26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkçemizin Köroğlu pınarı

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Yaz geldi ama Türkiye’ye tatil yok. Dinlenemeyeceğimiz, yorulacağımız bir yaza giriyoruz.  

Dik durmak yorulmak mıdır, kimine göre öyle olabilir. Ama bugün diri olmak için dik durma günüdür.  

Biraz önce Tuğrul Bayaz’ı aradım. 1960’ların devrimci gençlik önderlerindendir. Yarım yüzyıllık bir dik duruş örneğidir. Onunla bir sevinci paylaşmak istedim. Hüseyin Bayaz ağabeyimizin Köroğlu kitabı çıktı. Bizim ağabeyimiz, Tuğrul’un babası.  

ANTEP RİVAYETİ 

Kaynak Yayınları, kitabın kapağına “Roman” yazmış. Ama roman değil, destan.  

Köroğlu Antep rivayetini Hüseyin Bayaz ağabeyimiz, yüzyıl önce Antep kahvelerinde anlatılan haliyle sunuyor bize. Köroğlu destanını Antep, Osmaniye, Adana ve Kayseri kahvelerinde geze geze anlatan Gani Akarçay’ı bulmuş ve on iki deftere eski Türkçe yazdırmış. Ezberi doğru mu diye iki yıl sonra bir kez daha yazdırmış. İki metin birbirini hemen hemen tutuyor. Ezber, pek kuvvatlı. 

Dün gece okumaya başladım. Okumak mı demeli, Türkçesini kana kana içiyorsunuz.  

Değerli ressamımız Sevinç Altan’ın 1978 yılında Aydınlık’a çizdiği Köroğlu desenleri kitaba ayrı bir tad vermiş. 

HÜSEYİN BAYAZ  

Hüseyin Bayaz ağabeyimizin kendisi de bir Köroğlu’ydu. O’nu tanıma mutluluğunu yaşadım. Kişilikli, başı dik, vicdanlı bir insandı. Halk aşığıydı ve yiğitlik tutkunuydu. Bayaz ailesinin soy kütüğünde bu değerler yazılıdır.  

1978 yılıydı, Elinde Köroğlu Antep Rivayeti’yle Aydınlık’a geldiği günü unutmam. Elinde elyazılı defterler vardı. Yıllarca define arar gibi aramış, kaynağına ulaşmış ve ölümsüzleştirmişti.  

Köroğlu, bizim Halk Edebiyatımızın altın sayfaları içindedir; Türkçe sevdasını besleyen ırmaklarımızdandır. Hüseyin Bayaz ağabeyimiz, bu güzelliği kendisine yakışan özenle tutanağa geçirdi ve gelecek kuşaklara bir hazine bıraktı. Yaptığı işin bilincindeydi, kutsal bir görevi başarmanın mutluluğunu yaşadı ve bizlere de yaşattı. Yazıya geçirdiği büyük eseri, kuzusu gibi seviyordu. O’na milletçe teşekkür borçluyuz. 

Hüseyin Bayazlar olmasa, halk edebiyatımızın güzellikleri toprağın altında kaybolup gidecekti.  

ZOR GÜNLERİN MERTLİK PINARI 

Anadolu ve Trakya’da yaşayan her insanın bilincinin ve yüreğinin bir köşesinde bir Köroğlu yatar. O Köroğlu, bizim en sağlam güvencemizdir. Köroğlu, bizim dar günlerdeki esin kaynağımızdır. Onunla ayağa kalkarız. 

Geçende Türkiye’yi iyi tanıyan bir Amerikalının yazısını okudum. “Türk halkı muhteşem bir halktır” diyor. Haksızlığa ve zulme karşı mücadele geleneği, bu toprakların büyük mirasıdır. O mirası, kuşaktan kuşağa Köroğlular taşır. 

TÜRKÇEMİZİN PINARLARI 

Köroğlu, yalnız bir yiğitlik destanı değildir. Güzel Türkçemizin pınarlarındandır. Türkçemiz, Dede Korkutlarla, Yunus Emrelerle, Köroğlularla, Hatayilerle, Dadaloğlularla, Karacaoğlanlarla, Keloğlanlarla dilden dile akarak bugünlere geldi.  

Bu destanlardaki tad bambaşkadır. O tadı genç kuşaklara yaşatmalıyız. İfade yeteneğimizi geliştirmek, dilde ustalaşmak, destanlarda yaşamakla olur. 

TÜRKÇEYİ SEVMEK VE TÜRKÇEYLE SEVİŞMEK 

Türkçeyi sevmek, Türkçeyle sevişmek eşsiz bir mutluluktur. Bunun bir kez tadına varan, bir daha Türkçeyi bırakmaz. Dede Korkutları, Köroğlu’ları bir kez okuyan, Türkçenin derinliklerine, köklerine ulaşma sevdasına kapılır. O sevdanın kollarında olmak tarifsiz bir duygudur.