26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tribün tertibinin failleri!

Sabahattin Önkibar

Sabahattin Önkibar

Eski Yazar

A+ A-

Cepheleştirip bölemedikleri bir futbol seyirci kalmıştı, onu da başardılar.

Düşünün, aynı takımın taraftarları birbirini gırtlaklıyor.

Hayır, bunu sadece Beşiktaşlılar değil, Fenerbahçeliler de iki gün önce yaptı ki çok sürmez bu dalga bütün Türkiye'ye yayılır.

Evet, 12 Eylül 1980 öncesinin dehşet politizasyon sürecinde bile olmayanlar AKP ile Tayyip Erdoğan sayesinde olmaya başladı!

Futbolu fetih adına önce şike operasyonları tertibi, akabinde tribün terörü!

Olimpiyat stadında olanlar hiç kuşkunuz olmasın Gezi direnişine omuz veren Beşiktaş'ın yiğitleri Çarşı Grubu'na karşı yapılan alçak bir tertiptir ve olayı çıkaranlar da AKP beslemesi "1453 Kartallar" isimli güruhtur.

Zaten öyle olmasaydı Emniyet gözaltına aldığı 64 kişiyi dün serbest bırakır mıydı?

Önce etnik temelde, peşi sıra inanç ve mezhep ekseninde derken şimdi futbol taraftarları arasına husumet ektiler ki böyle bir şeyi PKK bile yapmadı!

Gelinen nokta AKP'nin toplumu bütün unsurları ile cepheleştirip ayrıştıran siyasi bir virüs olduğu tezini kanıtlamaktadır... Bu virüsü def etmek için acil bir antibiyotik ülke bekası adına olmazsa olmazdır!

AKP, DHKP-C'ye yol mu verdi?

DHKP-C'nin son Emniyet saldırısı sonrasında oluşturulmaya çalışılan algı ve imajı sorguladığımda ne yalan söyleyeyim AKP iktidarının bu örgütü bile kullanabileceğini düşünmeye başladım.

AKP bu saldırı ile mağdur pozlarına bürünerek faturayı ODTÜ ve Taksim Gezi direnişçilerine çıkarmak ve de PKK ile yitirdiği terörle mücadele noktasındaki itibarını DHKP-C ile kazanmak istiyor olabilir.

Gelin tabloyu beraber sorgulayalım:

Emniyet İstihbaratı DHKP-C'li Muharrem Karataş ile Serdar Polat'ın Ankara'da yeni bir eylem yapacağını haftalar öncesinden öğreniyor ki bu durum Zaman gazetesine haber olarak yansıdı.

Durum bu ise polis nasıl oldu da iki militanı eylemden önce yakalayamadı?

Dahası, eylemden önce yakalanamayan DHKP-C'liler eylemden birkaç saat sonra nasıl yakalanabildi?

Yoksa AKP iktidarı ABD'de CIA'nın İkiz Kuleleri vurması misali gerekçe yaratma adına, yani DHKP-C eylem yapsın, sonra biz onun istismarı ile kamuoyu desteğini kazanıp Gezi direnişçilerini hedefe oturtur ve onlara istediğimiz operasyonları yaparız diye mi düşündü?

Hrant Dink'in Ergenekon tezgâhına uluslararası destek zemini inşası adına öldürtülmesi örneği ortada iken, ben böyle bir bakışa komplo teorisi diyemem!

Ulusal Kanal'ı vurun emri!

Başbakan hafta sonu Malatya'daydı. On küsur kanal onun sıradan konuşmasını canlı yayınladı.

Sadece Malatya konuşması değil, Erdoğan'ın her sözünü yaradanın buyruğu imişçesine canlı yayınlıyorlar.

İşte böylesine medya tarafgirliği ya da istibdadı tablosunda AKP iktidarına muhalefet eden iki kanaldan biri ve öncü olan Ulusal Kanal için vur emri çıkarıldı.

Emri çıkaran AKP iktidarı, tetikçi ise RTÜK!

Son 4 ayda 58 ayrı kararla Ulusal Kanal'a 1 trilyon lira civarı para cezası verildi. Dahası lisansının iptali için harekete geçildi.

Ulusal Kanal'ın yeni ve başarılı Genel Müdürü Sevgili Yener Güneş'in bana telefonda aktardığına göre, RTÜK her kanalı 1 kişi ile izlerken Ulusal Kanal'a 3 kişi görevlendirdi ve satır aralarından suç icat edilmeye çalışılıyor.

Düşünün Ulusal TV'de program konuklarının ettiği sözlerin faturası bile Kanal'a kesiliyor. Canlı yayında topluluklar AKP'nin hoşlanmadığı slogan mı attı, onun faturası da Ulusal Kanal'a!

İşçi Partisi Genel Başkanvekili Sayın Hasan Basri Özbey'in "Son söz henüz söylenmedi, son sözü 5 Ağustos'ta millet söyleyecek" beyanına bile ceza kestiler...

Tayyip-Apo telefon hattı!

"Başbakan Erdoğan bana Sayın diye hitap etmek zorunda; zira ben ona Sayın diye hitap ediyorum."

Bu açıklamanın sahibi başka bir ülkenin Başbakan'ı yani Tayyip Erdoğan'ın kâğıt üzerinde dengi biri değil, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın açıkladığını göre, Abdullah Öcalan'dır.

Peki nasıl oluyor da ağırlaştırılmış müebbete mahkûm bir teröristbaşı BDP eşbaşkanını aracı kılarak bu talebini Türk kamuoyuna duyurabiliyor?

Bunun cevabı, Apo'ya AKP'nin bahşetttiği yeni konumdur.

Bebek katilliği hukuken tescilli bir teröristi barış müzakerelerinin Kardinali ilan ederseniz olacağı budur!

Düşünüyorum da Apo'daki bu cesaret yoksa yaptığı telefon görüşmelerinin yansıması mı?

Ankara'da Apo ile Erdoğan'ın zaman zaman telefonla konuştukları dedikoduları ayyuka çıkmıştır. Doğru mu bilmem ama Erdoğan'ın Kandil'in patinaj yapmasından demokratikleşme kadar pek çok şeyi Öcalan'la konuştuğu dillerdedir. Acaba böyle bir konuşma sürecinde Erdoğan Apo'ya Sayın Öcalan diye hitap ediyor da Öcalan da bu hitap tarzı ahizede kalmasın mı istiyor?.. Hatırlayın aynı Erdoğan 10 küsur sene önce "Şehide kelle" dediği malum radyo konuşmasında Öcalan'a yine Sayın diye hitap etmişti...