29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suçlu benim!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Geçmiş yıllarda bir facia ya da terör olayı olunca en azından kimin istifasını isteyeceğimizi bilirdik...
Tıpkı bugünküler gibi onlar da istifa etmezlerdi ama en azından yüzleri kızarırdı!
Artık ne bakanların isimlerini biliyoruz, ne valilerin...
Ne emniyet müdürlerinin, ne bürokratların...
Hepsinin ismi aynı:
Recep Tayyip Erdoğan!
Kimin istifasını isteyeceksin; Erdoğan’ın mı?
İste bakalım; onun da çok umurundaydı!
***
Dün Vezneciler’de bombalı saldırı oldu; 6’sı polis 11 kişi öldü, 36 kişi de yaralandı.
Başbakan figüran!
İçişleri Bakanı, figüran!
Sağlık Bakanı, figüran!
Emniyet Genel Müdürü, figüran!
İstanbul Valisi, figüran!
İstanbul Emniyet Müdürü, figüran!
Yaralıların kaldırıldığı hastanelerin başhekimleri, olay yeri inceleme ekipleri, adli tıp yetkilileri... Hepsi figüran!
Hiçbiri yok ortada!
***
Seninki, haberi alır almaz atlamış zırhlı makam arabasına, takmış 40 araçlık konvoyu peşine; koşmuş hastaneye...
Geçmiş kameraların karşısına, sanırsınız muhtarlar toplantısı yapıyor!
Çocukları olay yerinde görevli olan polislerin anneleri, bölgede çalışan vatandaşların yakınları ölenlerin ve yaralananların isimlerini öğrenmek için gözyaşları içinde kıvranıyor; beyimiz ahkâm kesiyor!
“Hesap sorulacak” falan diyor.
***
Seni eleştirenlerden başka kimden hesap sordun bugüne kadar?
Hangi hırsızın kulağından tuttun?
Hangi rüşvetçinin yakasına yapıştın?
Hangi yobaz katilin cezalandırılmasını sağladın?
Depremde, maden kazalarında, inşaatlarda hayatlarını kaybeden binlerce işçinin ruhunu rahatlatmak için, yasaya yönetmeliğe uymayan hangi işadamını, hangi müteahhidi içeri tıktın?
Ve bugüne kadar...
Birkaç piyon dışında...
Terör örgütünün tepe yöneticilerinden kimi dağdan tutup getirdin?
***
Tam 14 yıldır iktidardasın...
İhmallerin, önlem üretememen, siyasi çözüm bulamaman, yasaları sırf kendi çıkarların doğrultusunda değiştirmen yüzünden ölenlerin sayısı orta büyüklükteki bir kentin nüfusunu aştı!
Bunların kaçının katilinden hesap sordun Recep Tayyip Bey?
Onca vatandaşın ölümünde payı olan kaç siyasetçinin, valinin, emniyet müdürünün, bürokratın defterini dürdün?
***
Sen katillerden hesap sormazsın Beyefendi!
Baktın ki ölümler artıyor, tehlike sana doğru yaklaşıyor; çevrendeki koruma ordusunu ikiye, üçe dörde katlarsın... Saray’a ulaşan yolları halka kapatıp, çevrendeki surları sağlamlaştırırsın...
Halkın ve emrindekilerin can güvenliğini ise ciddiye bile almazsın...
Ölenlere şehit deyip, attığın nutuklarda “şehit olmayı” özendirirsin; o kadar!
***
Bak yine seni eleştirdim!
Dünkü bombayı koyduran alçakları, başarısız MİT’i, emniyeti falan unut; tek suçlu benim!
Söyle avukatlarına, beni yakalatsınlar...

156+328!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Zonguldak’tan Kazım E.’de...
“Abdullah Bey...
Ben bir maden işçisiyim. Ayda bin sekiz yüz lira kazanmak için her gün yerin yüzlerce metrekare altına inip kazma sallıyorum. Ciğerlerim şimdiden kömür doldu. Huber’i işgal ettiğiniz 7 ay 3 haftalık sürede sizin için yapılan harcamaların yüz binlerce lira olduğu söyleniyor. Bu masrafı ödediğinize dair belgeleri de gösteremiyorsunuz. Benim çocuğumun nafakasından vergi olarak kesilen parayı yediğinizi doğruluyorsunuz. Bunu kabul etmiyor ve bu harcamanın benim payıma düşen kısmını size helal etmiyorum!”

GÜNÜN SORUSU
Diploma olayında Yüksek Seçim Kurulu susuyor, Recep Tayyip Erdoğan susuyor; sadece Musevi asıllı Rafael Sadi ismindeki Musevi asıllı bir okul arkadaşı, Tel Aviv’den “Onun diploması vardır” diye bağırıp duruyor! Sorum ortaya:
Bu İsrailli “arkadaş”ın, beyefendiyi iktidarda tutma telaşının sebebi acaba nedir?

Hadi kadınlar, mahkemeye!
Cumhurbaşkanı’nın “Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen kadın, yarımdır” sözleri, çağdaş değerlere bağlı herkesi üzerken, kendi tabanından en küçük bir eleştiri bile gelmedi.
Demek ki bu kesim de Erdoğan gibi düşünüyor.
İyi de Kuran-ı Kerim’de böyle bir ayet var mı?
Yok...
Peki; neye dayanarak söyledi bunu Erdoğan?
Kendi yaşam tarzına...
***
Çocuksuz tüm kadınlar...
Hepinizi, bu sözlerin sahibi kişi hakkında tazminat davası açmaya davet ediyorum!
Çünkü yaptığı şey, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa’nın “eşitlik” ve “kimse cinsiyetleri yüzünden aşağılanamaz” ilkelerine aykırı...
***
Hep o mu dava açacak?
Bu aşağılamayı onun yanına kâr bırakmayın!
Kadın örgüleri; sözüm size:
Gücünüzü gösterin.
Tüm üyelerinizin teker teker dava açmasını sağlayın!

GÜNÜN İSYANI
İsyanım, Meclis’te grubu bulunan parti liderlerine çağrıda bulunan ve “Gelin dördümüz bir araya gelelim. Akan kanı durdurmak için görüşelim. Belirleyeceğimiz sürede bu sorunu çözemezsek hepimiz istifa edelim” diyen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a:
Neden? Bölge senin dağdaki abin ve arkadaşları tarafından yeniden hendeklerle, barikatlarla ve bombalarla donatılsın diye mi? Kan akmasını istemiyorsan ve bunda samimiysen kardeşlerine söyle; teslim olsunlar!