Sur’da aslında ne oldu?

İçişleri Bakanı Efkan Ala açıkladı:
- “103 gün süren operasyon bitti!”
Peki Sur’da olan neydi?
PKK kalkışması ve bölge halkını isyana teşvikti.
Başka bir ifade ile emperyallerin bilmem kaçıncı Kürtleri ayaklandırma teşebbüsüydü.
103 gün boyunca görülmüştür ki, Kürt kardeşlerimiz bölünmek ve ayrılmak istemiyor.
İsteseydi PKK’nın tahrikine kanıp sokağa inerdi.
İkinci boyut, Sur’da kazılan siper ve tünellere destek verip göz yumanlardır.
Sur olayından sonra Diyarbakır’ın HDP’li Büyükşehir Belediye Eş Başkanları hâlâ nasıl görevde anlamak mümkün değil.
Aynı şekilde yığınak ve siperlere göz yuman FETÖ’cü vali ve Recep Güven misali emniyet müdürlerine hâlâ nasıl soruşturma açılmaz?

Zaman sahtekarlığı
Haberi okumuşsunuzdur, kayyum atanan Zaman’ın merkez binası ile İzmir’deki matbaası bir gün önce satılmış ki ben hiç şaşırmadım.
Demek ki altın nesilden kasıtları sahtekar bir neslin inşasıymış. Utanmadan ikide bir ahlak ve hukuk demezler mi ona gülüyorum.
Hep yazıp söyledik, inanç ile afyonlanan bir insan robottan farksız ve canlı bomba misalidir.
Böylelerinin sızıp egemen olduğu bir devlet ise kanser olmuş demektir.
Bunun içindir ki bunlarla kim, hangi gerekçe ile olursa olsun mücadele ederse onun yanında durmak vatanseverliğin ön şartıdır.

Köpek ve çiçek!
Adam bize köpek dedi.
Yunan Altınşafak Partisi Milletvekili Eleftherios Sinadınas Avrupa Parlamentosunda aynen şu sözü etti:
- “Türk köpektir ve düşmanla karşılaştığında kaçar.”
Peki bu ifadeye Davutoğlu’nun çiçeklere boğduğu Ege adaları işgalcisi Çipras bir tepki verdi mi?
Bu satırların yazıldığı saate kadar hayır.
Ahmet Davutoğlu ne yaptı?
O da seyretti yani o rezil ifadeyi görmezden geldi.
Esad’a üstelik gerekçesiz şekilde hücum, Yunan’a işgale ve sövmesine rağmen eyvallah!
Ondan sonra hamaset ve mugalata!

Harem ve cariye!
Emine Erdoğan orası okuldu deyince harem yine gündeme oturdu.
Soru şudur: Harem neyin ve kimlerin okuludur?
Kastedilen eğer cariyelerin eğitimi ise ona itirazımız olmaz ki harem zaten odur.
İslamcılar bazı konulara hâlâ ak-kara bakışı ile yaklaşır ki Osmanlı onlar için öyle yani herşeyi ile aktır.
Oysa Osmanlı’nın dönem dönem çok yanlışları olmuş ve ondan dolayı da yıkılmıştır.
Harem, cariye ve kölelik kurumlarını aklamak için onlar eğitim kurumlarıydı demek gerçekçilikten uzaktır.

Külliye’de yüzlerce boş oda!
Saray’dı Külliye oldu.
Bahçesine devasa bir cami inşa edildi lâkin Saray boş olduğu için cemaat sorunu var.
Mevcut 1200 odanın hâlâ 100’ü bile dolmadı, geriye kalan 1100 devasa oda adeta çürümeye terk edildi.
Başbakanlık her ay yüzbinlerce lira kira ödüyor ama Saray’a taşınmak yasak.
Oysa o inşaat için yapılan protokol ortada ki altında Tayyip Erdoğan’ın imzası var. Başbakanlığın bütün birimleri oraya toplanacaktı.
Hal bu iken tablo ortada ve maalesef herkes bu durumu kanıksamış.