26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünyanın en verimli toprağı: Anadolu

Çekirdeğini Anadolu’nun oluşturduğu, medeniyetin doğuşu Neolitik Çağ ile ilgili son yıllarda ülkemizde yapılan çalışmalar, insanlık tarihinin bilinmeyenine ışık tuttu. Topraklarımızda doğan uygarlık göçlerle taşınarak Avrupa’yı da aydınlattı

Dünyanın en verimli toprağı: Anadolu
A+ A-

Yılmaz Uyar

İnsanoğlunun dünyanın her tarafındaki yerleşimlerini araştırarak gelişimimizin maddi kanıtlarını ortaya çıkararak uygarlık tarihinin izlerini elle tutulur, gözle görülür duruma getiren bir bilim dalı arkeoloji. Arkeolojik yöntemlerle ortaya çıkarılmış kültürlerin sosyoloji, coğrafya, tarih, etnoloji gibi birçok bilim dalıyla incelenmesi sonucu edinilen bilgiler; düşünce sistemleri ve kimlikler üzerinde belirleyici olduğundan, günümüzün dünyasında giderek önem kazanıyor. Türkiye’nin de payını aldığı bu gelişimle insanlık tarihinin bilinenleri her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Topraklarımızdaki miras, yeni bulgularla Neolitik Çağ’a ışık tutuyor. Yerleşik hayatın en önemli izlerini taşıyan Şanlıurfa’daki Göbekli Tepe’ye, Anadolu’daki diğer uygarlık izlerine ve medeniyetin bu topraklardan Avrupa’ya seyahatine Arkeolog Nezih Başgelen’le yaptığımız sohbetimizle mercek tutuyoruz.

Dünyanın en verimli toprağı: Anadolu - Resim : 1

| Pompei’nin keşfedilmesi ve Mısır uygarlığının çarpıcı kalıntılarının Avrupalılar tarafından fark edilmesi sonrası insanlarda uyanan merak duygusu ve geçmişten kalabilecek değerli eşyalara sahip olma isteği arkeolojiye ilgiyi artırdı. Bugün Türkiye arkeolojisindeki durum nedir?

Arkeolojik kalıntılar, Türkiye coğrafyasına, insanın dünyaya yayılmaya başladığı dönemden günümüze kadar yoğun bir biçimde yerleşildiğini ortaya koymaktadır. Bu açıdan ülkemiz arkeolojisi yakın çevremizdeki, belli başlı uygarlıkların gelişim süreçlerinin aydınlatılması ve kazı bulgularının değerlendirilmesinde yadsınamaz bir önem taşımaktadır. Son yıllarda Türkiye arkeoloji alanında önemli atılımlar gerçekleştirmiş, kazı ve araştırmaların sayısı kadar nitelikleri de artmıştır. Bunun yanı sıra yeni yetişen arkeolog kuşağının da her yönden başarılı projeler yürüttüğü gözlemlenmektedir.

GÖBEKLİ TEPE’NİN FARKI

| “Neolitik, yani yerleşik düzenin başlangıcı 2-3 bin yıl öncesine taşınmış. Bütün bildiklerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerek” diyorlar. Göbekli Tepe’nin önemini anlatır mısınız?

1986’da Mahmut Kılıç isimli yaşlı bir çiftçi Urfa’nın köyünde tarlasını kazarken bir taşa takılıyor. Taşı çıkarmak istiyor, çıkaramayınca etrafını kazıyor. Kazdıkça taşın üstünde kabartma şekiller görüyor. 1 metreye yakın büyüklükte bir heykel buluyor ve onu Urfa Müzesi’ne götürüyor.

Göbekli Tepe’nin bugüne gelen hikayesinin başlangıcı bu. Daha sonra Alman arkeolog Klaus Schmidt’in başkanlığında kazılar başlıyor. Ortaya çıkan taşlar ve dizilimi insanları şaşırtıyor. Hele bir de tarihleme çalışması yapılınca insan hayretler içinde kalıyor. Çünkü eldeki veriler, o güne kadar edinilen bilgileri yerle yeksan ediyor. İnsanın yerleşik düzene geçtiği dönem olarak düşünülen Neolitik Çağı 2 bin yıl öncesine taşımak zorunda kalıyor.

| Yaklaşık tarihler verebilir misiniz?

