Rodin ile Camille aşkı

Camille Claudel ve Auguste Rodin

Eyyy 20. yy sanatının her dalını derinden etkileyen büyük yontu ustası François Auguste Rene Rodin (1840 - 1917)!!! Yontu sanatındaki modernist dönüşümün ilk temsilcisisin... Geleneksel yontunun idealize edilmiş, ama ruhsuz figürlerini konu edinmemiş, Yunan yontularında olduğu gibi sadece anatomik güzelliklerle de uğraşmamışsın. İnsan vücudunu biçimlendirirken, psikolojik gerginlik veya cinsel arzular gibi insani duyguları yansıtmış ve adeta yontulara can vermişsin.
Senin kadınlarla aran hep iyi olmuş. Bildiğimiz kadarıyla yaşamına giren kadınları; ressamlar Helene Wahl-Porges, Eve Fairfax ve Gwen John, Alman yazar Helene von Nostitz-Hindenburg, model Rose Beuret ve yontu sanatçısı Camille Claudel diye sıralayabiliriz. Son ikisi ile olan maceralı beraberliğin dillere dolaşmış, anlatayım da gör!
1864 yılında, daha 24 yaşındayken ilk atölyeni kiralamış ve bu dönemde 20 yaşındaki Rose Beuret ile tanışmışsın. Rose, sana modellik yapmış başlarda, ama daha sonra sevgilin olmuş. İki yıl sonra da oğlunuz dünyaya gelmiş.

CAMıLLE AŞKI

Senden 24 yaş küçük, 19 yaşındaki yontu sanatçısı Camille Claudelle (1864 - 1943) de 1883 yılında tanışmışsın. Yeteneği ve etkileyici kişiliği hemen ilgini çekmiş ve onu öğrenci olarak atölyene alarak, birlikte çalışmaya başlamışsınız. Böylece Camille sanat hayatına ilk seninle adım atmış. Sonrasında da senin modelin, arkadaşın ve sevgilin olmuş. Camille ile tutkulu bir aşk yaşamana rağmen, o zamanlar yaklaşık yirmi yıldır beraber olduğun Rose’dan hiç ayrılmamışsın.
Camille ile birlikte çok sayıda yontu çalışman olmuş. Ünlü “Cehennemin Kapıları (Le Port de L’Enfer)” isimli çalışma da bunlardan biriymiş. Aslında bu eserin önemli bir bölümünü Camille yapmış. Ama ne yazık ki, pek çok eserde olduğu gibi bu yapıtında da Camille senin gölgende kalmış. Tüm hayatında, hatta öldükten sonra bile kendi sanatı ile değil, senin ismin ile anılmaktan da ne yazık ki kurtulamamış.
Aradan zaman geçmiş, Camille hamile kalmış, fakat geçirdiği bir kaza sonucu bebeğini kaybetmiş. Bu onun ruhsal dünyasını alt üst etmiş. Senin onu rakibin olarak görmeye başlamandan kaynaklanan kaba tavırların da bunalımlarına eklenince, Camille seni terk etmiş. Sonrasında da akıl sağlığı iyice bozulmuş. Yontularının birçoğunu kırıyor, seni fikirlerini çalmakla ve onu öldürmeyi planlamakla suçluyormuş. Ancak her şeye rağmen, sen onu maddi açıdan desteklemeye devam etmişsin.
1913 yılında -ağabeyi şair ve diplomat Paul Claudel’in kariyerine leke sürmesin diye- annesi tarafından akıl hastanesine kapatılan zavallı Camille, ölünceye kadar otuz yıl orada kalmış. Çıkmak istese de çıkartmamışlar hastaneden.
Bu arada sen de 1917 yılında Rose ile evlenmişsin. Ancak ne yazık kiRose zatürre olup, evlendikten sadece on altı gün sonra hayata veda etmiş. Bu acıya dayanamayıp, ondan aylar sonra sen de ışıklara yürümüş ve isteğin üzerine villanın bahçesine, sevgili karın Rose’un yanına gömülmüşsün.
Haydi, rastgele yontuseverlere!