30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sarı Yelekliler direniyor

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Sarı Yelekliler 19 haftayı geride bıraktı. Her cumartesi günü başta Paris olmak üzere Fransa’nın dört bir yanında bıkmadan, usanmadan, polisin her türlü saldırısına ve baskısına göğüs gererek bugünlere geldi. Yer yer eylemlere katılım ve halkın desteğinde inişler çıkışlar oldu ama her hafta düzenli bir şekilde eylemler gerçekleştirildi. Tüm eksiklerine rağmen, uzun soluklu, eşine az rastlanır bir halk hareketi.
MACRON’A HALK DESTEĞİ HER GEÇEN GÜN AZALIYOR
Cumhurbaşkanı Macron ve hükümeti Fransız halkının çığlıklarına kulaklarını tıkadı, duymadı, duymak istemedi. Hareketin bu kadar uzayacağını da öngöremediler. Biber gazıyla, tazyikli suyla, plastik mermiyle, copla bu hareketi bastıracaklarını düşündüler. Ama bunu başaramadılar. Polis şiddeti yetmedi, gösteri ve yürüyüş özgürlüğünü kısıtlayan anti demokratik yasalar çıkardılar, gene olmadı. Gerdiler, sabırlarını tükettiler, hareket giderek radikalleşti. Seslerini duyuramamanın verdiği öfke bir kısım eylemcileri çileden çıkarmıştı. Öyle ki, geçen hafta Paris savaş alanına döndü. Fransız halkı Champs Elysee Caddesi’nde yaşanan şiddet görüntülerini onaylamadı. Ama Sarı Yeleklilere desteğini de sürdürdü. Buna karşılık Macron’a halkın desteği her geçen gün daha da azalıyor.
‘ÖLMEK VAR DÖNMEK YOK’
Bu dört ay içinde 11 kişi yaşamını yitirdi, gaz fişekleriyle 15 kişi gözünü kaybetti, yaralı sayısı 2 bini geçti, 9 bin gözaltı ve 2 bine yakın tutuklama. Durduramıyorlardı halkın coşkun akan selini.
Çünkü işsizdiler; ayın sonunu getiremiyor, evlerine ekmek götüremiyor veya kiralarını ödeyemiyorlardı. Sarı yeleklilerin işçisi, işsizi, emeklisi, genci, esnafı, zanaatkarı sadece ekmek mücadelesi değil aynı zamanda onur mücadelesi, insanca yaşama mücadelesi veriyordu. Yani ölmek var dönmek yok dercesine.
Direnen halkın karşısında çaresiz kalan Cumhurbaşkanı ve Hükümet, denedikleri tüm baskı yöntemlerine yenilerini eklediler. 19. haftada birçok ilde eylemleri yasakladılar. Paris’in Champs Elysee Caddesi başta olmak üzere Meclis ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresi gösterilere yasaklandı. Polis, kişiyi daha sonra belirlemesini sağlayacak kimyasal bir maddenin karıştırıldığı, tazyikli su sıkma yetkisi verildi.
ASKERLE HALKI KARŞI KARŞIYA GETİRDİLER
En önemlisi Macron askeri göreve çağırdı. Hollande döneminde yaşanan terör saldırılarına karşı Paris’te oluşturulan anti terör birimi cumartesi günü sokağa çıktı. Ordu ile Fransız halkı 70 yıl sonra yeniden karşı karşıya getirildi. Hükümet sözcüleri Sarı Yeleklileri ‘isyancı’ olarak değerlendiriyordu.
Halk hareketi sistemi tehdit eder boyuta ulaştığı zaman, sistem tüm güvenlik güçlerini harekete geçiriyor.
70 YIL ÖNCE...
70 yıl önce de asker halkın karşısına çıkarılmıştı. 1947’de Fransa’da Sosyalist Parti hükümetteydi; Cumhurbaşkanı Vincent Auriol ve Başbakan Paul Ramadier. Fransız Komünist Partisi (FKF) seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştı ama hükümeti Amerika’ya yakın sosyal demokratlar kurmuş ve dört komünist de bakan olarak hükümette yer almıştı. Marshall Yardımı’ndan yararlanmak isteyen Hükümet ABD’nin baskısıyla komünist bakanları Hükümet’ten çıkardı. Aynı Hükümet 1949’da Fransa’yı NATO’ya soktu.
FKP ve dönemin en büyük sendikası CGT sosyal demokrat, Hükümetin Amerikancı politikalarına kaşı sert tepki gösterdi. Kasım-Aralık 1947’de Fransa grevlerle sarsıldı, Paris’in demiryolu, başta Raunault ve Citroen olmak üzere metalürji işçileri ve banka çalışanları, Saint-Nazaire’in tersane işçileri, Kuzey’in madencileri greve gittiler. Grev Lyon, Marsilya, Lille gibi birçok büyük kenti içine alarak inşat, kimya ve gıda sektörlerine de yayılarak tüm Fransa’yı sardı. Sosyal demokrat hükümet grevi bastırmak için askeri işçilerin karşısına dikti. Bugün de orduyu kendi halkının karşısına diken mantık aynı mantıktır.
Fransa, adı konulmamış bir OHAL durumu yaşamaktadır. İstifası istenen Cumhurbaşkanı Macron koltuğuna yapıştığı gibi İçişleri Bakanı Castaner de bir komutan edasıyla görevine devam ediyor.