08 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Patronların hiç mi kusuru yok?

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

İliç maden faciasında ilk rapor yayınlandı. Bazı mühendisler teknisyenler asli kusurlu bulunmuş. Yöneticiler ise tali kusurlu! Peki şirket? Şirketin ortaklarının zaten hiçbir kusuru yok!
Vay anasını sayın seyirciler! Nasıl oluyorsa oluyor, bu patronlar her zaman zeytinyağı gibi üste çıkıyor…
Çünkü yasalar, iş güvenliği konusunda asıl kusuru güvenlik uzmanlarında ve alt kademe yöneticilerde arıyor. “E ne var bunda, doğrusu da bu değil mi?” diyebilirsiniz. İş güvenliği uzmanı genç mühendis, patronun sözünden çıkabilir mi sanıyorsunuz? Özel iş yerlerinde şirketin, genel müdürün, direktörün beyaz yakalılara nasıl köle muamelesi yaptığını bilmiyor musunuz? Plaza çalışanları arasında bile mobing (yıldırı) yüzünden intihara kadar sürüklenenler oluyor, hiç duymuyor musunuz?
Peki o zaman devlet denetlesin! Zaten denetliyor ama, yılda bir kez. Yılda bir kez yahu, yılda bir gelen müfettiş hangi aksaklığı görebilir sanıyorsunuz? Belki birkaç usul eksikliğini yakalayabilir, o da bir akşam önce patronun masasına özel misafir olmamışsa!
Uyduruktan raporlar ile, denetleme numaraları ile birbirimizi kandırmayalım. Eğri oturup doğru konuşalım. Türkiye’nin düzenini, insanımızın genel niteliğini hepimiz biliyoruz. Maden sahalarında işlerin nasıl yürüdüğünü de az çok tahmin edebiliyoruz.
Genç mühendis veya işçinin hangi konuda müdüre itiraz edecek gücü var ki iş güvenliği konusunda olsun?
Türkiye’de maden sektöründe işçilerin sendikalaşma oranı %17. Sendikalıların büyük çoğunluğu da devlet maden işletmelerinde çalışanlar. Yani özel madenlerde çalışan işçilerin neredeyse tamamı sendikasız. Bu nasıl bir iştir böyle yahu? %5 de olsa sendika girememiş mi bu madenlere? Daha doğrusu bu nasıl bir tezgahtır yahu?
Beyaz yakalıları ise sormayın bile. Onların hiçbir sendikal güvencesi yok. Bağlı oldukları meslek odaları ise saldım çayıra, Mevlam kayıra….
Bitmedi, Türkiye’de madencilikte geçici işçi oranı hızla yükseliyor. Onbinlerce mevsimlik geçici maden işçisi var. Maden bu arkadaş, deneyimin daha önemli olduğu bir başka iş kolu bulamazsın. Ama patronlar üç kuruş fazla kar etsin diye madenler doldur-boşalt çalışabiliyor.
Hadi buyurun cevap verin: İş güvencesinin olmadığı bir yerde, iş güvenliğinden söz edilebilir mi?
Bu yetmezmiş gibi iş kazası olunca patronda, şirket hissedarında zerrece yasal sorumluluk yok! Ancak Soma’daki gibi bir katliam yaşanacak da iş patrona kadar uzanacak. Böyle kör göze parmak olaylar dışında herhangi bir maden kazasında patronlardan hesap sorulduğuna rastladınız mı?
Zaten patron dediğimiz adamlar da ortalarda yok. Şirket ABD, Kanada şirketi, hisseler New York borsasında satılmış… Yani malın sahibi üç beş tane tefeci Yahudi fonu… Bulabilirsen bul şimdi sorumluyu!
Şaka yapmıyorum, goygoy da yapmıyor. İşçileri öldüren kazanın sorumlusu kim? Bu işçileri öldüren katil kim? Bunu soruyorum.
Ne yazık, hepimiz havaya bakıp ıslık çalıyoruz. Niye? Aman “yatırımcıları” ürkütmeyelim!
Önce şunu iyi bir bellememiz lazım: Ülke patronlara muhtaç değil. Kim olsa o çıkarır madeni… Olmadı devlet çıkarır, hatta belki öylesi daha bile iyidir. Dolayısı ile şirketler bizim kanunlarımıza uyacak, biz onlara göre kanun çıkarmayacağız.
Batuhan gemisinde hayatını kaybeden 6 gemici, İBB Metro’sunda ölen tamir teknisyeni… Bu kazalarda da durum farklı değil, eğer kılıfına uydurulmuşsa hiçbirinde sorumluluk patrona kadar çıkmıyor. Çıkmadığı için de kazalar, ölümler devam ediyor.
Türkiye bugüne dek patronlara göre kanun yaptığı için çok şey kaybetti. En önce bunu değiştirmemiz lazım.

Gaffar Yakınca Maden faciası