20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milli üretimde ara malı üretiminin önemi

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye’de 1980’lerden itibaren uygulanmaya başlanan ihracata yönelik büyüme modeli beraberinde kronik sorunları getirdi. Bugün Türk ekonomisinde yaşanan sürekli cari açık, yüksek borçlanma, enflasyon, istikrarsızlık, döviz krizleri ve buna bağlı döviz manipülasyonları ihracata dayalı büyüme modelinin yan etkileridir. İhracatın ithalata bağımlı olarak yapılması ve buna bağlı olarak yüksek döviz talebi hem dolarizasyonu hem de ekonomide dışa bağımlılığı sürekli hale getiriyor.

DIŞA AÇILMA DEĞİL DIŞA BAĞIMLILIK

Türk ekonomisinde 1950’lerden itibaren başlayan ‘dışa açılma’ süreci ile birlikte ihracatın ithalatı karşılama oranı sürekli olarak gerilemektedir. Türkiye’nin 1970 yılında toplam ithalatının yüzde 66’sı, 1995 yılında yüzde 70.6’sı 2020’de yüzde 74.3 hammadde ve ara mallardan oluşmuştur. Sermaye malları ithalatı 1970 yılında toplam ithalatın yüzde 25’i, 1995’te yüzde 22.7’si, 2020 yılında ise yüzde 14,5’tir. İhracatın dağılımına bakarsak; 1970 yılında toplam ihracatın yüzde 67.8’inin, 1995’te yüzde 41.2’sinin 2020 yılında yüzde 48.8’inin ara malı ihracatı olduğunu görüyoruz. Tüketim mallarının ihracatın içindeki payı çok yüksektir. 2020 itibarıyla tüketim mallarının toplam ihracat içindeki payı yüzde 39.6’dır.

Tüm bu rakamları alt alta koyup değerlendirdiğimizde ulaştığımız sonuç şu; Türkiye ara mal ihraç etmek için hammadde ve ara malı ithal etmektedir. Bu ihracat modeli düşük katma değer üretmektedir ve oldukça geri kalmış bir modeldir.

PLANLAMA NASIL ‘YAPILMAZ’?

2000’lerde aşırı oranda büyüyen cari açık nedeniyle ara malı üretimini teşvik için önemli bir adım atıldı ve bir eylem planı ilan edildi. 2011 yılında GİTES (Girdi Tedarik Stratejisi Eylem Planı) çerçevesinde 6’sı ana hedef 31’i sektörel olmak üzere toplam 37 hedef belirlendi. Eylem planının amacı ara malı üretimini teşvik etmek ve desteklemekti. Fakat planın yaptırım gücü olmadığı ve performans ölçütleri bulunmadığı için plan cari açık sorununu çözmekte yetersiz kalmıştır.

GİTES, planlamanın nasıl olmaması gerektiğine tipik bir örnektir. Sorunun tespiti yapılmış ama bütüncül bir ekonomik planlama yapılmadığı, devletin gücü tam anlamıyla kullanılmadığı ve uygulamaların takibi yapılmadığı için plan başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

YERLİ ARA MALI ÜRETİMİNİN ÖNEMİ

Peki, neden ara malı üretiminin yerli şirketler tarafından gerçekleştirilmesi bu kadar önemli? Bir ekonomide ara malı üretiminin yerli şirketler tarafından yapılması ekonominin dışa bağımlılığını azaltmaktadır. Nihai ürünü üretmek isteyen bir şirketin tek bir ara mal kullanarak üretim yapacağını varsayalım. Bu şirket ara malı ithal ederken malın özelliklerine müdahale etme şansı çok düşük olacaktır. Çünkü yabancı ara mal üreticisi kendi ülkesinin standartlarına ve ihtiyaçlarına göre belirlemiş, genel olarak ihraç ettiği ülkelerin standartlarını baz alarak üretim yapmıştır. Dolayısıyla ihracatçı şirket kendi ürününü ithal ettiği ara malın özelliklerine göre ayarlamak zorunda kalacaktır. Bu durum ihracatçı şirketin istediği kalite ve özellikte mal üretememesi ile sonuçlanacaktır.