Taş Çağı için yaklaşık M.Ö. 1.000.000-9.600 yıl, Çanak Çömleksiz Neolitik için (MÖ yaklaşık 9.600 - 7.000), Çanak Çömlekli Neolitik (MÖ yaklaşık 7000 - 6000), İlk ve Orta Kalkolitik (MÖ yaklaşık 6000 - 4000). Çanak Çömlekli Neolitik, 1960 öncesi Anadolu’da sadece Mersin-Yumuktepe, Tarsus-Gözlükule ve Amik Ovası höyüklerindeki gibi az sayıda kazılarda rastlanan bulgular çerçevesinde biliniyordu. Çatalhöyük kazılarına kadar ise Gordon Childe’ın ünlü deyimiyle “Neolitik Devrim”in ilk olarak Suriye-Mezopotamya bölgesinde ortaya çıktığı, Anadolu’nun bu gelişme sürecinde marjinal bir bölge olduğu düşünülmekteydi. Buna karşın 1961 yılında Konya İli Çumra ilçesi yakınında Çatalhöyük’te başlatılan kazılar Mezopotamya-Suriye’deki çağdaşlarından çok daha büyük, kalabalık bir nüfusu barındıran, köyden çok ilerde, kent görünümünde şaşırtıcı Neolitik bir yerleşmeyi ortaya çıkarmıştır.

Özellikle Urfa-Göbekli Tepe ile Batman-Körtik Tepe’deki kazılar ise Neolitik kültür açısından bugüne kadar rastlanmamış şaşırtıcı sonuçlar ortaya koymuştur.

BENZERSİZ YERLEŞİM

| Göbekli Tepe’nin ne kadarı kazıldı?

Göbekli Tepe, Harran Ovası’na hakim konumuyla, bugüne kadar çok az bir bölümü kazılmış olmasına karşın avcı-toplayıcı yaşam biçiminden, dini mekanların biçimlenmesi, tapınak mimarisinin ve sanatın doğuşu, tarım ve hayvancılığa geçiş sürecini anlamamıza önemli katkılar sağlayan benzersiz bir tarihöncesi yerleşimdir.

Klaus Schmidt’in Urfa ili sınırları içindeki Göbekli Tepe’de 1995’ten bu yana gün ışığına çıkardığı görkemli sanat eserleri ve kutsal alanlar Neolitik Çağ ile ilgili pek çok bilgiyi altüst etmiştir. Şaşırtıcı bulgularıyla Göbekli Tepe, bugüne kadar çok az bir bölümü kazılmış olmasına karşın avcı-toplayıcı yaşam biçiminden, tarım ve hayvancılığa geçiş sürecini anlamamıza önemli katkılar sağlayan benzersiz bir tarihöncesi yerleşimdir.

DÜNYA MİRASI

| En ilginç buluntular nelerdir?

Genelde üzeri hayvan betimleriyle süslenmiş “T” biçimli anıtsal dikilitaşlardan oluşan, alt kültür katlarında dairesel planlı, üst yapı katlarında dörtgen planlı anıt yapılardır. Jeomanyetik ve georadar yöntemleriyle yuvarlak ya da oval planlı yapılardan 20’ye yakını tespit edilmiş bunlardan 8 tanesi kazıyla ortaya çıkarılmıştır. En son kazısı yapılmaya başlanan en büyüklerinden birisiydi. Bu yuvarlak planlı yapıların ortasında iki tane boyu 5 metreyi bulan kireç taşından stilize edilmiş büyük boyutlu insan tasvirleri olarak düşünülen T biçimli dikilitaşlar bulunmaktadır. Bu iki dikilitaşın çevresinde aynı şekilde daha küçük dikilitaşlar bu iki dikilitaşa yönlendirilmiş olarak duvarların içine yerleştirilmiştir. ‘T’ ve ‘ters L’ biçimli dikilitaşların insanları simgelediği düşünülmektedir.

