20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kim bu liderler?

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD Güvenlik Stratejisi Belgesinin yazımında en büyük zorluğun Ortadoğu Bölümünde çekilmiş olduğu anlaşılıyor. Bölümde anahtar kavram olarak ‘suskunluk’ kullanılmış. Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı düzenlenmiş olan operasyonlardan hiç söz edilmediği gibi, IŞİD ve El Kaide bölgedeki en önemli tehdit kaynakları arasında sayılmaya devam ediliyor. Bunun ABD’nin ‘terör karşıtlığı’na ve İran’ın Ortadoğu’daki terörün ana kaynağı olarak gösterilmesine ‘inandırıcılık’ kazandırma kaygısıyla yapıldığı anlaşılıyor. Belgede Irak’tan ve şu anda savaşın sürmekte olduğu Suriye’den hiç söz edilmiyor. Amerikan Güvenlik Stratejisi, bu ülkeler bağlamında neyi hedeflediği konusunda ‘susma hakkı’nı kullanıyor.

BELGEDE ADI GEÇEN İKİ DEVLET

Belgede, bölge devletlerinden yalnızca İran ve İsrail’in adı geçiyor. İran, bölgedeki her türlü sorun, yıkım ve terörün ana kaynağı, dolayısıyla da ‘baş düşman’ olarak niteleniyor. Böylece Ortadoğu’daki istikrarsızlığın temelinde sanıldığı gibi İsrail ile Filistinliler arasındaki çatışmanın yer almadığı ‘kanıtlanarak’, İsrail ‘aklanıyor’.
Bir strateji belgesinin olmazsa olmazı, düşmanların, dostların ve ara güçlerin belirlenmesidir. ABD Güvenlik Stratejisi, bu tür bir belirlemeyi dünyanın Ortadoğu dışında kalan bütün bölgeleri için yaparken, Amerika’nın Ortadoğu’daki dost ve müttefikleri konusunda suskunluğunu koruyor. Bu açıdan yalnızca ‘köktenci ideolojilere ve İslamcı aşırılığa’ karşı çıkışta ‘bazı ülkelerin’ ve ‘anahtar konumundaki kimi liderlerin’ ABD ile birlikte çalıştığından söz ediliyor. Belgeyi hazırlayanların ‘İslamcı aşırılık’ bağlamında Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri’yle ittifaktan bahsetmenin ‘münasebetsiz’ kaçacağını düşünmüş olduklarını varsaymak, ‘bazı ülkeler’ ifadesinin sır perdesini aralayabilir. Ama doğrusu insan ‘anahtar konumdaki bazı liderlerin’ kimler olduğunu merak etmekten kendini alamıyor.

ANAHTAR KONUMDAKİ LİDERLERİN SIR PERDESİ

Ülkelere iktidarda olmadıkları anlaşılan kimi liderleri eklemekten maksat, doğal olarak Amerika’nın Ortadoğu’da o kadar da yalnızlaşmadığını göstermek olabilir. Belgede sözü edildiğine göre, bu tür liderlerin varlığından kuşku duymamak gerekir. Üstelik bu liderlerin ‘köktenci ideolojilere ve İslamcı aşırılığa’ karşı oldukları da kendi kamuoyları tarafından mutlaka biliniyordur. Ama o kadar açık olmayan ve kamuoyundan gizlenmeye çalışılan, belki de bu liderlerin Amerika’yla birlikte çalıştıklarıdır. Eğer hal böyleyse, o zaman arkasında durduğu güçlere güç kaybettirdiğinin farkında olan bir Amerika, bölgemizde çoğumuzun sandığından daha da yalnızlaşmış demektir.

RENKLİ DEVRİMLER VE İRAN

Aslında ABD’nin bu saptaması gerçekçidir. Amerika’nın ‘renkli devrimleri’ döneminin kapanmış olması da bu nedenledir. Bugüne kadar Batı ya da Orta Asya’da sonuca ulaşmış herhangi bir ‘turuncu devrim’ yoktur. ‘Renkli devrimlere’ kanmamayı bütün dünya milletlerine öğreten, Amerika’nın kendisi olmuştur. Geçtiğimiz günlerde İran’da yaşananlar, bu sürecin bir kez daha doğrulanmasından başka bir şey değildir. Amerika, insanlığın gelişmesinin önüne yalnızca dışarıdan yaptığı müdahalelerle bir engel olarak dikilmemektedir. Günümüzde ABD’nin milletleri içeriden bölme girişimleri, aynı zamanda halkların kendi ülkelerinde kendi öz taleplerinin mücadelesini verme özgürlüğünü de kısıtlamaktadır.

İKTİDAR FORMÜLÜNDEN YOKSUN KALINCA

ABD Güvenlik Stratejisinin çıplak gözle görülür hale getirdiği gerçek, Amerika’nın bölgemiz ülkelerinde kendisi açısından ‘geçerli iktidar formüllerinden’ yoksun kalmış olmasıdır. Çabaları bu ülkeleri zaafa uğratarak güçsüzleştirmek ve aralarında çatlaklar yaratarak birlikteliklerini zayıflatmak üstüne yoğunlaşmaktadır. Bunun panzehri içeride ve dışarıda birliği pekiştirmektir. Amerika’yla birlikte çalışan ‘anahtar konumdaki kimi liderleri’ açığa çıkarmak, bu sürece önemli katkılarda bulunacaktır.