29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kim aşırı sağcı, kim faşist?

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

2017 ve 2022 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Emmanuel Macron ile ikinci turda yarışan, son genel seçimlerde milletvekili sayısını on bir kat artırarak 89 milletvekili ile ana muhalefet partisi olan Ulusal Birlik partisi ve önceki başkanı Marine Le Pen’e yönelik asılsız suçlama ve saldırılar hız kazandı.
Macron’un azınlık hükümeti başbakanı Elisabeth Borne, geçen hafta Radio J’de yaptığı açıklamada Ulusal Birlik Partisinin “Pétain'in varisi” olduğunu açıklaması gündem oldu.
Peki Pétain kim? İkinci Dünya Savaşı’nda Fransa’yı işgal eden Nazi Almanya’sı ile işbirliği yapan Mareşal Pétain Nazilerle anlaşmış, bunun üzerine Fransa’nın kuzeyi ve batısı Almanlar tarafından işgal edilmiş, “Özgür Bölge” diye adlandırılan güneyi ise Pétain’in başında olduğu Vichy yönetimine bırakılmıştı.
Vichy hükümeti Hitler’e teslim olurken, Charles de Gaulle ise Londra’da işgale karşı mücadele hazırlığı içindedir. 18 Haziran’da işgalcilere karşı “Özgür Fransa” için direnme çağırısında bulunur.
Elisabeth Borne, Marine Le Pen’in partisini faşist “Pétain'in varisi” olarak değerlendirmiştir.
Bugün Fransa işgal altında değil ama şu sorunun cevabı çok açıktır: Ülke içindeki saflaşmada kim Pétain’in, kim de Gaulle’ün safındadır? Bir tarafta ABD emperyalizminin dayatmalarına boyun eğenler, diğer tarafta Fransa’nın ulusal bağımsızlığını savunanlar. Bir tarafta sermaye merkezli küresel güçlerin neo liberal programını savunanlar, diğer tarafta halk merkezli ekonomik programı savunanlar. Bir tarafta Ukrayna’da Rusya’ya karşı NATO askeri olanlar, diğer tarafta NATO’ya karşı Rusya ile dostluğu savunanlar.
Peki şimdi kim “Pétain'in varisi”?

BABASINI PARTİDEN ATTI

1970’lerin başında Jean-Marie Le Pen’in liderliğinde kurulan Milli Cephe partisi (Front National), programı ve söylemiyle yabancı düşmanlığını öne çıkaran ırkçı bir partiydi. Evet Jean-Marie Le Pen partiyi Pétainistlerle kurmuştu ve Pétain'i “hiçbir zaman işbirlikçi ve hain olarak görmediğini” defalarca açıklamıştı.
2011 yılında kızı Marine Le Pen partinin başına geçti. Marine Le Pen ve kadrosu dünyadaki ve Fransa’daki gelişmeleri doğru tahlil etti. Küreselleşme ve neo liberal politikaların yoksullaştırdığı kitleler partisine yöneliyordu. Marine Le Pen partisini “ırkçı, faşist, aşırı sağcı” etiketinden kurtarmak için kolları sıvadı. İşe babasının ırkçı kadrolarını tasfiye ederek başladı. Babasının 2015’te, 1997’de yaptığı “Gaz odaları İkinci Dünya Savaşı’nın küçük bir detayıdır” açıklamasını tekrar gündeme getirince Marine Le Pen, babasını kendi partisinden attı.
Yabancılara karşı politikalarını yumuşattı ve ulusal egemenlik ekseninde politikaları öne çıkaran bir çizgi izledi. İçeride neoliberal politikalara karşı, dışarıda ABD ve NATO karşıtı politikalar geliştirdi. Brüksel diktatörlüğünün dayatmalarını reddederek Rusya dostu bir çizgiye geldi.

PETAIN’İN VARİSİ SOSYAL DEMOKRATLAR

Paris dahil Fransa’nın kuzeyinin Naziler tarafından işgal edilmesiyle Meclis Vichy kentine taşınmıştı. Pétain tüm yasama ve yürütme yetkilerini elinde toplamak istiyordu. Bunun için Anayasanın değiştirilmesi gerekiyordu. Sosyal Demokrat Sosyalist Parti’nin Genel Sekreteri Paul Faur dahil 90 milletvekili ve senatörü Pétain’i desteklemiş 36’sı ise karşı oy kullanmıştı. Alman-Sovyet Paktına karşı çıkıp Meclis’te kalan 36 komünist milletvekilinin tamamı da evet demişti.
Sosyalist Partinin 20 yıllık Genel Sekreteri Paul Faur, Faşist Pétain hükümetinde bakan olmak istemiş, olmayınca Ocak 1941’de kurulan Vichy’nin bir nevi Kurucu Meclisi olan Ulusal Konseyi’nin üyesi olmaya razı olarak, Vichy rejimine teslim olmuştu. Keza, Sosyal Demokratların çizgisinde olan CGT Genel Sekreter Yardımcısı René Belin de Vichy hükümetinde sanayi ve çalışma bakanı görevini üstlenmişti. Pétain’in yardımcısı ise Birinci Dünya Savaşı dönemine Sosyalist Parti içinde yer almış olan Pierre Laval’dı.
İkinci Dünya Savaşı’nda sicili bozuk işbirlikçi sosyal demokratlar ve Atlantikçi Sosyal Liberal Macron’un başbakanı ve yöneticileri, 2007’de Sarkozy ile de Gaulle’ü terk eden Cumhuriyetçiler bugün ABD, NATO ve AB’nin Brüksel diktatörlüğüne karşı çıkan Ulusal Birlik Partisine “aşırı sağcı ve faşist” diyor.
Peki şimdi kim aşırı sağcı, kim faşist?

PUTİN-LE PEN DOSTLUĞUNU
HEDEF ALAN RAPOR

Rusya’ya karşı Ukrayna’yı destekleyen Macron cephesi ve sosyal demokratlar elbette Rusya ile dostluğu savunan Marine Le Pen’den rahatsız. “Aşırı sağ, ırkçı, faşist” diye nitelendirilen Le Pen ve partisi şeytanlaştırılmak isteniyor ve her türlü çamur ve iftiraya maruz kalıyor.
Ulusal Cephe ve Marine Le Pen’in Rusya ile ilişkilerini ele alan bir Meclis soruşturma raporu basına sızdırıldı.
Marine Le Pen’in 2014’de Kırım’ın Rusya’ya katılmasını desteklediği ve Kırım’ın Rus toprağı olduğu yönündeki açıklamasından dolayı Rusya’nın adamı olduğu ve 2017 seçimlerinde Rusya’dan 9 milyon avro kredi aldığının ifade edildiği rapor 5 Haziran’da yani bugün kamuoyuna açıklanacak.
Bakalım raporda daha neler var?