07 Mayıs 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Kral çıplak' diyebilmek!

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

Yıllarımızı futbola verdik, yine de onlar kadar bu işi bilemedik. Bizden başka herkes futbolu biliyor ama bir tek biz bilmiyoruz. Bakkal, kasap, mühendis, mimar, tüccar, kısacası geçmişinde futbol olmayan herkes biliyor ama sadece biz futboldan anlamıyoruz (!)

BU KADAR BASİT Mİ?

Onlar için futbol sadece topa dokunmaktan ibaret basit bir uğraş. Bu yüzden futbol hakkında yorum yapmayı, hatta ahkam keserek ayar vermeyi en doğal hakları gibi görüyorlar. "İki topa vurup parayı alıyorlar, sonra da futbolu bırakınca ya hoca ya da yorumcu olup bize ders vermeye çalışıyorlar. Ne var yani, biz de yıllardan beri statlarda, televizyon karşısında maç seyrediyoruz. Biz de futbolcu eskileri kadar biliriz." diye bizleri küçümseyerek aşağılıyorlar.

Oysa ben de televizyon karşısında yıllardır yemek programı izliyorum ancak halen yemek yapmakla aram iyi değil. Ama gel de bu çok bilmişlere bu durumu anlat. Yahu insan her şeyi bilebilir mi? Tamam işinde iyisin, saygı duyuyorum ama izin ver de soyunma odaları ve sahaların tozunu yutanlar olarak futbolu da biz bilelim.

DIŞARIDAN GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL

Futbol sadece topa vurmaktan ibaret değildir. Rakibinin topu almasını engellemek veya takım arkadaşından pas almak için açılarla aranın iyi olması gerekir. Futbolu sadece topla oynanan bir oyun sanırsın, oysa boş koşu yaparak arkadaşına alan yaratmak için zekanı da kullanman şarttır.

Futbolun değişkenleri çoktur. Hava ve zeminin anlık durumu, o hafta yaşanan kişisel sorunlar, idareci, futbolcu ve antrenör diyaloğu gibi birçok değişken oynanan oyuna ve skora etki eder. Bunu engellemek için psikolojiyle de aranın iyi olması gerekir.

İŞ HAYATI BAŞKA FUTBOL BAŞKA

Futbolda ekonomiyle de aran iyi olmalıdır. Çünkü günümüzde hemen hemen her futbolcu çoğu ekonomiste taş çıkarır. Harika anlaşmalara imza atarak yedi sülalesinin geleceğini garanti altına alırken, işteki başarısıyla övünen başkanlar ise verdikleri transfer paralarıyla kulüpleri borca sokarlar.

Maçın her anında yardımlaşma vardır, hani sen çalışanlarının üstüne basarak başarıyı elde etmeye çalışırsın ya, futbolda ise sahanın her yerinde yardımlaşarak, birlikte hareket edildiğinde başarının geleceğini öğrenirsin.

PARANA DEĞER VERİRLER AMA...

İş insanı olarak paranla her yere hükmedersin ve sözün dinlenir. Çünkü sana değil, insan değeri bilmez bu dünyada parana önem verirler. Hollandalı efsane futbolcu ve teknik direktör Johan Cruyff'un "Ağzına kadar para dolu hiçbir çantanın bir takımı şampiyon yaptığı görülmemiştir." dediğini hiç anlamaz, başkanlık koltuğuna oturduğun kulübü yaptığın transferlerle borç batağına sokarsın ama yine de görmezden gelirsin.

Sezon sonu gelir, beklentiler gerçekleşmeyince, teknik direktör ve futbolcu başarısız olur ama kısa vadede başarı bekleyip boşuna yapılan transferler için kendini hiç suçlamazsın. Ve bütün bu yaşananlar sonucunda bir Allah'ın kulu da çıkıp, masaldaki çocuğun onca saflığıyla "Kral çıplak" dediği gibi doğruları söyleme cesaretinde bulunmaz. Çünkü böceklerin ışığa gitmesi gibi onlar da paraya doğru giderler. Oysa kral çıplak ve bu öykünün kralı da ne yazık ki sensin başkan...