26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk Devrimi’nin çelik iradesi: İsmet İnönü

Ercan Dolapçı

Ercan Dolapçı

Site Yazarı

A+ A-

25 Aralık 1973 tarihinde kaybettiğimiz büyük devlet adamı İsmet İnönü’nün bu yıl 48’inci ölüm yıl dönümü. İnönü günlük siyasetin ötesinde ele alınacak bir isimdir. Asker olarak devlet görevine başladı. En tepeye yükseldi ve Cumhurbaşkanı olarak derin izler bıraktı. Hem de en sıkıntılı dönemde. Bu süreçte Atatürk’ün vasiyeti olan “İkinci Dünya Savaşı bizim savaşımız değildir. Bu savaştan olabildiğince uzak duralım. Sovyetler Birliği’ne karşı bloklarda yer almayalım” siyasetini uygulamıştır. 1972 yılına kadar da CHP’nin başında oldu. Türk devrimine bu süreçte yeni atılımlarla katkıda bulunamadı ancak Atatürk’ün yaptığı atılımları korudu ve kolladı. Kalkınma sürecine de katkılar sundu. Devletçiydi. Devlet eliyle kalkınmaya inanmıştı. Planlı kalkınmaya onun döneminde geçildi. Büyük sanayi atılımı da onun izini taşır. Demir yolu politikası onundu. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’dan öteye demir yolu yoktu. Bunu götürebildiği kadar götürdü. Ana hatları yaptı. Cumhuriyet döneminde 3 bin km demir yolu yapıldı. Sonrakiler de “kılcal damarlar” olan karayollarını yaptı…

DEVRİMCİ İNÖNÜ

1884 yılında İzmir’de dünyaya gelen İsmet İnönü, 1903 yılında topçu Teğmen olarak orduya katıldı. 1906 yılında Harbiye Mektebini kurmay subay olarak bitirerek Edirne’deki 2. Ordu Komutanlığına atandı. Bu yıllarda İmparatorluğun durumu kötüydü. Balkanlar ve Arap diyarları kaynıyordu. Avrupa emperyalizmi olabildiğince İmparatorluğa abanmış ve onu bölüyordu. Balkan dağları çetelerden geçilmiyordu. Buradaki birliklerin birinci vazifesi çetelerin yıkıcı eylemlerini durdurmaktı. Bu yıllarda Mustafa Kemal ve Enver Bey de çetelerle mücadele ediyordu. Sırp, Yunan, Bulgar ve Arnavut çetelerinin ayrılıkçı eylemleri Türk subaylarında da “İmparatorluk yıkılıyor; biz de kalan büyük parçada Türk devleti kuralım” fikrini filizlendirmeye başladı. Öncelik İmparatorluğu korumaktı. Bu mümkün olmadı. Balkanlardaki bu mücadele içinde İttihat ve Terakki kuruldu. İsmet Paşa da burada vazife aldı. Peşlerinde hafiyeler vardı ancak içlerinde devrimci cevher vardı ve onu kimse söndüremedi. Bu yılları İsmet Paşa anılarında, “3 ay maaş alamadığımız günler oldu” diyerek özetler. Bir de ekler: “Artık Sultan Abdülhamid yönetimiyle bu işlerin olmayacağını görüyorduk.” Gün gelecek bu parasızlık Ankara’da da kendisini gösterecek ve ama temin edilecekti. Hem de halka dayanarak.