Eğer ara mal Türkiye’de üretilirse ne olur? İhracatçı şirket ithalata son verir ve ara mal üreticisi olan yerli şirketle çalışmaya başlar. İhracatçı şirket ihraç ettiği ürünü istediği nitelikte üretebilecektir. Çünkü ara malı üreten şirkete istediği özellikte ürünü yaptırabilecektir. Ayrıca ihracatçı şirketin malının kalitesi de yükselecek ve ihracatçı şirketin pazarlama kabiliyeti güçlenecektir. Ara malı üretiminin Türkiye’de olmasının başka bir avantajı ise ara malı alımı için yapacağı masrafın büyük oranda azalması olacaktır. Tüm bu etkenleri bir araya getirirsek ihracatçı şirketin ihracat imkânı artacaktır.

MİLLİ ÜRETİM AMBARGOYU ETKİSİZLEŞTİRİR

Yerli ara malı üretiminin yaygınlaştırılmasının başka bir boyutu ise potansiyel ambargo tehditlerinin bertaraf edilmesi imkânını sağlamasıdır. Son yıllarda savunma sanayinde yapılan ara malı alımlarında karşılaştığımız ambargo ve güçlükler bize somut olarak ara malı üretiminin önemini gösteriyor. Ara malı üreten bazı yabancı şirketler belirli ülkelerde kendi mallarının kullanılmasını veya ihraç edilmesini engelleyerek doğrudan veya dolaylı ambargo uygulayabiliyorlar.

Ara malı üretimi sadece ihracatçı şirketler için değil ara malı üreten şirketler için de oldukça yararlıdır. Ara malı üreticileri ihracatçı şirketlere yaptığı üretim sayesinde elde ettiği referans ile ihracat olanakları da artacaktır. Ara malı üreticisi olan şirket altyapı ve ekipman yatırımı yapmış olduğu için benzer başka ürünlerin üretimi de mümkün olacaktır. Tüm bunların sonucunda istihdama önemli oranda katkı sağlanacaktır.

ARA MALI ÜRETİMİ TEKNOLOJİYİ GELİŞTİRİR

Ara malı ithalatının temel sebeplerinden birisi ise ihracata yönelik üretimin emek yoğun olarak yapılmasıdır. 2017 yılı itibarıyla yapılan ihracatın yüzde 85.67’si emek yoğun ve kaynak yoğun olarak gerçekleşmektedir. Emek yoğun üretim daha çok ara malı ithalatı ile sonuçlanmaktadır.

Yerli ara malı üretiminin yaygınlaştırılması ARGE’nin gelişmesi sürecini hızlandıracak, daha nitelikli ve katma değeri yüksek üretimin önünü açacaktır. Tüm bu süreçlerin önemli üç sonucu vardır; birincisi istihdam artışına önemli katkı sağlanması, ikincisi üretilen katma değerin yurt içinde kalması, üçüncüsü ise üretici şirketlerin küresel rekabet gücünün artmasıdır.

YERLİ ARA MALI ÜRETİMİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN ÖNERİLER

  • Ekonominin emredici planlamaya uygun olarak devlet eliyle yönlendirilmesi, bu planlama içinde ara malı üretiminin ve kullanımının teşvik edilmesi,
  • Ara malı üretiminin teşvik politikalarının bölgesel ve sektörel seçicilikle düzenlenmesi. Teşviklerin etkin izleme sistemi kurularak takip edilmesi ve performans kriterleri oluşturulması,
  • Toplam üretim içinde emek yoğun üretimden ileri teknoloji temelli üretime geçişin planlanması,
  • Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının verimsiz ve düşük katma değerli sektörlere değil ara malı üretimine yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi,
  • Sanayinin ihtiyaçlarına uygun eğitim sistemin oluşturulması. Burada amaç teknolojik üretimin artırılması ile birlikte duyulacak uzmanlaşmış kişilerin yetiştirilmesidir.