14 Haziran 2024 Cuma
İstanbul 27°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kıbrıs Türk Basın Konseyi’nin ikazı

İsmail Hakkı Pekin

İsmail Hakkı Pekin

Eski Yazar

A+ A-

Kıbrıs Türk Basın Konseyi, KKTC ile Kıbrıs Rum Yönetimi arasında yürütülen görüşmelerle ilgili olarak yapılan hataları, kavramların nasıl çarpıtıldığı ve Türk tarafının nasıl kandırılmaya çalışıldığını hatta solcu geçinen bir grup vatansızın halkı aldatmak için çevirdiği dolapları anlatan bir mektubu Sayın Akıncı’ya göndermiştir. Sekiz sayfalık bu mektup yürütülen algı operasyonunu, halka nasıl yalan söylendiğini yürütülen görüşmelerde yapılan hataları, bilerek ya da bilmeden(!) Rum tezlerine nasıl alet olunduğunu anlatıyor. Gelecekte neler olabileceğini, Türklerin başına neler gelebileceğini örnekleri ile açıklıyor. Sayın Akıncı’dan tedbir almasını, görüşmelerde gündeme gelenlerin halka anlatılmasını ve bunların tartışılmasını talep ediyor. Gizlilik içinde yürütülen görüşmelerin KKTC’de tartışılmadığı, halkın oldu bittiye getirilmeye çalışıldığını ifade ediyor. Görüşmelerle ilgili bilgilerin Rum tarafından öğrenildiğini, çünkü onların bu konuları halkın önünde tartıştıklarını belirtiyor. Adeta feryat ediyor Kıbrıs Türk Basın Konseyi.

Türkiye ve Sayın Akıncı bu feryadı, bu ikazı duyabilecek ve anlayabilecek mi? Yürütülen görüşmelerde kurulan tuzaklara nasıl çekildiğimizi, halka yönelik nasıl algı operasyonu yapıldığını fark edecek mi AKP iktidarı ve muhalefet, tabii bir de Sayın Akıncı? Duymak, anlamak ve bu tuzaklara düşmemek zorunda olduklarının bilincindeler mi? Türkiye ve Kıbrıs halkının başka bir seçeneği yok. Yoksa Kıbrıs, Girit gibi olacak.

Ne diyor Kıbrıs Türk Basın Konseyi? Varılacak çözümde siyasi eşitlik sağlanacağı ifade ediliyor. Veto hakkından vazgeçilip geçilmediği konusuna açıklık getirilmesi gerekiyor. Eğer vazgeçilirse siyasi eşitlik sadece kağıt üzerinde kalır. Mülkiyet sorununun bireysel olarak çözümleneceği söyleniyor. Bu iki tarafların birbirlerinin boğazlarını sıkmalarına ve iç savaşa neden olur. KKTC’nin tanınmasının mümkün olmadığı algısı oluşturularak halk çaresizlik içinde bırakılıyor. Şimdiye kadar mülkiyet konularında açılan davaların mülkiyet sorununun çözümünde yol gösterici olacağı yalanı söyleniyor. Bu tamamen bir kandırmacadır. Kurulacak mülkiyet komisyonunda belirlenecek kriterler ışığında mülkiyet sorununun çözüleceği konusu işleniyor.Mülkiyet konusunda tazminatın uluslar arası kuruluşlar tarafından ödeneceği söyleniyor. Ancak bu konuda somut, elle tutulur bir şey yok. Hangi kuruluşlar ve kesin bir taahhüt yok. 50 bin-100 bin arasındaki Rum’un KKTC topraklarına yerleşeceği belirtiliyor. Buralardan çıkacak Türklerin nereye gideceği konusu meçhul. Bu anlaşma ile Türklerin elinde bulunan toprakların %80 den fazlası tartışmalı hale gelecek,devletten maaş alan 70 bin kişinin ve KKTC deki üniversitelerin durumu belirsiz hale gelecek. Müzakerelerden sonra varılacak anlaşma maalesef ikincil hukuk olacaktır. Böylece varılan anlaşmanın geçici olacağı ve AB hukukunun (Kıbrıs Rum kesiminin AB ile yaptığı anlaşmanın hükümleri) geçerli olacağı açıktır. Ayrıca Türkiye’nin garantisi ve Türk askerinin varlığının Rumların güvenliğini tehdit ettiği yalanı ile garanti anlaşmasının kaldırılması ve Türk askerinin adayı terk etmesi talep edilmektedir.

Bütün bu haklı ikazların, işaret ettiği tek nokta var. Rumlar Türk tarafı ile geçici bir anlaşma yaparak, iç savaşta Türkleri koruyacak bütün mekanizmaların ve güvenlik sisteminin ortadan kaldırılmasını sağlayarak etnik temizliği yapabilecekleri bir ortam yaratmaya çalışmaktadırlar. Maalesef hem KKTC’den hem de Türkiye’den bazı aklı evveller buna zemin hazırlamakta birbirleriyle yarışmaktadırlar. Kıbrıs Türk Basın Konseyi’nin ikazları hem KKTC hem de Türkiye tarafından dikkatle incelenmeli ve sonu katliamla bitecek bir hatadan vazgeçilmelidir.

Aslında yapılması gereken mevcut düzenin korunmasıdır. İki toplum da kendi devletlerinde ve ayrı ayrı yaşamalıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış gelmiş ve çözüm sağlanmıştır. Bundan sonra yapılacak iş dünya kamuoyu ve Rumları ikna etmek değil, mevcut durumu devam ettirmektir. Eğer bu konuda anlaşmaya varamazsak (mevcut durumun devamı için) KKTC Türkiye tarafından 82. vilayet olarak ilhak edilmelidir.