Dikilitaşların üzerlerinde kabartma tekniğinde yapılan hayvan motifleri ve çeşitli soyut semboller görülmektedir. Bu ilginç yapı toplulukları insanlık tarihinde dini mekanların biçimlenmesi, tapınak mimarisinin ve sanatın doğuşu açısından bilinen en eski örneklerdir. Üzerlerinde her cins hayvanın betimlenmiş olmasına karşın hiçbir zaman insan figürünün olmaması bu görüşü şimdilik doğrulamaktadır. Bu sıradışı özellikleriyle Göbekli Tepe, bir süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmıştır.

ANADOLU’DAN AVRUPA’YA

| Uygarlığın Avrupa’ya Anadolu’dan aktarıldığına dair kanıtlar nelerdir?

Günümüzden önce 11.000-10.000 yıllarında ilk olarak Türkiye’nin çekirdek bölgesinde yer aldığı Güneybatı Asya coğrafyasında ortaya çıkan bu yeni düzende aile ve konut yaşamsal etkinliklerin merkezi haline gelmiş, bitkilerin kültüre alınması, hayvanların evcilleştirilmesinin yanı sıra her alanda deneme yoluyla bulunan yeni teknolojiler ve yenilikler zaman içinde birbiri ardınca göç dalgalarıyla Anadolu’dan Avrupa’ya ve çevre coğrafyaların büyük bölümüne yayılmıştır.

Tarıma alınan ilk tahıl ve bakliyatların yanı sıra koyun, keçi, domuz ve sığır gibi evcilleştirilen ilk hayvanların barınması için yapı deneyimlerinin de günümüzden önce 9.000-8.500 yıllarında Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve diğer yakın coğrafyalara yayıldığı bilinmektedir.

ANADOLU NEOLİTİĞİNİN ÖNEMİ

Son yıllarda Anadolu’dan Avrupa’ya bu yeni yaşam ve yerleşim biçiminin nasıl aktarıldığı arkeolojik ve antropolojik verilerin yanı sıra, antik DNA ve bilgisayar modellemeleri kullanılarak araştırılmaya başlanmıştır. Bu konuda BEAN (Bridging the European and Anatolian Neolithic/Avrupa ve Anadolu Neolitiğini Bağlayan Köprü) adını taşıyan yeni bir proje Batı Anadolu ve Balkanlar’daki Neolitik Dönem kalıntılarını kültürel, teknolojik ve biyolojik yönleriyle ele alarak, o dönemdeki nüfus/göç hareketlerini araştırmakta ve yeniden kurmaya çalışmaktadır.

Günümüz dünyasının uygarlık temelleri Neolitik dönemde atılırken, bu oluşuma Türkiye coğrafyasındaki kültürlerin katkısının, öngörülenden çok daha fazla olduğu yeni kazıların sansasyonel sonuçları ile giderek ortaya çıkmaktadır. Her yıl değişen ve gelişen yapısıyla Neolitik Çağ ülkemiz arkeolojisinin en dinamik ve önemli sonuçlarının elde edildiği bir dönemdir. Anadolu’nun, özellikle Güneydoğu Avrupa ve Akdeniz havzasının ‘Neolitikleşmesinde’ önemli bir rol oynadığı anlaşılmaktadır.

TOPRAKLARIMIZDAKİ ‘NEOLİTİK’ MİRAS

| Göbekli Tepe tek midir? Bölgede buraya benzer yapıtlar var mıydı? Araştırılıyor mu?

Batman yakınlarındaki Körtik Tepe, Siirt’teki Gusir Höyük Yukarı Dicle Havzası’nda yerleşik hayatın en eski bulgularına sahiptir. Yuvarlak-çukur kulübelerin içlerinde Göbekli benzeri dikilitaşların varlığı ilginçtir. Körtik Tepe’nin mezarlarında ele geçen ustaca biçimlendirilmiş bezemeli klorit taşından kapları, kemik aletlerin üzerini süsleyen sembolik bezemeleri bu dönem için karakteristik ögelerdir. Bunların yanı sıra Batman’da kazılmakta olan Hasankeyf Höyük, Salat Camii Yanı, Siirt-Sumaki Höyük kazıları Yukarı Dicle Havzasının Neolitik dönemi ile ilgili ilginç bulgular vermektedir.

