28 Nisan 2024 Pazar
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Teröristi muhatap aldı

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Hem terörle mücadele ediyor havası veriyorsun... Hem de alçak bir teröristi muhatap alıyorsun.
Onu kullanarak kamuoyu oluşturmaya kalkışıyorsun.
Yetmiyor... Bütün Hıristiyan dünyasını düşman ilan ediyorsun.
Lakin, kelle kesen, kalp oyan, diri diri insan yakan canilere “İslamcı terörist” diyenlere, “İslamla terörü yan yana getiremezsin!” diye ayar vermeye kalkışıyorsun.
İşine gelince öyle gelmeyince böyle...
Oldu mu Sayın Erdoğan oldu mu?
Üç oy uğruna teröristi muhatap almak yakıştı mı?
Hadi kendine yakıştırıyorsun; Türkiye gibi büyük bir devleti ne hale düşürdün bunu göremiyor musun?

TERÖR ÖVGÜSÜ
Eğer Türkiye’de cumhuriyet rejimine bağlı cesur bir savcı olsa idi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında, “terör övgüsü”nden fezleke düzenlenmesi için harekete geçerdi.
Çünkü Sayın Erdoğan, üç oy uğruna bu teröristin yaptığı katliam yayınını bizim halka izlettirdi.
Halbuki, tren kazalarına bile “halkı galeyana getirir” gerekçesiyle yasak getiriyorlardı.
Bu nasıl bir çifte standarttır böyle?...

SİZİ TUTANLAR HEP HAKLI(!)
Hem şu televizyonlarında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu idam ettirmek için sehpa kuran zihniyete ne diyorsun?
Ve bu zihniyetin Yeni Zelanda’da cami basıp katliam yapan zihniyetten farkı var mı?
Niye onlara da ayar vermiyorsun?
Sizi tuttukları için her yaptıkları haklı mı oluyor bu cani ruhluların?

AVUSTRALYA DOSTUMUZDUR
İslam dünyasında oluk oluk kan akıtan Boko Haram’ı, El Kaide’yi, En-Nusra’yı, IŞİD ve onlarca dinci terör örgütünü görmezden gelip bir teröristin yaptığı katliam üstünden Hıristiyan-Müslüman savaşı çıkartmaya kalkışan bir ruh hali görüyorum Sayın Erdoğan’da...
Bu tavrıyla Türkiye’ye sempatiyle bakan birkaç ülkeden birisi olan Avustralya’yı da kopartıp karşı saflara attı. Ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison, haklı olarak Türkiye’yi uyardı.
Ama kim dinler?
İçinde İslam geçiyor diye IŞİD demeyip DEAŞ diyen Erdoğan, kürsülerden kükrüyor: Hadi gelin, sizi de dedeleriniz gibi göndeririz...
Ayıptır, ayıp! Kimsenin geleceği yok... Ve üstüne üstlük Hıristiyan dünyasında hiçbir devlet de bu olaya arka çıkmadı... Oy uğruna, bu işi Haçlı savaşlarına çevirmeye kalkışarak Türkiye’nin geleceğini kararttığınızı görmüyor musunuz?
Avustralya halkı merak etmesin... Biz Türkler, Mustafa Kemal’in çizdiği yoldayız ve onları dost bir millet olarak seviyoruz; her zaman da aramızda görmek istiyoruz.
Aynı duygularımız Yeni Zelanda halkı için de geçerlidir...
Buradan söz veriyorum: Benim evim isteyen her Avustralyalıya, Yeni Zelendalıya açıktır... Hem de ücretsiz olarak...

İFLAS EDEN BİR BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI
AKP’liler övünüyorlar ya: Belediyecilik bizim işimiz...
Çöktü o belediyecilik... Çünkü, hizmet belediyeciliğinin yerini para ve mal kazanma belediyeciliği aldı. Temizlik işini bile beceremiyorlar. Gidin İstanbul’u bir gezin: Örneğin, Bahçelievler bölgesi pislik içindeyken hemen yolun öbür tarafındaki Bakırköy tertemiz.
Ellerinde ne kaldı?
Dini kullanarak halkı kandırmak...
Bunun Anadolu’da da yaygınlaştığını görüyoruz...
Alın Niksar’ı... Anadolu’da kurulan ilk Türk devleti Danişmendlilerin başkenti... Bereketli ovanın kıyısında... Diyarbakır surlarından sonra en büyük surlar burada. En az beş uygarlık üst üste bindirilmiş...
Önceki Belediye Başkanı Duran Yadigar, Niksar’ı “Tarihi Kentler Birliği” içine sokmuş; dünya turizmine açacak projeleri gündeme getirmişti.
Niksarlılar MHP’li başkanı gönderip AKP’li birisini seçtiler.
Ve Niksar küme düştü...
AKP’li başkanın Niksar’a verecek bir şeyi olmadığından, şehre giriş yoluna üç direk üstüne bir heyula kondurmuş. Deli Dumrul Köprüsü’nün bugüne uyarlanmış hali sanki... Üstüne de bismillahlı cümleler... Elbette ki Arapça...
İşte AKP’nin belediyecilik anlayışı: Size hizmet veremeyiz ama ayet veririz... Altından geçerek şehre girersiniz...
Cennet’e mi Cehennem’e mi ona da siz karar verin.
Benim çocukluğumun Niksar’ı Cennet idi; şu ankisi ise bir Cehennem...
Korkarım ki bu aday yeniden seçilecek ve Niksar Orta Çağ Arap kasabalarından birisine dönecek...
Niksarlı hemşerim, iyi düşün, iyi düşün... Kim gelir böyle bir zihniyetin yönettiği şehre? Fabrikan yok, turizmin de olmaz ise ne yaparsın? İyi düşün de çocuklarının geleceğini yakma...