26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Soykırım ticareti

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Katolik Hıristiyanların lideri olan Papa, Vatikan’dan fetva verdi ve Türkleri soykırımcı ilan etti. Halbuki dünya tarihindeki en büyük soykırım saldırıları, bu papaların düzenlemiş oldukları “Haçlı Seferleri”dir. Bu seferler 1096 yılında Anadolu’ya hücum ile başlamış ve 1919’da Yunanlıların İzmir’e çıkmasıyla devam ettirilmiştir.  

Müslüman ülkeleri yağmalamak için onları yok etmek amacındaki Haçlı seferleri, Vatikan’da ve ona bağlı krallıkların merkezinde planlanmış ve milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Sadece Doğu dünyası değil... Papaların kutsadığı İspanyollar ve İngilizler, Amerika’daki yerlilere karşı tam bir soykırım uygulaması yürütmüş, yerli halklar kırılıp yok edilmiş; bugüne ancak onların artıkları kalabilmiştir.  

O GÜNLER 

Soykırım, bir halkın, bir grubun; devletin bilinçli bir planlaması sonucu katledilmesidir. Rus Çarlığı 1877’deki savaşta Kafkaslar’daki Çerkezlere bunu yapmıştır. İngilizler, Hollandalılar, Fransızlar, Almanlar Afrika’daki yerli halklara aynısını yaptılar. Peşinden Balkan Türklerine karşı 1912-13’te yürütülen çok açık yok etme (jenosid) saldırıları geldi; Bulgar-Sırp devletlerinin planlamasıyla 1 milyona yakın Türk ve Müslüman kitle yok edildi. O günleri yaşayan Mehmet Akif’in şiirleri buna tanıktır. Ünlü Fransız Yazar Pierre Loti’nin o günleri görerek yazdığı köşe yazıları da bu soykırımın açık belgeleridir.  

VAR OLMA-YOK OLMA 

1915’te Ermeniler için sürgün kararı almış olan Osmanlı Devleti yok olma korkusu içindeydi ve kitaplarda 1. Dünya Savaşı denilen son büyük Haçlı Saldırısı’nı göğüslemeye uğraşıyordu. Çanakkale’de, Süveyş Kanalı’nda, Kızıldeniz’de İngilizlerle boğuşuyordu. Bir ordusu da Galiçya’da Ruslarla savaşıyordu.  

İşte bu ortamda bazı Ermeniler; Ruslarla işbirliği yaparak Doğu Anadolu’yu işgal hareketine girişmişlerdi. Diğer yerlerde de çeteler kurarak Türk köylerini basmaktaydılar. Sürgün kararı bu yüzden alındı. Karar yok etme kararı değil, Ermenileri Suriye’ye sürme kararı idi.  

Lakin sürgün sırasında ortaya çıkan Müslüman çeteler, Ermenilerin malına, parasına el koymak için Ermenilere saldırdı. Sürgünler Suriye bölgesine yaklaştıkça Kürt çetelerin aman vermez baskınlarına uğradılar. Buna açlık ve yorgunluk da eklenince özellikle kadınlar ve çocuklardan binlercesi öldü. Bu süreçten önce de Ermeni çeteleri, Türk köylerini basmış ve pek çok masum insanı katletmişlerdi. 

*** 

Ermenilerin sürgün sırasında yaşadıkları acıyı ben de yüreğimde hissediyorum. Bin yıl boyunca dost yaşamış iki millet, şimdi birbirlerini anlamalı, acılardan düşmanlık imal etmeyi bitirmelidir. Tanıdığım birçok Ermeni arkadaş da 1915’te olanların görülmesini istiyorlar ama buna ille de soykırım denilmesi talebinde değiller... 

Peki kim bu jenosid sevdalıları? 

- Birincisi, Papa’nın kimliğinde karşımıza çıkan Batı emperyalizmi... 

- İkincisi, Ermenilerin eski acılarını hormonlayarak bugün poşete koyup satan, değişik ülkelerdeki Ermeni diyasporası... 

- Üçüncüsü, Ermenistan yönetimi... Buradaki siyasetçiler; yoksul bırakıp ezdikleri Ermenileri uyutmak için gündemi jenosid ile meşgul ediyorlar. 

Artık Ermeni-Türk düşmanlığını geride bırakıp Ermeni-Türk dostluğunu düşünme zamanımız gelmiştir.