26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Metin Oktay olabilmek...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-


Zaman ne çabuk geçiyor, algılamakta zorluk çekiyor insan. 1968-69 sezonuydu. Ali Sami Yen’de Galatasaray ile Altınordu oynuyordu. Galatasaray bir penaltı kazandı. Metin Oktay topun başına geçince küçük bir çocuk olarak kalbimin yerinden fırlayacağını duyumsadım. Metin Oktay, gol demekti. Onun penaltı kaçırması görülmüş şey değildi. Ama ya kaçarsa... Top kalenin üzerinden eski açığa doğru giderken yaşadığım üzüntünün üzerinden sanki bir gün geçmiş. Bu nedenle zamanın hızını şaşkınlıkla izliyor, ayak uydurmakta zorlanıyoruz.
23 yıl önce, bugün yerinde gökdelenler yapılırken işçilerin öldüğü Ali Sami Yen’den sonsuzluğa uğurladığımız sırada Türk bayrağına sarılı tabutu da dün gibi gözümün önündedir. Metin Oktay eşine az rastlanabilecek bir futbolcu olmanın ötesinde, futbol dünyasının içinden çıkmış en yüce gönüllü insanlardan biriydi. Büyük rakiplerine gol attığı zaman arkadaşlarının koşarak ona geldiği sırada “abartmayın, onlarda bizim arkadaşlarımız” diyen, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın ölüm cezalarının kaldırılması için imza veren, “Metin Ağabey ben de dahil senden sonra ismi Metin olanların hepsinin isim babaları sensin” dediğimde yüzünde çocuksu bir utangaçlık gördüğüm, futbolumuzun efsanesi, ülkemizin değerlerine karşı duyarlı olduğu kadar alçakgönüllüğün de simgesiydi.
Attığı onca gol, oynadığı onca büyük maç, Ulusal karşılaşmalar, bir efsane olması onun için hiç bir anlam taşımıyordu sanki. O her zaman Damlacıklı fakir işçinin oğlu Metin’di. Ali Sami Yen’deki basın tribününde koltuklarımız yan yanaydı. O Milliyet’te ben Cumhuriyet’te yazıyorduk. Birkaç kez gazoz kapağına tekme atanlar futbol hakkında mangalda kül bırakmazken Metin Oktay’ın bir futbol tartışmasının içinde olduğuna hiç tanıklık etmedim. Basın tribününde sessiz sedasız oturup, işini yapar, giderdi.
Metin Oktay bütün futbolseverlerin dostu hatta tutkuyla bağlı olduğu bir futbol efsanesiydi. Metin Oktay’ın hakkında kötü söz söyleyen hatta kötülük düşünen hiç bir rakip futbolcu, yönetici ve yandaş yoktu. O futbolumuzun sevgili Metin Oktay’ıydı. Bu bağlamda Metin Oktay’ın futbolumuzun ortak değeri olmasına bugün çok gereksinmemiz var. Biraz öne çıkmış, adı duyulan bir futbolcunun hemen heykeli dikilmeye kalkılıyor. Metin Oktay’ın heykeli Türkiye’nin her şehrine dikilse azdır, eminik ki buna kimse de karşı çıkmaz.
Metin Oktay’ın çocukluk ve ilk gençlik yıllarında Beşiktaşlı olduğu biliniyor. Beşiktaş Kulübü’nün öncülüğü ve Beşiktaş Belediyesi’nin desteğiyle Beşiktaş’a bir Metin Oktay heykeli dikilse çok güzel olur. Kadıköy’de, Kalamış Parkı’nda Metin Oktay heykeli varken Beşiktaş’ta neden olmasın? 2 Şubat Metin Oktay’ın doğum günü. Daha altı ay var. Fulya’da Baba Hakkı’nın karşısına bir Metin Oktay heykeli yakışmaz mı?