07 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Özgürsün...

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

DIŞARIYA çıktım, şöyle bir dolaşayım dedim. Kaldırımda yürürken yanımdan umursamaz bir tavırla bir motosikletli geçti. Şaşkın vaziyette, "Acaba taşıt yoluna mı girdim?" diye şöyle bir silkelendim. Yanlışlık yok, kaldırımda yürüyorum ama canım ülkemin güzel insanı sonsuz özgürlükten faydalanarak yayaların yürüdüğü yerden gitmeyi tercih etmiş. Derin bir iç çekerek yürümeye devam ettim.

Bir başkası, arabasını kaldırıma park etme özgürlüğünden faydalandığı için ben de taşıt yolundan geçmek zorunda kaldım ve yanımdan geçen bir arabanın camından birinin özgürce kıvırıp attığı kağıt mendil biraz ilerime düştü.

Güzel havayı fırsat bilerek evden çıkış amacım olan deniz manzaralı parkta tur atarken, piknikçilerin her boş alana hatıra gibi bıraktıkları meşrubat kutularına, yemek artıklarına tanık olup özgürlüğün tadını (!) iliklerime kadar hissettim. Boş bir banka çöküp gözlerimi kapatarak sindire sindire güneşi içime çektim. Etraf sakin, hava ılık, güneş yumuşak dokunuşları ile huzur veriyor. Derken genizden gelen derin bir iç çekme hırıltısıyla beraber yere atılan bir tükürüğün sesiyle irkildim. "Yuhhh be!" diye tepki verecekken birden aklıma kişinin özgürlüğüne saygı duymam gerektiği geliyor ve yavaşça yerimden kalkıp eve doğru yola koyuluyorum...

BİLİME NEDEN BÖYLESİNE KARŞIYIZ?

Kısacık gezintimde tanık olduğum görüntüler sonrası hala özgürlüğümüzün sorgulanması ne kadar da garip değil mi? Oysa; gündelik yaşamımızda sergilediğimiz sayısız özgür davranış (!) var. Düşünce özgürlüğü dersen o da sonsuz. Tabii ki düşünüyoruz ama sadece söyleyemiyoruz. Tercih meselesi.

Sokak röportajlarında düşündüklerini ifade eden dünya kadar vatandaş var. Hatta sokak röportajında bir kadının, "Eskiden hastanelere gittiğimizde doktorlar bizi azarlardı, şimdi doktor dövüyoruz, kafeler hınca hınç dolu, istediğimizi içiyor, istediğimiz gibi giyiniyoruz. Özgürüz özgür..."  diye sağduyulu, harika bir ifadede bulunmasına şahit oldum. Şöyle acı acı bir gülümseme yayıldı yüzüme. Neden diye sorguladım. Neden bizi kurtarmaya çabalayanlara, bilime bu kadar karşıyız? Oysa sadece bilime gönül verenlere değil, vatanı kurtaran Atatürk ve silah arkadaşlarına bile hakaret etme özgürlüğüne sahipsiniz. Yani kısacası özgürsünüz ama maalesef biz işinize gelmeyen, çıkarınıza ters gelen bir eleştiride bulunduğumuzda vatan hainiyiz. Özgürlük anlayışına bakın!

Hz. Ali "Allah seni özgür yaratmışken başkasının kölesi olma." demiş. Ne de güzel söylemiş. Ama biz bu özgürlüğü kendi rahatımız uğruna başkalarını rahatsız etmek olarak algılarsak bunun adı özgürlük değil kısaca eşeklik olur.