20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üretmek zor değil

Cenk Özdemir

Cenk Özdemir

Gazete Yazarı

A+ A-

Uzun yıllar televizyon programcısı bir basın mensubu ve ziraat mühendisi olarak Türkiye'nin dört bir yanını köy köy gezdim ve çiftçilerimizle sohbet ettim. Onlarla hemhal olmaya ve sorunlarını ekranlarda halkımızla ve yetkililerle paylaşmaya çalıştım. Kimi zaman tarımsal üretimin dışına çıkarak makine, bıçak, söve süpürge, kömür üretimi vb. gibi farklı üretim kollarında da üreticilerimizi ve sanayicilerimizi programlarıma konuk ettim. Ülkemizi gezdikçe ve üreticilerimizle konuştukça ben de ekranları başındaki seyircilerimiz gibi öğrendim. Sahadan öğrendikçe teori ve pratiği bir araya getirebildim. Bundan böyle ülkemizin üretimi ile ilgili sahadan izlenimlerimi ve tespitlerimi Aydınlık’ta, yazılarımla sizinle paylaşmaya çalışacağım.

Üretmek zor değil - Resim : 1

Üretimin ve üreticinin önündeki engelleri, sorunları anlamak ve doğru tespit edebilmek için ilk önce bir şeyi baştan tespit etmeli ve ortaya koymalıyız. Türkiye, 1980 sonrası dönemde devletçi ve kamucu anlayıştan uzaklaşmış ve kuralsız bir liberal ekonomik sisteme geçmiştir. Sadece Türkiye’de değil ABD’de de dahil dünyanın birçok ülkesinde 70’lerde başlayan ve devletçiliği, kamuculuğu düşman olarak gören bir yıkıcı akım, Türkiye’ye 12 Eylül Amerikancı darbesi ile Özal öncülüğünde gelmiş, üretimi ve üreticiyi vurmuştur. Bu tespiti yapmak neden önemli? Çünkü bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntıların temelinde üretim azlığı vardır ve üretime vurulan darbenin arkasında bu piyasacı siyasetler bulunur. Bunları bilmeden sorunlara doğru çözümleri bulmak mümkün değildir. Bunları bilmeden çözüm aramak bugün AKP iktidarının da yaptığı gibi sistem içinde debelenmektir. Burada “sistem” Amerika’nın başını çektiği batıdan dayatılan sistemdir. Bu sistem üretimi değil tüketimi, emeği değil rantı, birlikteliği değil bireyselciliği öne alır. Bu sistemde altta kalanın canı çıkar, düşenin dostu olmaz. Bugün çiftçilerimizin: “Bizim sahibimiz yok!” yakarışı sistemin durumunu en iyi anlatan ifadedir.

Bugünlerde gündemi meşgul eden konulardan biri de “tahıl başta olmak üzere tarım ürünleri fiyatlarına devlet müdahalesi” konusudur. Bu konu sadece bu sene değil 80’lerden itibaren artan şiddette sürekli gündemimize gelmektedir. Her sene hasat dönemlerinde çiftçilerimiz seslerini duyurmaya çalışırlar. İşte “sistem” eleştirimiz tam da burada karşılığını bulur. Çiftçisine hesaplı girdi, alet-ekipman ve makine sağlamayan, çiftçisinin yetiştirdiği üründe alım yapmayıp piyasa koşullarında, üreticiyi tüccara ezdiren bu sistem, yolun sonuna gelmiştir/gelmelidir. Özelleştirilen, etkisizleştirilen ya da kapatılan kamu kurumlarının eksikliği tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini ve gıda güvenliğimizi tehdit etmektedir.

Üreten Türkiye’nin önünde engeller var. Bu engelleri kendimiz koyduk ve bu engelleri yine kendimiz yok edebiliriz. İlk yazımda üreten ve hakça paylaşan, refah, güçlü bir Türkiye’yi yaratma yolunda yapılması gerekenlere bakış açımı, sonraki yazılarıma ışık tutması amacıyla özetle ortaya koymak istedim. Büyük önder Atatürk’ü örnek almanın onun tarıma bakışını yol gösterici olarak görmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. “Milli ekonominin temeli ziraattır” sözü bugün dahi geçerlidir. “Köylü Milletin efendisidir” sözünün altında yatan anlamı iyi anlamak gerekir. Atatürk’ün üretenlerin ve tarlada izi olanların ülke yönetiminde olmasını hedef olarak koyduğu açıktır.