HAREKET ORDUSU KURMAYI

İsmet Paşa’yı 23 Temmuz 1908 Devriminde görüyoruz. Bu hareketin içinde. Örgütün emrinde. “31 Mart” 1909 ayaklanması sırasında Hareket Ordusu’nda görevli. İsyan bastırıldıktan sonra en önemli kurmaylık görevi olarak 4. Kolordu’nun kurmay subayı olarak buraya atandı. 1912 yılına kadar Yemen’de vazife yaptı. Yemen İmparatorluğun en sorunlu yeriydi. Sürekli aşiretlerin isyanı oluyordu. Burada vazife yaparken bu isyanları durdurdu. Aşiretlerle uzlaşmaya gitti. Ardından da Balkan Harbi patladı ve İstanbul’a geldi. Burada da Harbiye Nezaretinde karargâhta çalıştı. Harp bitince Bulgaristan ile sınır belirleme çalışmalarına katıldı. Yemen’den sonra uzlaşmacı olarak burada da kendisini görüyoruz. İsmet Paşa’nın bu özelliği ölümüne kadar sürdü. İsmet Paşa denge, hesap kitap ve müzakereci yönüyle dikkat çekecektir. Ne de olsa mühendistir ve her şeyi iyi düşünür ve hesap ederek adım atar.

ORDU KURUCUSU

1913-14 arasında Enver Paşa’nın Türk ordusunu yeniden yapılandırma çalışmalarında aktif olarak görev aldı. Cihan Harbi’nde savaşan o muazzam orduyu inşa edenlerdendi. İlginçtir, bu özelliğini Kurtuluş Savaşı sırasında da görüyoruz. Kasım 1920’de düzenli orduya geçişte aktifti ve Batı Cephesi Komutanı olarak bizzat bunu sahada uyguladı. Kuvayı Milliyeleri düzenli orduya tabi kıldı. Uymayanları (Çerkez Ethem gibi) tasfiye etti. İsmet Paşa’yı Çanakkale Savaşı sırasında Enver Paşa’nın yanında kurmay olarak görüyoruz. Alman subaylarla irtibatı sağlıyordu. Uzlaşmazlıkları çözüyordu. Çözücü adam! Herkes bilir ki Cihan Harbi içinde Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa, Almanların her dediğini harfiyen yerine getirir! Hayır! Bunu İsmet Paşa şöyle açıklar: “Enver Paşa Almanların her dediğini yapmazdı. Onlarla tartışırdı. İkna olmadığı şeyi yapmazdı.”

YOLLAR ATATÜRK İLE KESİŞİYOR

İsmet Paşa, Cihan Harbi içinde 1916 yılında Kafkas ve Arap Cephelerinde görev aldı. Yolları Atatürk ile kesişti. Bu tanışma Türk Devrimine İsmet Paşa’yı kazandırdı. Atatürk onunla çok uyumlu çalıştı. Güvendi, takdir etti ve yanından ayırmadı. Yoldaşlık da bu dönemde başladı… İsmet Paşa bu cephede 4. Kolordu Komutanlığı yaptı. Kıt’a hizmetlerinde pişen Paşa, Kurtuluş Savaşı yıllarında edindiği muazzam askeri beceri ve tecrübeyle harikalar yarattı. İnönü Savaşları, Sakarya ve Büyük Taarruz’da onun ismini işin merkezinde görüyoruz. İsmet Paşa bu “pişmişliği” yıllar sonra bir Yunan subayla yaptığı görüşmede şöyle anlatır: “Sizin subaylarınızın Cihan Harbi tecrübesi yoktu. Bizim vardı. Çok tecrübeli ve yetenekli subay kadromuz vardı. Sizi çözmüştük ve yenmek de kolay olmuştu.”

İsmet İnönü’nün yapıcı ve usta mühendisliğinden Cumhuriyet döneminde de Başbakanlığa getirilerek yararlanılmıştır. Ondan çok şey öğrendik. Cumhuriyet’e çok şey kattı. Temiz ahlak, devlete sadakat, halkın malını koruma ve onu çoğaltma kültürü. Çocuklarının hiç biri yurt dışında okumamıştır. Üniversiteyi burada okumuşlar ve doktora eğitimi için yurt dışına gönderilmişlerdir. Tutumludur. Babadır ve o Şevket Süreyya Aydemir’in deyiyle “İkinci Adam”dır.

Çok şey söylenir, yazılır. O kitaplara sığmaz. Bizden bu kadar… Ruhu şad olsun. Onlara çok şey borçluyuz.