26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ömer Özerturgut

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Ömer Özerturgut, tarih oldu.
Hayatı, son elli yılın Türkiye Devrimci Hareketinin içindeydi; artık tarihindedir.
Manisa Turgutlu’dan bir öğretmen çocuğuydu. Babasını erken kaybetmiş, anasından Anadolu kadınının fedakârlık ve erdemlerini almıştı.

ÖRGÜTÇÜ VE HAMAL
1968 yılının 23-24 Mart günlerinde yapılan Fikir Kulüpleri Federasyonu (sonraki adıyla Dev-Genç) 2. Genel Kurultayı’nda birlikte gençlik hareketinin yönetimine seçildik. Doğu Perinçek Genel Başkanlık, Ömer Özerturgut Genel Sekreterlik görevini üstlendi. 1968 Gençlik Hareketinin örgütlenmesinde omuz omuza, yürek yüreğe çalıştık.
29 Nisan 1968 günü Ankara’da yapılan Dev-Güç mitingi, 68 Hareketini ateşledi. Orada örgütçülüğüyle, çalışkanlığıyla, fedakârlığıyla Ömer vardı. Ama mitinge katılamadı, çünkü aranıyordu.
Türkiye tarihinin en büyük gençlik hareketi olan 1968 Üniversite Hareketini birlikte örgütledik. 10 Haziran günü Hukuk ve Dil Tarih Coğrafya işgaliyle başladı o büyük hareket. Ertesi günü Ömer’in önderliğinde Fen Fakültesi işgali geldi. Deniz Gezmişlerle haberleştik. 12 Haziran günü Denizler İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt’taki ana binasını işgal ettiler. İzmir’de Ali Karşılayanlar, arkasından Erzurum Atatürk Üniversitesi, mücadele bütün Türkiye üniversitelerine yayıldı. İki hafta süren işgaller sonucunda 25 Haziran 1968 günü taleplerimiz kabul edildi ve işgallere son verdik.
Ömer, 1969 yılı sonbaharında Atilla Sarp’ın Genel Başkan olduğu Dev-Genç Kurultayı’nda yine Merkez Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi.

ZEKİ VE ÇALIŞKAN
Ömer, Fen Fakültesi’nden başlayarak 68 Gençlik Hareketinin önderlerindendi. O Hamal-Önder modelinin temsilcisidir. Çok zekiydi ve çok çalışkandı. Onu hep kollarını sıvamış olarak düşünürüm.
Örgütün önderlerindendi, ama gerekirse kolunu sokar tıkanan tuvaleti açardı. Geceleri iskemlenin üzerinde uyur, sabah günışığında göreve başlardı. Yemeği o kadar acele yerdi ki... Çünkü iş bekliyordu. İşe koşmalı ve yetişmeliydi. Onu ip bağlarken, İşçi-Köylü paketlerini sırtlamış merdiven basamaklarını koşarak çıkarken gözlerimde canlandırıyorum.
Aniden haberi geldi. Ömer, kendisine yakıştığı gibi son nefesini ayakta ve iş yaparken verdi. Sevinci, eğlencesi, mutluluğu, iş yapmaktı. Oturarak değil, koşarak iş yapmaktı.

HAYATI TEMSİL EDEN AYDINLIKÇI
Pratik bir zekâsı vardı Ömer’in. En çok söylediği söz hepimizin kulağındadır: “Teorinin anası pratiktir.”
1968 yılı Kasım ayında yayına başlayan aylık Aydınlık dergisinin dokuz kurucusundan biriydi. Teoriyi hep insan eyleminde sınardı. Doğruların biricik ölçütü, hayattı. Aydınlık Yazı Kurulu’nda hayatı temsil ederdi. Parmaklarını sallayarak hayata işaret ederdi.
Tutuklama kararlarına kadar Aydınlık’ın Yazıişleri Müdürlüğünü yaptı. Ulus’ta Bekir Yenigün ağabeyin İş Matbaası’nda, Ömer ile mürekkep ve kurşun kokuları içinde, kağıt balyalarının üzerinde gecelerdik. Zahmetten mutluluk duyardık.

EMEKÇİLERLE ÇARPAN YÜREK
Aydınlık teorik organımızdı, bize yetmedi. 1969 Temmuzunda birlikte İşçi-Köylü gazetesini çıkardık. Türkiye tarihinin en çok basılan ve satan emekçi gazetesiydi. Yazan da bizdik, basan da bizdik, sırtında taşıyan ve satan da.
Her mektuba mutlaka yanıt verirdik. Anadolu’da elli yıllık sararmış mektupları, emekçiler bugün hâlâ koyunlarından çıkarırlar ve gözleri ışıldayarak bize gösterirler. Son satırına bakınız, çoğunda Ömer Özerturgut’un imzası vardır.
İşçi-Köylü, Ömer’in aşkıydı. Çünkü orada işçilere ve köylülere ulaşmak vardı. Yine Yazıişleri Müdürlüğünü üstlendi. Fedakârlığın değişmez taliplisiydi.
1968-1971 döneminin işçi ve köylü hareketlerinde Ömer her şeyiyle vardı. Bir gençlik önderi olarak kendisini Türkiye emekçilerine adamıştı.

HASRETLE TÜKENEN YARIM YÜZYIL
Yazıişleri Müdürlüğü ve emekçi eylemlerindeki konumu nedeniyle Ömer hakkında birbiri ardı sıra tutuklama kararları geldi. O’nu Filistin’e gönderdik. Gidiş o gidiş, Ömer 1971 döneminden beri aranan adamdır. Polis onu suçlu diye aradı. Devrimci arkadaşları onu önderlik yetenekleri nedeniyle aradı. 46 yıl dile kolay, Ömer yad ellerde vatan özlemiyle yaşadı. Partimizin zaman zaman Avrupa Örgütünün Başkanlığını üstlendi. Köln’deki kitapçı dükkanı emekçilerin ve aydınların karargâhı oldu. Herkesin sevdiği ve saydığı insandı.
Açık yürekliydi, dürüsttü. Sözünü sakınmaz, biraz paldır küldür konuşurdu. Abdullah Öcalan ile yaptığımız her iki görüşmedeki tutumunu bir gün anlatırım.
Özü ve sözü birdi. Emek sevgisi ile vatan sevgisi, onun için soluk alıp vermek gibiydi. Kimseyle özel çıkar için en küçük bir anlaşmazlığı olmadı. Ancak kamu davasına gelince, gözünü de sözünü de sakınmazdı.

AYAKTA KALAN KURUCU
Türkiye’nin son elli yılının devrimci hareketinde Ömer yeteneğindeki insanlar parmakla sayılıdır. Yakın Türkiye tarihi, bir yönüyle bu yeteneklerin öğütülmesinin ve uzaklara savrulmasının tarihidir.
Onun binlerce kilometre uzakta nefes alışı bile, hepimiz için bir sevinç kaynağı idi. Babacan hali, şakaları, pazarlıksız arkadaşlığı nedeniyle Onu hep gülerek yad ederdik.
21 Mayıs 1969 günü Türkiye İşçi Köylü Partisi’ni kuranlardan ayakta duran ikimiz kalmıştık.
Ayakta kaldı ve ayakta öldü.