yarattığı korkuyla adeta sindirilmişken, ülkede her hafta bombalar masumları katlederken, Suriye gibi bir başka ülkenin kafa kesicilerce işgal edilmesini savunanlar kime hizmet ediyorlar acaba?..

Hiç kuşkunuz olmasın, AKP’nin ABD taşeronluğu algısı yaratan dış politikasının yağdanlığına ve mezhepçi kafanın satırla dayatmaya çalıştığı ümmetçi zihniyete...

KULLANILMIŞLIK SENDROMU...

Türkiye’de medya açısından siyaset yandaşlığı kalem uşaklığına da döndüğü için Suriye ordusunun, ülkesini ve ulusunu savunmak için Halep’teki işgali dağıtmasına üzülenlerin derin kaygıları ısrarla sorgulanmalıdır...

Nedir bu panik?.. Suriye’de işgale direnenlerin kurtuluş mücadelesi neden rahatsız eder trolleri, kaynağı nedir bu kaygıların?.. Yani kısacası onlara ne Suriye’den?..

AKP’nin vahim dış politikası ile buna gözü kapalı hizmet ederek Suriye’nin de Irak ve Libya gibi iç savaşın cenderesinde tükenmesini isteyenler neye hizmet ediyorlar acaba?.. Bu soruların yanıtları çok bellidir de, asıl soru şu olmalıdır;

“Bu zavallı işbirlikçiler, 100 bin kafa kesici kiralık terörist Türkiye’yi de işgal etmeye kalkıştığında, salt laiklik gitsin diye düşmanların cephesinden bu millete kurşun atmaktan çekinirler mi?..”

Evet; yandaş kalemşorlar, internet soytarıları, savaş çığırtkanları ve akademisyen kılığında mezhep savaşı çıkartmaya çalışan zavallıların kafası hiç çalışmıyor...

Baksanıza; AKP’ye yandaşlık uğruna gözlerini kırpmadan tetikçilik yapanlar, iktidarın skandal Suriye politikasına rağmen Rusya karşısında, Mavi Marmara katliamına rağmen de İsrail önünde suskun kalmasından hiç ders almıyorlar?..

Hiç kuşkunuz olmasın, asıl dertleri laiklik olanlar ve de laik Suriye’yi de bu nedenle istemeyenler kafalarını üçüncü kez taşa vuracaklar...

Yani, Esad’ın işgalcileri tamamen püskürtmesinden sonra, Ankara’nın Şam yönetimiyle birlikte, Cuma namazı için Emevi camiinde birlikte saf tutmak zorunda kalacağını görünce, “biz kime uşaklık yaptık” diye dizlerine de vuracaklar...

Zaten Türkiye’nin, cihadçı militanlar Halep’ten kaçsın diye Suriye’den “koridor” talep ettiğine ilişkin yabancı ajanslarda duyurulan haberler de bu teslimiyetin yaşanacağını gösteriyor ki, IŞİD yandaşlarıyla troller Twitter’dan AKP’yi uyarmaya başladılar bile...

O halde demek ki neymiş?.. Ulusların kaderleriyle oynamak, devletleri yeraltı zenginlikleri için ele geçirmek ve coğrafyaları bölerek mezhepçi kukla devletçikler yaratmak isteyenlere uşaklık yapmak hem sokaklarda kafa kesmek kadar utanç verici olabiliyor hem de insanda derin bir kullanılmışlık sendromu yaratabiliyor...