01 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kumpasçıların söylemi Başbakan’ın dilinde

Binali Yıldırım’ın açıklaması ‘yargıya talimat’ olarak değerlendirildi.

Kumpasçıların söylemi Başbakan’ın dilinde
A+ A-

HİKMET ÇİÇEK

ERGENEKON tertibi, Yargıtay 16. Ağır Ceza Dairesi’nin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin FETÖ’cü yargıçları tarafından verilen kararı esastan ve usulden bozmasından sonra, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Eylül günü yeniden görülecek. Tam da bu günlerde Başbakan Binali Yıldırım, 17 Ağustos 2017 günü AKP Kocaeli İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısındaki konuşmasında, “Darbeciler, Balyozcular, Ergenekoncular sırasını savdı, bu sefer FETÖ’cülere görevi devretti” diye konuştu.

AÇIKLAMA YENİ DEĞİL

Başbakan Yıldırım’ın, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşın Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarını diline dolaması, bu tertiplerin sanıklarını hedef göstermesi yeni değil. Yıldırım, kritik dönemlerde bu tür konuşmaları tekrarlıyor. Hatırlatalım.

‘SAPINA KADAR’

Başbakan Yıldırım, 7 Ekim 2016 günü milletvekilleriyle yaptığı toplantıda, “Ergenekon, Balyoz sapına kadar vardı ama FETÖ tarafından sulandırıldı” ifadesini kullandı. Yine Yıldırım, 24 Mart 2017 günü AKP’nin Anayasa referandumu için yaptığı Burdur mitinginde, Ergenekon, Balyoz gibi düzmece davalarla ilgili olarak “Balyoz, Ergenekon, cumhuriyet mitingleriyle halkın iradesini engellemeye çalıştılar. Gezi olaylarıyla sokağı birbirine katarak milleti birbirine düşürmeye çalıştılar” diye konuştu.

Binali Yıldırım’ın, Ergenekon, Balyoz vb. gibi kumpasları, mahkeme kararlarına rağmen “sapına kadar” savunmasını Ergenekon davasının avukatları ve sanıklarına sorduk. İşte yanıtlar.

‘SUÇLARINI ÖRTME ÇABASI’

Nusret Senem (Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı, avukat, Ergenekon sanığı):

Ergenekon’un, Balyoz’un birer tertip olduğuna ilişkin mahkeme kararları var. Buna rağmen Yıldırım’ın böyle konuşmasını geçmişteki suçlarını örtme çabası olarak görüyorum. FETÖ’nün suçlarına ortak olan onlardır. Eğer Yıldırım, FETÖ’cü arıyorsa, konuşma metinlerini yazan danışmanları arasında arasın!

‘YARGIYA TALİMAT EYLEMİ’

Celal Ülgen (Ergenekon davasında Tuncay Özkan, Dursun Çiçek ve daha çok sayıda sanığın avukatı):

“Siyasi iktidar Fetoş ile geçen günlerini unutamıyor. Sürekli yad etme gereksinimi içinde olduğu için Başbakan seviyesinde bir kez daha anılmak istediler. Bir yandan Ergenekon ve Balyoz hikayeydi demek, diğer yandan Mehter takımı gibi iki ileri bir geri giderek Ergenekon ve Balyoz’u canlı tutma, eski yandaşları memnun etme ve AKP tabanını diri tutma çabaları olarak yorumlanabilir. Ancak en önemlisi bir yargılama sürerken o yargılamadan FETÖ kalıntısı Ergenekon ismiyle bahsederek yargıya talimat verme eylemidir ki, bu hususu hukuksal açıdan kabul etmek mümkün değildir.

‘DİL SÜRÇMESİ DEĞİL’

Hüseyin Buzoğlu (Avukat, Ergenekon sanığı):

Başbakan’ın açıklamaları basit bir beyanat olarak kabul edilmemeli, Anayasa’ya aykırılığının ötesinde siyasal olarak da irdelenmelidir. Yıldırım’ın asıl anlatmak istediğini açıklığa kavuşturan ise, Ekim 2016 tarihli açıklamasına konu haberdir. Anılan tarihte AKP milletvekilleri ile görüşen Yıldırım şu sözleri ifade etmiştir: ‘Balyoz, Ergenekon da sapına kadar vardı.’

Ergenekon davasının Yargıtay duruşmaları döneminde yapılan bu açıklama ve son olarak İzmit’te yaptığı açıklama birlikte değerlendirildiğinde, bir dönem Erdoğan’ın konuşmalarının yazımından tüm faaliyetlerine kadar belirleyici bir konumda bulunan Yalçın Akdoğan’ın Ergenekon ve Balyoz davalarına ilişkin ‘Kumpas’ demesinden sonra sürecin farklı bir evreye dönüştürülmesinin ilk adımlarının atıldığı önemle dikkate alınmalıdır.

“Darbeciler, Balyozcular, Ergenekoncular sırasını savdı, bu sefer FETÖ’cülere görevi devretti” sözleri anlamlıdır. Ergenekon diye bir örgütün varlığına ve bu örgütün darbeci olduğuna inanmanın ötesinde Yıldırım, FETÖ’nün, Balyoz ve Ergenekoncuların devamı olduğunu dahi iddia edebilmekte, bir görev devir teslimi olduğunu ileri sürebilmektedir. Bu yöndeki açıklamaları, basit birer dil sürçmesi veya gelişigüzel beyanatları olarak kabul edilmemelidir.”

‘KOMPLO MAHKEME KARARLARIYLA SABİT’

Hüseyin Ersöz (Ergenekon davasında Tuncay Özkan, Dursun Çiçek ve çok sayıda diğer sanıkların avukatı):

Balyoz ve Ergenekon davalarının, FETÖ’nün gerçekleştirdiği bir yargı komplosu olduğu sadece kamuoyunun genel kanısı olmayıp aynı zamanda mahkeme kararlarıyla da sabit olan bir husustur. Öyle ki, 15 Temmuz darbe teşebbüsü iddianamelerinin tamamında bu davaların darbeye bir ön hazırlık oluşturduğu ifade edilmiştir. Bu konulardaki soruşturmalar devam ederken Sayın Başbakan tarafından yapılan açıklamaların iç siyasete malzeme yapılması en basit ifadesiyle yanlıştır.

‘SORUMLULUKTAN KURTULMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Kemal Kerinçsiz (Ergenekon sanığı, avukat): Başbakan’dan ve diğer iktidar mensuplarından sözde Ergenekon örgütünün varlığına ilişkin açıklamalar teknik hukuk açısından yargılamayı etkileme suçunu oluşturmakta ise de bu açıklamaların gerçek amacı davayı etkilemekten ziyade hukuki ve siyasi sorumluluklarından kurtulmaya yönelik çabalardan ibarettir. Ergenekon davası hukuken tam olarak kapanıp kesinleştikten sonra bu tertibi başlatanlar ve yürütenlerin hukuki, siyasi ve cezai sorumlulukları noktasında yeni defterlerin açılacağı bir gerçektir. İşte burada siyasiler kendilerine sığınma limanlarını inşa etme gayretine girmişlerdir. Bu sebeple kim ne beyanda bulunursa bulunsun bu aşamadan sonra hiç kimse hukukun yolunu değiştirme gücüne sahip değildir.

Son Dakika Haberleri