26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’nin 79’da 1 şansı var mı?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Emine Ülker Tarhan’ın kurduğu “Anadolu Partisi” Türkiye’nin 79. partisiydi... Önceki gün Türkiye’nin 80. partisi de “Çoğulcu Demokrasi Partisi” (ÇDP) adıyla kuruluşunu ilan etmiş...

“Çerkeslerin partisi” olarak tanımlanan ÇDP’nin Genel Başkanı Kenan Kaplan, “Biz bu ülkenin birliğinden, bütünlüğünden yanayız” demiş...

Türkiye’de “demokrasi” var ya, herkes istediği çizgide parti kurabiliyor... Demokrasimiz öyle sınırsız ki, bir dönem Güneydoğu’da kan dökmekte yarışan PKK’nın BDP’si ile Hizbullah’ın Hüda-Par’ı bile ülkeyi yönetmek için siyaset yapabiliyor!..

Peki, bu kadar çok parti varken, siyaset kurumları bu kadar “demokrasi” havarisiyken Türkiye, 13 yıldır neden AKP iktidarının baskısı altında inliyor acaba?..

Neden etkili bir alternatif çıkartılamıyor da, laik cumhuriyet AKP’ye mahkum bırakılıyor?..

Söyler misiniz ey millet; büyüğünden küçüğüne, sağcısından solcusuna, gericisinden bölücüsüne kadar, çoğu faaliyet halindeki “79 parti” AKP’yi nasıl olup da bir türlü alaşağı edemiyor?..

Nedir milleti iktidar baskısı altında inim inim inleten bu siyasal çaresizlik?.. Türkiye, üzerindeki ölü toprağını ne zaman ve kimlerin çabasıyla atabilecek acaba?..

VATAN-EMEK-NAMUS...

Türkiye’nin asıl sorunu yukarıdaki sorularda kilitlenmiş işte... Çünkü ülkedeki siyaset yapısı bölüne-küçüle parçalanırken ne yazık ki kitlelere umut veremiyor...

AKP de bütün rüşvet ve yolsuzluk rezaletlerine rağmen, yoksullaştır-köleleştir sisteminin kurbanlarıyla seçeneksiz bırakılan kitleler ve kör gafillerin sığınağı olmaya devam ediyor...

Siyaset işte bu derin çıkmazda ve paradoksta boğulurken, sağ-sol kavramlarının giderek eridiği bir süreçte etkili ve kucaklayıcı reçete bellidir;

Sağcısı, solcusu ve muhafazakarıyla, her etnik ve inanç yapısında, ülkenin bölünmez bütünlüğüyle laikliği savunacak kesimlerin acilen bir merkezde toplanması...

Yani, her açıdan mevzubahis olan “vatan” diyecek, “vatan-emek-namus” çizgisindeki kitlelerin en kısa sürede “tek yumruk” haline gelmesi kaçınılmazdır... Hem de yeni bir AKP taarruzu karşısında geç kalmadan...

Aksine, bir “cumhuriyet platformu” etkin hale getirilemezse şu Meclis’teki beceriksiz muhalefet anlayışı varken, Türkiye’nin AKP kıskacından kurtulması da olanaksızdır!..

CHP’NİN SON PARTNERİ!..

Madem konumuz muhalefetin AKP karşısındaki yetersizliği ve seçenek sorunu, o halde devam edelim...

Bir araştırma merkezinin önceki gün düzenlediği “The İstanbul Forum” adlı toplantıda CHP’nin üst yönetimine paraşütle getirilen Murat Özçelik de konuşmuş...

Eski bir AKP bürokratı olan ve Güneydoğu meselesinde de tepki çeken açıklamalar yapan Özçelik demiş ki, “ABD, CHP’ye çok iyi partner olarak bakıyor, bakacak!..”

Özçelik’in bu tuhaf açıklaması “Yeni CHP”nin rota şaşkınlığında sınırları iyice aştığını da kanıtlıyor... Peki neden mi?..

Kimse sakın ola unutmasın; AKP gibi gerici bir parti bile sol siyasetin eğilmesi gereken gecekondular, işçiler ve yoksullar üzerinde özel politikalar geliştirerek iktidar olabildi...

Refah Partisi ile başlayan varoşları kuşatma projesiyle birlikte, muhafazakarlar cami çevresinden, tersanelere ve kenar semtlere yönelince, sol ideolojinin yıllar önce unuttuğu kitleler dinci siyasetle de tanışmış oldu...

Yani 1980 öncesinde olduğu gibi, solcuların girmesi gereken alanlara dinciler yöneldiği için, yoksullara umut aşıladıkları için, CHP gibi partiler bile tabanlarını hızla kaybettiler ve bir daha da toparlanamadılar...

Ve ne yazık ki solun yanı sıra diğer muhalefet partileri de, ülkeyi AKP zihniyetine teslim olmaya zorladılar... Üstelik gafletle, dalaletle ve hatta ihanetle!...

SİYASETİ ‘MARS’ ETMEK!..

“Yeni CHP” ne ilginçtir ki, kaybettiği tabanı son 4 yılda çok tehlikeli mecralarda aramaya başladı...  Hem de kendi tabanını ve ideolojisini dışlayarak!.. Örnek mi istersiniz;

“Yeni CHP”de, dincilerden oy alma umuduyla önce cemaat müritleri çeşitli seçimlerde aday gösterildi. Ancak tarikat ve cemaatlerden bir türlü beklenen oy gelmedi...

Çünkü dinci kesim, son yerel seçimde bile kendilerine taviz veren CHP yerine, Erdoğan ve tayfasının peşinden gitti...

Parti yönetimi bu hatadan ders almamış olacak ki, son kurultayda Mehmet Bekaroğlu gibi Atatürk karşıtları üzerinden Altıok düşmanı Erbakan ekolünü de CHP’ye monte etti...

Urfa ve Bitlis gibi kentlerde CHP il başkanlığına getirilenlerin AKP’li olması da ana muhalefetin siyasal zikzakları açısından artık şaşırtıcı değil...

Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin, bölgede binlerce vefakar CHP’li dururken, militan bir AKP’liyi, hem de Sivas’ta   Alevileri katleden bağnazların avukatlarıyla sıkı fıkı olan bir şahsı birinci sıradan belediye meclis üyesi yapmasını da kimse göz ardı etmesin!..

İşte yeni “Yeni CHP”, tüm bu erozyondan sonra belli ki umudu artık ABD’ye bağlamış... Özçelik’in de dışa vurduğu Amerikan yoldaşlığı işte bu umudu anlatıyor...

Anlaşılıyor ki, “Yeni CHP” yönetimi, Atatürk karşıtlarının partiyi iyice erittiğini görünce, “Sam Amca”dan beklentisini iyice yoğunlaştırmış...

ABD’den partnerlik dilenen Murat Özçelik ve yoldaşlarına anımsatmakta yarar var; ana muhalefetin iktidar adayı olabilmesi için başka yerlerde umut aramak yerine kendi siyasal rotasına girmesi yeterlidir...

“Yeni CHP”nin kendi ideolojisini terk ettiği için eridiğini anlamayanlara bir çift sözümüz daha var; rayından çıkan siyaset lokomotifini değil Amerika, Mars’takiler gelse bile kurtaramaz...