ÇAYÖNÜ, CAFER, HÖYÜK, NEVALİ ÇORİ

Diyarbakır-Ergani yakınlarındaki Çayönü yerleşmesindeki kazılarda ortaya çıkartılan yapı katları Neolitik Çağ mimarisinin tüm gelişim sürecini yansıtır. Çayönü’nün Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ dönemi altı evreye ayrılmakta, bu evreler GÖ (Günümüzden Önce) 10 bin 200-8 bin 100 arasına, Çanak Çömlekli Neolitik Çağ yerleşmesi ise GÖ 8 bin 100-7 bin 500 arasına tarihlenmektedir. Karakaya barajının suları altında kalan Cafer Höyük, şimdilik Doğu Anadolu dağlık bölgesinin kazılmış yegane Neolitik yerleşmesidir.

Bunların yanı sıra Çanak Çömleksiz Neolitik Çağa tarihlenen, Urfa İli sınırları içindeki günümüzde su altında kalan Nevali Çori ile 1995’ten itibaren Göbekli Tepe’de günışığına çıkartılan görkemli sanat eserleri Neolitik Çağ ile ilgili düşünülen pek çok bilgiyi altüst etmiş, benzersiz bulgulardır.

NEOLİTİK DÖNEM

Türkiye’de son yıllarda yapılan kazı ve araştırmalar, ülkemizdeki Neolitik yerleşimlerin, Neolitik Çağ’ın -ki M.Ö. 8.000 olarak bilinir- tanımını değiştirecek ölçüde; gelişkin ve kendine özgü karmaşık yapıda kültürleri barındırdığını göstermiştir. Ders kitaplarından Cilalı Taş olarak bildiğimiz arkeoloji literatüründe ise Neolitik olarak tanımlanan bu dönem, genelde insanoğlunun avcılık ve toplayıcılığa dayalı gezginci bir yaşamdan, üretime dayalı yerleşik yaşama geçtiği kabul edilen ve kültür tarihinin en önemli aşamalarından birini oluşturan süreçtir. Son yıllarda bu çağ, besinlerin depolandığı, sunulduğu pişmiş topraktan kap kacağın yapımı ve kullanımı baz alınarak, Çanak Çömleksiz ve Çanak Çömlekli Neolitik Çağ olarak iki ana dönemde değerlendirilmektedir.

BİR ARKEOLOJİ EMEKÇİSİ NEZİH BAŞGELEN

1978’de Arkeoloji ve Sanat Dergisi’ni çıkardı ve bugüne kadar yayımladı. 1982’de kurduğu Arkeoloji ve Sanat Yayınları, yurdumuzun zengin tarihi eserleri, eski uygarlıkları hakkında araştırma, inceleme, el kitapları, kataloglar, gezi rehberleri gibi 21 temel dizi üzerinden 800’e yakın başvuru eserinin yayımını gerçekleştirdi. 1986’da Türkiye’nin tarihi doğal ve turistik değerlerine dönük hizmet veren görsel doküman arşivini (Celsus Picture Library) oluşturdu. Ülkemizin zengin arkeolojik potansiyelini sistematik bir şekilde fotoğraflarla belgeledi. Türkiye ile ilgili eski seyahatname, resim, belge, kitap ve haritaları topladı. Çocuklara yönelik tarihi eserleri ve eski uygarlıkları sevdirmeyi amaçlayan eğitici boyama kitapları projesini başlattı. Konferanslar, kitaplar, etkinliklerle arkeolojinin ve eski eserlerin korunmasının kamuoyunda yer almasını sağladı. Yurtiçinde ve yurtdışında arkeoloji ile ilgili toplantı ve etkinliklerde ülkemizi temsil etti. Trakya, Anadolu, Doğu Anadolu’da yaptığı araştırma ve inceleme gezilerinde pek çok bilinmeyen kalıntı, anıt ve arkeolojik yerleşmeyi belgeledi. Arkeoloji, sanat tarihi, etnoğrafya, turizm, tarihi ve doğal çevrelerin korunması hakkında yayınlanmış bine yakın çalışması vardır.

Son Dakika Haberleri