26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sevgi, düşünce ve mücadele adamı: Hasan Âli Yücel

Yücel’in sevgisi duygularla sınırlı değildir. İnsanların yoksulluklarını ezilmişliklerini değiştirme kararlılığını içerir. Daha ortaokul sıralarındayken insanların sıkıntılarında, acılarında, cehaletin önemli bir etken olduğunu görmüş, bu durumu değiştirmeyi tasarlamış.

Sevgi, düşünce ve mücadele adamı: Hasan Âli Yücel
A+ A-

Feyziye Özberk / Bilim ve Ütopya dergisi Ankara temsilcisi

Hasan Âli Yücel, Türk Devrim tarihinde düşünceleriyle ve yaptıklarıyla derin izler bırakan bir aydındır. Milli Eğitim Bakanı olmadan önce öğretmenlik, müfettişlik Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü ve Orta Öğretim Genel Müdürlüğü yapmış deneyimli bir eğitimci, felsefeci, yazar, yönetici ve sanatçıdır. Derin bir bilgi ve deneyim birikimine sahiptir. Köy Enstitüleri ve Tercüme Bürosu gibi öncülük ettiği iki büyük kuruluşla (yalnızca ikisiyle bile) ülkemizin alın yazısında etkili olmuştur. 1938’de belki nokta konulabilecek büyük devrimci atılımları, 1946’ya kadar sürdüren, yönetici konumdaki devrimci kadronun en önemli ismi Hasan Âli Yücel’dir.

Celal Şengör, Yücel’i “Atatürk’ten sonra Cumhuriyet aydınlanmasının ikinci büyük ismi” olarak değerlendiriyor. Bu yazıda o büyük adamın hepimize örnek olacak kişiliğinden, onu yakından tanıyan aydınlarımızın anlatımıyla, söz etmek istiyorum.

DÜŞÜNCEYİ VE SEVGİYİ SEVDİRMEK

Yücel’in düşünce yapısı ve kişiliği 11 yaşında olduğu, 1908 devrimiyle başlayan, daha sonraki yıllarda kendisinin de içinde yer aldığı devrimler, alt üst oluşlar döneminde şekillenmiş, pişmiş. Onun yapısının temel taşı insanlara duyduğu sevgidir.

Kızı Canan Yücel Eronat, Öğretmen-Öğrenci Köşesi’ne yazdığı önsözde, babasının bütün çabasının düşünceyi ve sevgiyi sevdirmek olduğunu belirtiyor.

“Yücel’in muazzam bir karakteri vardı. En belirgin yanı insan sevgisiydi. Bu sevgi onun bütün ruhunu sarmıştı. Etrafına karşı büyük vefası vardı. Yücel iş adamı, fikir adamı, filozof ve yazardı.” (Prof. Tevfik Sağlam)

Yücel’in sevgisi duygularla sınırlı değildir. İnsanların yoksulluklarını ezilmişliklerini değiştirme kararlılığını içerir. Daha ortaokul sıralarındayken insanların sıkıntılarında, acılarında, cehaletin önemli bir etken olduğunu görmüş, bu durumu değiştirmeyi tasarlamış.

Sabahattin Eyuboğlu bu iki kelimenin Yücel’in kişiliğini özetlediğini söylüyor. “Yücel, çağdaş aydının bütün sorunlarını memleket açısından ele alır, her düşünceye memleketinde uygulanabildiği ölçüde değer verir, bu yüzden dünya açısından düşünen dostlarıyla çatışır, dar görüşlü olmaya razı olurdu.”

Hasan Âli Yücel, özü sözü bir, hoşgörülü, kin tutmayan, kişisel hınçlara kapılmayan bir aydındır. Çünkü birlikten, birleşerek üretmekten yanadır. Davasını ancak birlikle, güç oluşturarak kazanabilecektir. Bugün bizim için de çıkış yolu ülkemiz için birlik olmaktan geçmiyor mu?

EYUBOĞLU ANLATIYOR:

“Yücel; en sağcı ve en solcu düşünceleri bile, memleketçi olmak şartıyla, hoş görürlükle karşılar; nice aydınlarımızın düştüğü yersiz, memleket için yararsız bağnazlıklara, parlak da olsa verimsiz aşırılıklara düşmezdi.”

Yücel’in Nurullah Ataç’la arası açıktır. Sabahattin Eyuboğlu ile bir yazı nedeniyle çatışmış ama onunla konuşmak istemiştir. Tanıştıklarında yazıdaki örnek dışında hemen her konuda anlaşırlar. Bu arada söz Ataç’a gelir. Yücel “Nesini beğenirsiniz bu adamın?” diye sorar, Eyuboğlu’na. Eyuboğlu da “Her şeyden önce kimseye dalkavukluk etmeyişini” yanıtını verir. Zira Ataç zamanında Yücel için Atatürk’e dalkavukluk ettiğini söylemiştir ama Eyuboğlu’nun bundan haberi yoktur.

Durumu bilmeden söylediği bu söz Eyuboğlu’nu çok üzer. “Yücel, Ataç’ın sözünü bildiğimi sanıp bana ne kadar kızsa haklı olurdu. Kızmadı, daha doğrusu öfkesini yendi, benim sevgim, saygım da Yücel’e böyle başladı. (...) Ataç’ın Tercüme Bürosu’na gelmesi gerektiğini söylediğim zaman ‘Keşke gelse’ dedi ve Ataç geldi.”

Hasan Âli Yücel’i ve o yılların devrimcilerini saygı ve sevgiyle anıyorum.

Alıntıların yapıldığı kaynak kitaplar:

A. M. Celâl Şengör, Hasan Âli Yücel ve Türk Aydınlanması, Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 2015, İstanbul.
Hasan Ali Yücel, Köy Enstitüleri ve Köy Eğitimi ile İlgili Yazıları-Konuşmaları, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Ankara, 1997.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ölümünün 50. Yılı Anısına, Hasan Âli Yücel, Editör: Kemal Kocabaş, Ankara, 2011.

Son Dakika Haberleri