Suçlu kim?

Suriye için düğmeye 2011 başında basıldı. İlk olaylar aynı yıl Mart ayında başladı. Talimat ABD’den gelince Erdoğan Esad’ı anında sattı. ABD’ye o kadar inanmıştı ki bayram namazını Suudi Kralı ve Katar Emiri ile Şam’daki Emevi Camiinde kılacaklarını bile ilan etti.
Yıl 2014. Kurban Bayramı arifesindeyiz. Emevi Camiinde Erdoğan, Suudi kralı, Katar Emiri değil hâlâ Esad namaz kılıyor. Kılmaya devam edeceği de açıkça görülüyor.
ESAD KAZANDI
Esad yönetimi ana hatlarıyla Suriye’de durumu kontrol altına almış durumda. Eski CIA yetkilisi, bölge uzmanı Graham Fuller de aynı görüşte. Esad’ın kazandığına inanıyor. Peki Türkiye ne halde?
Durum tam anlamıyla felaket. Bütün Suriye ve Irak sınırı sıkıntıda. Arkasına ABD’nin tam desteğini alan PKK yeni hamleler peşinde. Türkiye Ortadoğu bataklığına çekilmeye çalışılıyor. AKP ise hâlâ Esad derdinde.
SIKIŞTIRAN SIKIŞTIRANA
ABD’de Kasım’da kısmi Senato seçimi var. Obama zorda. Temsilciler Meclisi’nde kontrolü kaybetmişti. Şimdi Senato’da da tehlike çanları çalıyor. “Şahinler” Obama’yı sıkıştırıyor. O da Erdoğan’ı ve AKP Hükümetini. AKP Hükümeti de TSK’yı. Yani herkes gücünün yettiğini sıkıştırmaya çalışıyor.
Bütün kozlar devrede. Dinleme kayıtları, istihbarat raporları, şantaj, ... her şeyin masada olduğu konuşuluyor.
AKP-PKK İLİŞKİLERİ
Hükümet PKK mesaisini sürdürüyor. Tezkere öncesi ilginç adımlar attı. Öcalan’ın isteklerini yerine getirmek için “Çözüm Süreci Kurulu”, kurulmasını kararlaştırdı. Davutoğlu başkanlığındaki “kurul”, Başbakan Yardımcıları Akdoğan, Kurtulmuş, Arınç, Babacan, Adalet Bakanı Bozdağ, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Ala, Milli Savunma Bakanı Yılmaz, MİT Müsteşarı Fidan, KDG Müsteşarı Dervişoğlu ve Başbakanlık Müsteşarı’ndan oluşuyor.
Bu arada, HDP Eşbaşkanı Demirtaş Başbakan Davutoğlu ile buluştu. Çıkışta görüşmeden “çok memnun” olduğunu açıkladı..!
BUNLAR OLUR MUYDU?
Türkiye başından beri Suriye operasyonuna “ev sahipliği” yaptı. Silah sevkiyatı, terörist geçişleri, para transferleri hep AKP Hükümetinin bilgisi dahilinde Türkiye üzerinden yapıldı. Beslenen terör grupları şimdi başa bela. Sıkıntıya çözüm aranıyor.
Erdoğan ve AKP’nin şu sorulara yanıt vermesi gerekiyor:
- Türkiye-Suriye sınırı terör gruplarına açılmasaydı, Türkiye’nin güvenliği tehlikeye girer miydi?
-Suriyeli muhaliflere verilen silahlar şimdi kimin elinde?
-IŞİD kimin sayesinde büyüdü?
-Suriye’de yüzbini aşkın insanın ölümünün, tecavüzlerin sorumlusu kim?
- 2 milyonu aşkın Suriyeliyi Türkiye’ye kim çağırdı?
-PKK’nın Suriye kolu PYD’nin büyümesinde AKP’nin politikalarının payı ne?
-Türkiye’nin bütün şehirlerinin terör yuvası haline gelmesi kimin eseri?
-PKK’nın Barzani bölgesinde de etkisini arttırmasının sorumlusu kim?
-PKK ile TSK’yı IŞİD bahanesiyle yan yana getirme çabası kimin politikası?
-AKP, IŞİD’e neden “terörist” diyemedi?
-Tezkere öncesinde PKK’ya niye yeni tavizler verildi?
-Suriye politikası PKK’yı nasıl etkiledi?
-Erdoğan neden Esad’ın devrilmesinde ısrarlı?...
Soru çok. Peki bu yaşananların suçlusu kim?
TEK ÇARE ANKARA-TAHRAN-BAĞDAT-ŞAM İŞBİRLİĞİ
Türkiye uzun yıllar teröre karşı Tahran ve Şam yönetimleriyle işbirliği yaptı. Irak yönetimi de buna destek verdi. Bu işbirliğinden herkes kazandı. AKP, ABD’nin dayattığı “açılım” nedeniyle bu işbirliğini bitirdi. Kaybeden en başta Türkiye oldu.
Şimdi tam bir çıkmaz yaşanıyor. Koşullar Ankara-Tahran-Bağdat-Şam işbirliğini zorluyor. İçinde bulunulan çıkmazdan kurtulmak için “bu işbirliği şart” diyenlerin sayısı hızla artıyor. AKP içinde bile bunu dillendirenler olduğu konuşuluyor.
Sadece Şam’la işbirliği yapılsa bile IŞİD sorunu bir ayda çözülür. Batı bile durumu kabullenmiş durumda. Ama Erdoğan “yenilen horoz dövüşe doymazmış” tavrında.