26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nereye baksam Arap, Nereye dönsem Arap

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Ülkemiz son zamanlarda sanki Arapların kuşatması altında. Nereye gitsek Arap kardeşlerimizi, nereye baksak Arap dostlarımızı görüyoruz. Şu anda ekonomimizin tüm sektörlerinde Araplar önemli müşteri pozisyonunda bulunuyor.
TURİSTLERİN ÇOĞU ARAP
Geçenlerde Marmaris’teydik. Çoğu konaklama tesisleri ve lokantalar Araplarla dolu. Otellerin baş müşterisi Araplar. Öte yandan o kadar neşeli ve gürültüler ki sormayın gitsin. Sanki bu topraklar onların. İstanbul’da ise otellerde başka yabancı yok. İstanbul’un önemli caddeleri ve bölgelerinde Arapları görmek ve Arapça duymak olağan durum.
AVM’LERDE ARAPLAR
AVM’lerde tüm mağazalar ve işletmeler ekonomik krizin ağır baskısında ve sinek avlıyor. Tek müşterileri Arap. Arap müşterilerin hem parası var. Hem de doların bu şekilde değer kazanması nedeniyle her şeyi ucuza alıyorlar. Kalabalıklar ve kendi tarzlarını ortaya koyarak “bizde para var” edasıyla AVM’lerde ve önemli cadde mağazalarında esnafın yüzünü güldürüyorlar.
KARAKÖY-İSTİKLAL CADDESİ
Karaköy’de, İstiklal Caddesinde, Eminönü’nde, İstanbul’un her semtinde Arap kardeşlerimiz var. Bir turistten ziyade buraların sahibi gibiler. Baklavaya ve tatlıya düşkün Araplar tüm baklavacılara akın ediyor. Türkler baklava yemekten vazgeçip Arap dostlarımıza tatlıları bırakmışlar!
TEKSTİL ATÖLYELERİ
Türkiye tekstil sektörünün üretim alt yapısını oluşturan fason atölyelerinde eline makas almamış Suriyeli kardeşlerimiz ve Afrikalılar çalışıyor.
Moda ihraç etmek iddiasındaki Türkiye ekonomisinin önemli sektörü olan Tekstil sektörü bu üretim alt yapısı ile çöküyor. Üretemeyen bir sektör haline gelmek üzere.
İstanbul’da önemli yerlerde mağazaları olan bir konfeksiyoncu üretimde Suriyeliler, mağazalarımızın müşterilerinde Araplar ağırlıklı durumda. Araplar giderse veya gelmezse halimiz harap, şeklinde bize serzenişte bulundu. Gözlemlerimiz Araplara odaklanmış bir ticaret anlayışının da oldukça riskli bir durum yarattığı.
GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ
Rezidanslar, büyük konut projelerinde yine Araplar önemli müşteri durumunda. Başka yabancı talebi çok az. Krizde olan ve nefes almakta zorlanan inşaat sektörünü şimdilik ayakta tutan Araplar.
Her proje sahibi Arapların dolarlarına göz dikmiş. Büyük projelerde konut stoklarının erimesinde Araplara güveniliyor. Konut, yat limanı, AVM, rezidansların satışında ilk Araplar akla geliyor. Katarlılar gelse burayı alır, Kuveytli firmalar bulmak lazım, gibi arayışlara rastlamak sıkça rastlanan duırum.
KÖTÜ MÜ?
Arapların ülkemize akın akın gelmesi dolar akıtması kötü mü? Elbette müşteri olarak kötü değil. Yabancının hangi milletten olduğunun da önemi yok. Ancak şu anda alışveriş yapan ve turizmi ayakta tutan sadece Araplar. Yani tüm yumurtalar bir sepette. Araplar giderse, gelmezse, Ortadoğu karışık; bunun sonucu ekonomide ağırlıkları azalırsa halimiz ne olur? Önemli olan husus bu. Bu riskli yapıyı değiştirmek. Turist ve alışveriş yapan bileşenlerini çeşitlendirmek gerekiyor.
Bir de 5 milyon Suriyelinin sosyal dokumuzu olumsuz etkilediği gerçeğini de kabul edelim. Suriye mahalleleri ve Suriye ticaret noktaları artmış durumda. Meksikalıların ABD’de yaptığı gibi Suriyeliler de ülkemizde yerleşik düzene geçiyor. Kendi örf ve adetlerini getirip dayatıyorlar. Yıllardır buradalar; Türkçe öğrenmiyorlar. Kendi dünyalarını kuruyorlar.
Zengin olanlar vatandaşlarımızdan daha iyi konumda yaşıyorlar. Fakir olanlar ise başımıza ileride dert olacak pozisyonda yaşamlarını sürdürüyorlar.
Ortada bir doku uyuşmazlığı da var. Herkes Araba para gözüyle baktığından sesini çıkartmıyor.
Ezcümle, derin ekonomik krizde olan ülkemizde yerleşik ve turist Araplar bizi ayakta tutuyor. Ama gelecekte de büyük tehlikelere de sebep olacaklarının farkında değiliz.
Zihinleri Ortaçağ’da olanların yönetimindeki ülkemizde Araplardan medet umulmasından daha doğal ne olabilir ki?
Geldiğimiz nokta: Araplaşan Türkiye’de yaşamaya alışmak...