29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tüketici güveni canlanma sinyali vermiyor!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

2020 yılının ilk ayı genelinde yaşanan olağan dışı gelişme ve dalgalanmalara rağmen ülkemizdeki tüketicinin tepkisizliği olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. Ocak ayı Tüketici Güven Endeksi, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre değişmemiş; güven bunalımı tüm çabalara ve duygusal şoklara rağmen azalmamış ve yüksek düzeyini korumuş! Söz konusu güven endeksi, 2018 yılı Eylül ayından bu yana genelde 55 ile 60 seviyeleri arasında dalgalanıyor ve canlanma sinyali veremiyor. Bu durumu ve sebeplerini hesaba katmayan yaklaşımların başarı şansı, hızla azalmaya devam ediyor.

***

Ocak ayı genelinde olumlu ve olumsuz pek çok gelişme yaşandı; bunlar birbirlerini dengelemiş olabileceği için tüketici güveni pek değişmemiş denebilir. Fakat son bir yıl genelinde olumlu veya olumsuzluğun ağır bastığı aylarda da ciddi bir tepki gözlenmemişti. Farklı türden gelişmelere yönelik tepkiselliğin olağandışı sayılabilecek şekilde buharlaşması, görmezden gelinebilecek bir durum sayılamaz. Neden böyle olduğunun olabildiğince gerçekçi bir şekilde ve acilen irdelenmesi, bundan sonra yaşanacaklar açısından hayati önem taşıyor olabilir!

***

Tüketici güveninin farklı konuların tümüne ilişkin dalgalanmalara tepki vermiyor olması, bundan sonrasının öncesine göre çok farklı olacağı kanaatini güçlendiriyor. Finansal eğilimlerden artık etkilenmiyor, beklentileri düzeltmeye yönelik zorlamalara tepki vermiyor, iç ve dış siyasi gelişmelere kayıtsız kalma eğilimi güçleniyor. Ortalama tüketicinin ekonomisindeki bozulma, tüm hassasiyetleri sıfırlamış olabilir! Bu durum, gelir dağılımı bozukluğunda kritik sınırların fazlası ile aşılmış olduğunu düşündürüyor.

***

Yoksulluk sınırı ve altında yaşamak zorunda olanların, tüketimleri açısından herhangi bir hassasiyeti olmaz; zira ekonomik olanakları ile zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadığı için seçme şansları tükenmiştir. Alıştıkları yaşam standardını sürdüremedikleri için gergin ve mutsuz olabilirler. Yarını düşünmek bir çeşit lüks haline dönüştüğü için akıllarını kullanma kapasiteleri ve ilgi alanları farklılaşır. Nasıl ödeneceği belirsiz borçlar, yetersiz ücrete rağmen işsiz kalma korkusu, giderek yoğunlaşan özgüven kaybı birbirini etkileyerek ciddi bir açmaz yaratır.

***

Gelir dağılımı bozukluğunda kritik sınırların aşılması ve nüfusun yarıdan fazlasının yoksulluk sınırını altında yaşamak zorunda kalması, kırılganlığı ciddiye alınması gereken ölçüde artıran bir durumdur. Para ve maliye politikası uygulamalarının etkinliği azalır. Finansal eğilimleri olumlu yönde hareketlendirerek bilançoları güzelleştirmek, tüketim ve yatırım eğilimini canlandıramayabilir; bu koşullarda borç-alacak zincirindeki kırılmaların artmasını önleyemeyebilirsiniz. Böylesi bir durumda kurallı piyasa anlayışı içinde kalarak, sadece sorunların ağırlaşmasını ve istikrarsızlığın büyümesini seyretmek dışında pek bir şey yapamayabilirsiniz!

***

Gelir dağılımı bozukluğu, mevcut kurallı işleyiş içinde kalarak çözülemeyecek türden ve en ciddi sorundur. Görmezden geldiğiniz sürece, herkes olduğundan farklı görünerek bir süre daha birbirlerini aldatabilir; fakat verilen sözlerin tutulması, beklentileri yönlendirmek adına üretilen senaryo ve hedeflerin yakalanması olası değildir. Etkili ve yetkili kesimlerin böyle bir durum olduğunu inkar eden veya görmezden gelen yaklaşımları sonucu değiştirmez.

***

Tüketici güveninin oldukça düşük seviyelerde salınması, geleceğe yönelik umutların tükenmeye ve sabırların çok zorlanmaya başladığı anlamında olabilir. Rejim değişikliği, faizlerin hızla aşağı çekilişi, indirimli satış kampanyaları veya çılgın projeler türünden şoklar nabzın tekrar atmasına ve hassasiyetlerin geri dönmesine yardım edemiyor! Tokların, açların halinden anlamadığı kanaati güçlendikçe güven bunalımı derinleşiyor!

***

Çoğunluk kendisini yönetenlere, açıklanan istatistiklere güvenmiyor. Asgari ücret tespit süreci, toplu sözleşmelerdeki uzlaşmazlık uçurumları olumlu düşünmeyi olanaksızlaştırıyor. Küresel ve bölgesel koşullar umutlu olunabilmesini çok zorlaştırıyor. Yaşam standardındaki gerileme, siyaset esnafına bakış açısını farklılaştırıyor. Böyle gitmez kanaati somut olarak güçleniyor, maceradan kaçınma hassasiyeti zayıflıyor! 2020 yılı ekonomik hedefleri, daha yılın başında anlamsızlaşıyor!

Orta gelir tuzağına yakalanmış olabiliriz diyerek, tehlikenin büyüklüğünü geçiştiremezsiniz!