PKK’nın son kalesi!..

Yalnızca İmralı’da yatan Öcalan değil, PKK’nın artık Kandil Dağı’nda barınamayan yöneticileri de 32 yıl süren terör dayatmasında elde ettikleri “kazanım”ları bir çırpıda nasıl da yok ettiklerini düşünüyor olmalılar...
Çünkü iktidarın büyük gaflet ve ihanet sarmalında masaya koyduğu sözde “açılım” planı yalnızca 600’den fazla şehit verilmesiyle devleti ve örgütün büyümesine zemin hazırlayan AKP’yi sarsmadı, Güneydoğu’daki Kürt yurttaşları da sosyo-ekonomik olarak vurdu...
PKK’nın 13 ilçede “özyönetim” adı altında dayattığı terör Güneydoğu’yu cehenneme çevirirken en çok da Kürt yurttaşlar sarsıldı... Hani şu terör yorgunu haline getirilen insanlar...
Unutulmasın ki, aynı coğrafyada 32 yıldır süren terörle yüz yüze kaldı bölge insanı... Temmuz 2015’ten itibaren “başkaldırı” dayatmasıyla bölge insanını da kumpasa çeken yıkımlar, işsizlik, ekonomik kayıplar, korku, göç ve PKK ile devlet arasındaki çatışmada iki ateş arasında kaybedilenler bölgedeki kaosu derinleştirdi...
Yurttaşların neler kaybettiği PKK ve HDP’lilere yönelik artan tepkilerden de çok net anlaşılıyor... En anlamlısı da bu olsa gerek!.. Çünkü PKK-HDP çizgisi son dönemde, tarihlerinde olmadığı kadar protestolarla karşılaştılar, Diyarbakır gibi örgüte desteğin zirvede olduğu bir kentte bile vekiller Sur’da dolaşamadılar...

Tahribat bilançosu...
Temmuz 2015- Haziran 2016 arasında, Güneydoğu ile Kandil Dağı çevresinde yaşanan operasyonun yıkıcı etkisini tahmin etmiyordu PKK...
Nitekim örgüt yöneticisi Murat Karayılan’ın, “Devletin üzerimize bu kadar geleceğini beklemiyorduk” şeklindeki yakınması yalnızca örgütteki tahribatı anlatmıyor, “açılım”a sığınan bir umutla ilgili hayal kırıklığını da tarif ediyor...
Çünkü örgüt son bir yıl içinde tarihinin en büyük siyasi ve askeri hezimetini de yaşadı... Ankara’da yapılan kritik güvenlik toplantısının ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a atfen yayımlanan “terör bilançosu” bu tahribatı anlatmaya yetiyor.
Akar’ın Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerine aktardığı bilgilere göre, 24 Temmuz 2015’ten bu yana (11 aylık bilanço) yurt içi ve dışında toplam 7 bin 740 terörist etkisiz hale getirildi... Bunlardan 5 bin 367’si ölü, 828’i yaralı ele geçirilmiş... 779 PKK’lı yakalanırken, 766’sı da güvenlik güçlerine teslim olmuş...
Rakamlar en çok 15-20 bin silahlı militanı olduğu tahmin edilen PKK’nın en az yüzde 50 oranında tahribat yaşadığını, 13 ilçedeki “özyönetim” hezimetinin ardından hem hareket kabiliyetini yitirdiğini, hem halk desteğini kaybettiğini hem de “siyasi” olarak önemli ölçüde gerilediğini gösteriyor...

İki aşamalı siyasi darbe!..
PKK’nın yeni “siyasi” taarruzla karşı karşıya geleceğini yazmadan önce “askeri” operasyonun ikinci etabına dikkat çekmek gerekiyor;
İşte örgüte “ekonomik destek” sağladığı öne sürülen uyuşturucu üretim merkezlerinden Lice’de önceki gün hava operasyonlarıyla başlayan kuşatma 7 binden fazla askerin katılımıyla sürüyor...
Bölgeden gelen haberler şehir merkezlerinde yüzde 90 oranında enterne edilen PKK’ya yönelik ikinci kuşatmanın kırsalda yoğunlaştığını, Lice ve çevresinin de merkez olarak seçildiğini gösteriyor... Medyaya yansıyan şu haber de operasyonların boyutunu dışa vuruyor;
“Diyarbakır’ın Lice, Hani, Silvan, Kulp ve Hazro ilçelerine bağlı 25 köy kırsalında terör örgütü PKK’ya son darbe vuruluyor. Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinden sonra ardından başlatılan operasyonlar hava destekli olarak sürüyor. PKK’yı bölgeden silme operasyonunda ayrıca terör örgütünün Hint keneviri tarlaları da yakılıyor...”
Gelelim PKK’ya yönelik hazırlığı sürdürülen ve belki de örgüte en az askeri taarruzlar kadar darbe vuracağı tahmin edilen ikinci “siyasi” operasyona...

Kanlı bumerang!..
AKP iktidarı milletvekili dokunulmazlığını kaldırarak HDP’yi kuşattıktan sonra ikinci operasyonu HDP’li belediyelere yapmaya hazırlanıyor...
Uzun yıllardır “örgüte maddi kaynak sağlamak, özyönetim işgali olaylarına katkı sunmak, PKK’lıları istihdam etmek” gibi bir dizi iddiayla karşı karşıya bırakılan HDP’li belediye başkanları önümüzdeki günlerde belli ki görevden alınacak...
Bu operasyonun hazırlığını Başbakan Binali Yıldırım, partisinin önceki gün yapılan grup toplantısında şöyle açıklamıştı;
“Devletten yol, park, kanalizasyon yapmak için, sosyal destekler yapmak için parayı alacaksınız; bu kaynakları çeşitli yollarla, hile ile düzenbazlıkla, terör örgütüne aktaracaksınız. Yemezler. En kısa sürede, devletin verdiği kaynakları millet için kullanmayan bu yerel yöneticilerden bunun hesabını soracağız, burunlarından fitil fitil getireceğiz. Bu konuda düzenleme de Meclise gelecek; yağma yok.”
Tüm tablodan çıkan sonuç belli; Askeri olarak tarihin en büyük darbesini alan PKK, yerel yönetimlerdeki etkisini de yitirince en az 20 yıl önceki toparlanma sürecine geri dönecek... Bu da PKK’nın uzun yıllar “açılım”da ulaştığı pozisyona gelemeyeceğinin kanıtı...
Şu da gerçek ki; PKK, siyasal olarak en güçlü dönemindeyken, “özyönetim” tuzağına düşerek yaşadığı çöküş zeminine 32 yıl sonra kendi kendini getiriverdi... Teröre boşuna “kanlı bumerang” demiyoruz...